Bahçeli'ye tam destek bile kurtarmadı!

Bahçeli'ye tam destek bile kurtarmadı!
MHP Aydın İl yönetiminin görevden alınmasının yankıları sürüyor. Aydın yerel gazetelerinden Mücadele köşe yazarı Güçlü Çezik yaşanlara tepki gösterip, "Tüm MHP'liler için ibret olmalı" dedi.

İşte Güçlü Çezik'in "Akbudak MHP'ye İbret Olmalı" başlıklı o yazısı:

Milliyetçi Hareket Partisi’nde (MHP) işler iyice kızışmış görünüyor. MHP Aydın İl Yönetimi’nin komple görevden alınması, Aydın teşkilatlarında şaşkınlık yarattı. Herhalde bu duruma en çok sevinenler, Bahçeli muhalifi MHP’liler olmuştur. Neden mi?

Çünkü…

MHP’de Devlet Bahçeli muhalifleri kurultay bayrağını açtığı günlerden bu yana, Cem Akbudak hiçbir zaman muhaliflerden yana tavır takınmamış, aksine Genel Merkez’i ve Bahçeli’yi destekler nitelikte açıklamalarda bulunmuştu.

Elbette biz MHP’nin içinde değiliz. MHP kulislerinde neler yaşandığını, MHP’li dostlarımızdan daha detaylı bilmek iddiasında değiliz.

Ancak hafızamız var.

Çünkü insan hafızası yanılsa, unutsa bile, gazete arşivleri unutmaz.

Görevden alınan MHP İl Başkanı Cem Akbudak’ın düne kadar yaptığı bütün açıklamalar aklımızda ve arşivlerimizde.

Merak eden varsa, mucadele.com.tr sitesindeki arama kutucuğuna “Cem Akbudak” yazarak o açıklamalara ulaşabilir.

Zaten gazetelerin bir görevi de bu değil mi? Tarihe tanıklık etmek.
Hollywood filmlerinde polisiye filmlerin ya da korku filmlerinin klişe bir sahnesi vardır.
Bir kasabada işlenen gizemli suçları çözmeye çalışan kahramanımız, soluğu hemen kasaba kütüphanesinde alır. Çünkü o kütüphanede, kasaba gazetelerinin 50-60 yıllık mikrofilm arşivi mevcuttur.
Kahramanımız, yıllar önceki gazete haberlerini tarayarak, çözmeye çalıştığı o gizemli olaya dair geçmişten gelen ipuçlarını bulmaya çalışır. Çoğu zaman da bulur, nihayet olayı çözer.
Neyse, konuyu dağıtmayalım.

Aydın’daki bütün gazetelerin arşivleri şahittir. Cem Akbudak’ın muhalifleri destekler nitelikte bir tek açıklaması yoktur.

Elbette kapalı kapılar ardında ve kulislerde neler konuşuldu, neler görüşüldü onları bilemeyiz. Bilsek de belgeleyemeyiz.

Belgelenmemiş bir konuşmayı, bir dedikoduyu yayınlamak da evrensel gazetecilik ahlakına aykırıdır, kısacası ahlaksızlıktır.

Elbette en az iki bağımsız kaynaktan doğrularsanız, yani birbiriyle ilişki içinde olmayan en az iki şahidiniz varsa o başka.

Ama o zaman da o şahitlerin birinci elden şahitler olması gerekir. Yani üçüncü şahıslardan duyduğu dedikoduları “Öyle demiş” diyerek anlatan değil, “Bana bizzat kendisi öyle söyledi” diyebilecek tanıklar olmalıdır.
Neyse, burada gazetecilik dersi verecek değiliz. Ama her okuyucu, “medya okuryazarlığı” adına gazeteciliğin bu ahlâk kurallarını bilmeli.

Çünkü nasıl ki hakimler dedikodularla hüküm vermemeliyse, nasıl ki polis dedikodularla hareket etmemeliyse, gazetecilik gibi insanların siyaset ve meslek kariyerlerini, insanlık onurlarını mahvedebilecek kadar büyük bir sorumluluk taşıyan mesleğimizde de bu hususlara özen gösterilmelidir.
Sonuç olarak, Cem Akbudak’ın basına yansıyan açıklamaları ortadadır. Görevden alınması, bütün MHP’liler için, hattâ bütün siyasetçiler için ibretlik bir olay bence.

Demek ki Genel Merkez’in yanında yer almak, Genel Başkan’ı destekleyen açıklamalar yapmak, koltuğu korumaya yetmiyor. Herkes için kıssadan hisse.

Elbette bu görevden almada, başarı ve başarısızlık kriterleri ne derece etkili oldu şu aşamada bilemeyiz. Belki de başarısız olduğu düşünüldü.

Muhtemeldir ki, son günlerde sosyal medya üzerinden devam eden MHP Aydın Milletvekili Deniz Depboylu polemiğinin de bu kararda etkisi olmuştur.

Benim bu olaydan çıkardığım sonuç, MHP Genel Merkezi’nde işlerin iyice arapsaçına döndüğüdür.
Elbette yanıldığımız noktalar olabilir. Ama görebildiğim tüm ipuçları, bunu gösteriyor.

Asıl üzüldüğüm nokta ise, kendisini “milliyetçi” olarak tanımlayan bir partinin, Aydın’da en millî günlerimiz olan ve Türk milletinin yokoluşun eşiğinden döndüğü 30 Ağustos ve 7 Eylül günlerinde bile bir küçücük basın açıklaması yapamaz duruma gelmiş olmasıdır. MHP, kendi iç savaşıyla uğraşırken, memleket meseleleriyle uğraşamaz hale gelmiştir. Lozan polemiğine bile sessiz, tepkisiz kalmıştır.

Mesela Aydın ilimize ait bir vatan toprağı olan ve Yunan işgali altındaki Bulamaç Adası‘na, her türlü engellemeyi göze alarak elinde Türk Bayrağı ile gitmeye, “Burası Türk’ün vatan toprağıdır” diyerek şanlı bayrağımızı oraya dikmeye çalışan bir tek MHP’li çıkmamıştır. Peki hani vatanın her santimi kutsaldı? Söylem var, eylem yok. Acaba dedeleri Aydın’da Yunan işgalini ve zulmünü yaşamış gerçek Türk milliyetçileri, Yunanistan’ın Aydın’a ait toprakları yeniden işgal etmesi karşısında ne düşünüyor, ne hissediyorlar? Sizi bilmem ama, ben içime sindiremiyorum.