Bakış

Yaradanım tüm canlıları erkekli dişili yaratmış ki, geleceklerini devam ettirsinler diye. Bu nedenledir ki, gelecek devam etmiş ve varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bunun kıymetini bilenler sağlıklı nesiller yetiştirme sayesinde güçlenmiş ve yükselmiştir. Ayrımcı anlayışa hâkim olan toplumlar ise rezaletlerden kurtulamayıp, varlık ile yokluk arasında yaşamaya mahkûm olmuşlardır.
İnsanlık tarihi ile yaşıt olan, yüce Türk milleti ise kadınla erkeği bir elmanın parçaları olarak görmüşlerdir. Erkek kadınıyla birlikte at koşturmuş, yöneticileri ise eşleri ile ortaklaşa aldıkları kararla ülkeyi birlikte idare etmişlerdir. Daha da ileri gidilerek aile yönetimi evin kadınına bırakılmıştır. Yakın tarihimize kadar da bu böyle devam etmiştir.
Türk’ün töresinden gelen bu durum, İslam’la şereflenmesiyle birlikte kadının önemini daha da artırmıştır. Çünkü İslam’da kadının önemine atfen peygamberimiz bir hadisinde  “Cennet anaların ayağı altında”  diye buyurmuşlardı. Bugünün kadın hakları savunucuları olan Batılılar, kadını bir meta olarak görürken Türkler baş tacı yapmıştır.
Dünyanın kadınlara kapalı olduğu ve kadının insan dahi sayılmadığı, bir meta gibi alınıp satıldığı geçmiş dönemlerde bile, kadını baş tacı yapan bu asil millete ne oldu da, son zamanlarda kadını bir şehvet aracı olarak görüp aşağılar oldu. Allah’ın bize bir emaneti olan bu nadide çiçekler soldurulur hale geldi.
Şu an İslam inançlarına bağlı ve gelenekleri yaşatma adıyla iktidara gelenlerin, çıkardığı yasalar ve yaptıkları uygulamalarla adeta İslam öncesi Arapların yaşadığı cahiliye dönemine benzer günleri yaşar hale geldik. Yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan istatistiklerin verilerine bakıldığında bu rezaletin görülmesinin yanında, devletin kontrolündeki bazı kurumlar da olayların birer çanlı şahitleridir.
Bu ülkede zinanın suç olmaktan çıkarılmasını sağlayanların kafalarının gerisinde nelerin yattığının irdelenmesi gerekmez mi? Bunun sonucudur ki, ülkemde 50 bin kız çocuğu fuhuş sektörünün içine düşmüşse bunun sorumluları kimlerdir?
Çocuklarımız soğukta dışarıda üşüyor bahanesinin arkasına saklanarak andımızı kaldıranlar. Kendi denetimleri altındaki yuvalardaki çocuklara kızlı erkekli karışık banyo yaptırılırken, onlara işkence ve tacizlerde bulunulurken neden duyarsız kalıyorlar. Yoksa geleceğin anaları böyle mi yetiştiriliyor?
Çeşitli nedenlerle yuvasından ayrı düşmüş, körpecik fidanlarımızı devlet güvencesi altına aldık diyerek Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon merkezlerinde toparlayıp para karşılığında fuhuş yaptırılıyor. Bazı istatistiklere göre 20 bine yakın kızımız mahkûm edilmiş, 2 milyona yakın kız çocuğumuz okula gidemiyorsa. Binlercesine sokakta mendil sattırılıp, cami önlerinde dilendiriliyorsa, sizin kadına bakışınız bu mu diye sormazlar mı?
Genelde çocuk ölüm oranları binde üç iken, kız çocuklarında binde on bir olması. Sokağa terk edilmiş 40 bine yakın kızımızdan %10’u işkence görüp, her 10 kız çocuğundan biri istismara uğruyorsa. Yapılan evliliklerin dörtte biri çocuk gelin ve okula gitmeyen kızların sayısı çocuk sayısının %32’sini teşkil ediyorsa siz hangi kız çocukları gününü kutluyorsunuz? Adalet ve kalkınma anlayışınız bu mudur?
Bize ne oldu da buralara geldik? Geleceğin analarını böyle mi yetiştirmeliyiz? Bu şartlar altında doğan çocukları hangi adla adlandırmalıyız? Bu yapılanlar temiz toplum anlayışı mı? Yoksa kutsal ana yetiştirmenin metodu mudur? Tüm bunlar başörtüsünden daha da mı önemsiz ki, başörtüsü için rant amaçlı kıyameti koparanlar diğer konularda neden duyarsızdırlar?
 Helal gıda sertifikası verdirtiyoruz diyerek, domuz çiftliklerini çoğaltanlar. İçki ve sigaraya standart getiriyoruz diyerek bağımlılığı ilkokullara kadar indirtenler. Kadınlara koruma evleri açtırttığını söylerken, kadınların sokak ortasında öldürülmesini seyredenler. Çocukları koruma altına aldık diyerek onların fuhuş yapmasına, işkence görmesine ve tacize uğramalarına bigâne kalanlar. Adalet ve kalkınma böyle mi oluyor?
Unutulmasın ki, göz yumulan GDO’lu ürünlerin çoğalması nasıl ki insanları hastalandırıp öldürüyorsa, kız çocuklarımıza ve kadınlarımıza olan bu bakışınızın sonucu da, gelecek nesillerimizi öldürecektir. Artık çıkar ve riyayı bir tarafa bırakarak, geçmişin Kara Fatmalarını ve Nene Hatunlarını yetiştirmek üzere kızlarımıza sahip çıkalım. İnançlarımızı yaşatıp, geleneklerimizi sürdürmek suretiyle temiz toplum olalım. Yoksa geçmişteki cahiliye dönemine geri döneriz.
Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlık, mutluluk ve esenlikler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları