Balkan Yolculuğu: Sırbistan’dan Bosna Hersek'e

Balkan Yolculuğu: Sırbistan’dan Bosna Hersek'e
???????Nergishan TEKİN / Fotoğraflar: Gülnaz TEKİN

Tito’nun bir arada tutuğu ülkeydi

Belgrad’da bazı görüntüler bana hiç yabancı gelmedi. Eski Yugoslavya, yarı serbest olsa da bir komünist ülkeydi ve belki bu ideoloji ülkeyi ayakta tutuyordu.  Tito’nun “kurnazlığı” veya“dirayeti” de denebilir mi? Sırplar ağırlıklı ama Tito bir Hırvat olarak ülkenin başında.

Okuduğumuza göre, İkinci Dünya Savaşı’nda Partizan güçlerin başında büyük mücadele veriyor ve Yogoslavya’nın altı cumhuriyetini birleştiriyor.

Tito’nun şu sözleri, Yugoslavya’nın nasıl bir yapıda olduğunu çok açık belirliyor:

“Ülkemiz kristal bir küredir. Ben Josip Broz Tito, bu küreyi ellerimle tutarak değil alttan nefesimle üfleyerek havada tutuyorum. Umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. Yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur... İşte o zaman dünyanın kaderinin korunması başka bağımsız ülkelere kalır. Nasır, benim dostumdur ancak ondan önce dünyanın geleceğinin korunması Anadolu’ya düşer. Anadolu’da Kemalistler tarafından kurulan devletin temeli bağımsızlıktır. Bu yüzden Anadolu, dünyanın kaderini kurtarma görevini omuzlarına alır.” ( (12 Mart 1978. Yugoslavya’nın Kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma.)

  Eski bir komünist ülkede doğan ve orada yetişen bir insan olarak Tito dikkatimi çekti. Ne yazık ki, Tito’yu da Türkiye’ye gelince öğreniyorum. Komünist ülkeler böyle bir şey, burada öğrendiğim bir deyimle söyleyeyim: At gözlüklü… Bir doğrultuya bakar ve etrafında ne var ne yok bilemez. Özel araştıranlar var mı? Vardır. Belki hayat tecrübesini ülkemde kazansaydım, birçok şeyi fark edebilecektim ama fakülteyi bitirince çıktım ülkemden. (İki fakülte demeliyim!) Biz komünistlikte çok rahattık desem, şimdi şaşıracaksınız. İnsanlar belli oranda para kazanıyorlar, rekabet yok. En azından karınları aç değil… Fazlasını bilmiyorlar. “Bay”dan (zenginlikten), pek haberdar değiller; çünkü “kapitalizm” en kötü “-izm”. Sağlık hizmetleri bedava… Okula gitmek mecburî. Öğretmenler, okullar haziranda kapanır kapanmaz ev ev dolaşırlar ve yeni okula başlayacakları tespit ederler. Çocuğunu okula göndermeyen cezalandırılır. Onun için komünist ülkelerde okuma oranları yüksekti. Ama şu marketler önünde sabah süt kuyruğuna girmem yok mu?! Annem de beş kardeşin içinde, sabahın alaca karanlığında, mahmur gözlerle daha çok markete beni gönderir, okuş (okul) saatine kadar sütü aldım aldım, alamadım, elim boş dönerdim.  

Eski Yugoslavya’da bunlar yaşandı mı, bilmiyorum. Ama görüntü dediğim gibi aynı eski komünist ülke görüntüsü… Şu troleybüsler… Yukarıda anteniyle tele sürünüp ilerleyen elektrikli araçlar… Sonra gittiğimiz Saraybosna’da da göreceğiz bunları. Benim ülkemde de aynısı vardı. Ve yıpranmış binalar…

Yugoslavya’yı bir arada tutan Tito’dan bahsediyordum.

Tito, 7 Mayıs 1892 tarihinde Hırvatistan’da Zagreb yakınlarında Kumerovec’de doğmuş. Babası Hırvat, annesi Sloven. On beş kardeşmişler.

Birinci Dünya Savaşında Avusturya - Macaristan imparatorluk ordusunda savaşmış ve Ruslara esir düşmüş. Rus iç savaşında Bolşeviklerin safında savaşa katılıyor. Anlaşılan komünistlik burada iyi bir aşı olmuş Tito’ya.

1937 yılında Yugoslav Komünist Partisi’ni yeni­den teşkilatlandırıyor. “Par­tizan” adı verilen gerilla kuvvetleriyle Alman işga­line karşı direnişi örgütlüyor.  Partizanlar sadece Almanlara karşı değil, büyük Sırbistan hayali kuran Çetniklere karşı da savaşıyorlar. Çetniklerin başlangıcı 1903… “Çete”den gelen bir kelime.

29 Kasım 1943’te Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti kuruluyor. Millî sosyalizm anlayışını ortaya atıyor ve Ne Sovyetlere, ne de Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı kalıyor.

13 Ocak 1953’te Yugoslavya’nın ilk devlet başkanı seçilen Tito, 1974 yılında ömür boyu devlet başkanı olduğu ilân ediliyor. Hemen her komünist ülkede böyle… Kimse yerini bir başkasına bırakmayı hiç mi hiç akıllarına getirmiyorlar. Ölümü: 4 Mayıs 1980.

Tito, ayrı ayrı mezhep ve dinden toplulukları bir arada tutabildiğine göre, onun “güç” olduğunu düşünmemiz lâzım.  Bir röportajında şun­ları söylüyor:

“Bir kişiliğin tarihteki rolünün çok önemli olabileceğine inanıyorum. Aksini öne sürmek saçma bir dereceye kadar da gerçeğin reddedilmesi demek olur. Ancak, bir kişiliğin, tarihî rolü, belli bir anda halkının sahip olduğu şuurla doğru orantılıdır. Bir kişinin rolü, halkının eğilimlerini yansıttığı ve hal­kın istediklerini karşıladığı ölçüde önemlidir. Fakat kişilik harekete geçirici bir güç değildir. Gerçekte bu güç halkın kendisidir. Bir kişiliğin karamsar problemler ortaya çıktığında bir düzenleyici olarak bazı şeyleri formül biçiminde açıklamasına karşı, onlar bir kişiliği veya bütün her şeyi eyleme kaldırabilirler.”

Bu mantığa itirazım yok!

Tito’nun adına müze de kurulmuş. Belgrad’da müzesini de gezdik. Eşi Juvanka (Yuvanka. Ölümü 20013) ile birlikte mezarı da o müze içinde… Mezar taşında karısının doğum tarihi 1924 yazıyordu. Demek ki, aralarında 32 yaş fark var.

Tito’nun müzede fazla bir şey yok… Değişik ülke liderleriyle çekilmiş fotoğrafları, Afrika’da safari fotoğrafları, değişik görüntüler, kendisine hediye edilen silahlar, başka hediyeler... 

 

1 – Belgrad caddelerinde kemancı kız

2-759.jpgTeraziye Meydanı.  İnşası 1906’da tamamlanan Moskova Oteli önünde gördüğünüz kule çeşme. Osmanlı zamanında 1840’larda su dağıtım sistemi burada kurulmuş. Çeşme 1912’de yapılmış. Öndeki cadde Teraziye Caddesi’dir. Osmanlı’dan kalma isimler değiştirilmemiş.

3-504.jpgTito'nun, müzesi içindeki mezarı.

4-290.jpgTito'nun müzede sergilenen eşyaları.