Balkanlarda Türkçeyi diri tutan ve sevdiren Prof. Dr. İrfan Morina
“Osmanlı Türkçesi’nin taşa kazıldığı bir köy vardır Balkanlar’da, o da Mamuşa’dır.
İrfan Morina”
Balkanlar, bin yılı aşkın süre Türk’ün ve Türkçenin yurdu olmuş ve olmaya devam etmiştir. Rumeli, Osmanlı’nın Balkan yarımadasına verdiği coğrafi bir isimdir ve bu bölgeyi içine alan eyalet olarak da bilinir. Bu bölge Osmanlı Devleti’nin 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar hüküm sürdüğü önemli bir coğrafyadır.
Osmanlı, Balkanlarda beş asrı aşan, geçmişte örneği olmayan, uzun bir hâkimiyet kurmuştur. Bu hâkimiyet süresince Osmanlı başarılı siyaseti ile bir Osmanlı barışı oluşturmuş, hüküm sürdüğü bu coğrafyada varlığını devam ettirmek, siyasî, ekonomik ve kültürel birliği sağlamak amacıyla büyük çaba göstermiştir.
15-16. Yüzyıllarda bile Balkan Coğrafyasında Piriştineli Mesihî (15-16.yy), Prizrenli Suzî (16.yy) ve Taşlıcalı Yahya (16.yy) gibi Türk kökenli âlim ve şairler önemli eserler vermişken, 1912’de terk etmek zorunda kaldığımız Balkan Coğrafyası büyük üzüntüye boğulmuş, 1951 yılına kadar Türkçe eser verilememiştir.
Yugoslavya Türkleri 1947’den sonra her ne kadar bağımsız bir ülkede yaşamlarını sürdürme olanağını elde etmiş olsalar da, ülkenin siyasi yapısı nedeniyle Türkçe eğitime çıkan izin yeterli olmamış, 1912 öncesi duruma kavuşulamamıştır.
1951’de Yugoslavya’da başlayan Türkçe eğitim seferberliğine Türk halkı canla başla sarılmış, özveriyle Türkçeyi canlı tutmuşlardır. İrfan Morina da Eğitim seferberliğinin en canlı dönemi olan 1955 yılında Kosova’nın önemli kentlerinden Prizren’e bağlı Mamuşa beldesinde dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini Mamuşa’da, Orta Öğrenimini Prizren’de, Yüksek öğrenimini Priştine Üniversitesi’nde yapan İrfan Morina 1977-79 arasında Priştine Televizyonu Türkçe Yayınlar servisinde televizyon gazeteciliği ve sunuculuk yaptı. İstanbul Üniversitesinde “Mamuşa Türk Halk Ağzı Üzerine Dil Araştırması” adlı Doktora tezini yaparak akademik hayata atıldı. 1987’de Priştineli Mesihi adlı ilk kitabını yayımladı. Çevren, Sesler, Bay gibi Kosova’da yayınlanan dergiler yanında Türkiye’de çıkan çeşitli bilimsel dergilerde 300 kadar ilmi makale yayımladı. Selvişah Morina ile evli olan İrfan Morina, dört kız, bir erkek beş çocuk babasıdır.
2015’te Balkanlardaki Türk varlığı ve Türk kültür mirasına sağladığı katkılar nedeniyle Kastamonu Üniversitesi Senatosu tarafından Fahri Doktora ünvanı ile onurlandırılmış, 2018’de de Türk Halk Kültürü Araştırma Kurumu tarafından Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülüne layık görülmüştür.
1988’de Priştine Üniversitesinde Doçent, 2006’da da Profesör ünvanını alan ve bugüne kadar bir doktora, 67 Yüksek Lisans yaptıran Balkan Türkologlarının önde gelenlerinden Prof. Dr. İrfan Morina, çoğu halkının Türk ve Tokatlılardan oluşan Kosova’nın Prizren kentinin önemli bir yerleşim yeri olan Mamuşa üzerine yazdığı yazılarla tanınmıştır.
Bazı insanlar vardır, örneğin Mehmet Önder ve Saim Sakaoğlu denince Konya, Nail Tan denince Kastamonu akla gelir. İşte, Mamuşa denince de ilk akla gelen İrfan Morina’dır.
2019’da Kosova’da gerçekleştirdiğimiz Tokat Zile’den Prizren Mamuşa’ya Uluslararası Kültür Köprüsü Sempozyumu nedeniyle yakından gördüğümüz Mamuşa, Tokat’tan taşınan Anadolu’nun kültür öğelerini bire bir korumuş; bu sempozyumda: “Zileli Âşıklardaki Anadolu Âşıklık Geleneklerinin Prizrenli Âşık Ferki’de Benzerlikleri” Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Yardımcı, “Şimdiye Kadar Rivayetler Işığında Tarihi Yazılan Bir Belde: Mamuşa” Prof. Dr. İrfan Morina, “Balkanlarda Bektaşilik” Mustafa Özcivan, “İşkodra’da 1944 Yılında Yayınlanan Sarı Saltık Efsanesi” Prof. Dr. Tacida Zubçeviç Hafız, “Prizren’de Su İle İlgili İnançlar” Dr. Altay Suroy, “Zile’den Prizren’e Ortak Değerler: Muharrem Efendi Ailesi ve Suzî Çelebi” Prof. Dr. İlhan Genç, “Çağdaş Kosova Türk Şiirini Zenginleştiren Deyimlerimiz” İskender Muzbeg, “Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu- Kosova Kültür İlişkilerinin 40 Yıllık Öyküsü” İrfan Ünver Nasrattınoğlu, “Rumeli’de 1927 Yılında Paris’te Yayınlanan Bektaşilikle İlgili Bir Zengin Kaynak” Prof. Dr. Nimetullah Hafız, “Zile’de ve Mamuşa’da Derlenmiş Benzer Atasözleri Üzerine Değerlendirmeler” (Prof. Dr.) Hayrettin İvgin, “Mamuşa’da Yetişen Alim, Şair ve Önemli Şahsiyetler” Cemali Tunalıgil, “Mamuşa’da Yayınlanan Sofra Ve Derya Dergilerinde Türk Dünyası” Feyyaz Sağlam, “Mamuşa’da Geleneksel Düğün Adetleri” Bahtiyar Sipahioğlu, “Zile’deki Halk İnançlarının Prizren Ve Mamuşa’ya Yansıması” Ahmet Divriklioğlu, “Tokat Almus /Mamu Köyünden Kosova/Prizren/Mamuşa’ya Uzanan Kültür Yolu” Hasan Akar, “Tokat ve Zile Türkülerinin Kosova-Prizren Türküleriyle Mukayesesi” Necdet Kurt, “Kosova Mimarisine ve Ev Kültürüne Tokat-Zile Etkisi” Lütfi Vidinel. Biçimindeki bildiriler Mamuşa’daki Türk kültürünün belgeleri konumundadır.
///////////////////////
İrfan Morina’nın dediği gibi: “Osmanlı Türkçesi’nin taşa kazıldığı bir köy var Balkanlar’da o da Mamuşa’dır. Başka herhangi bir köye rastlanmaz Balkanlar’da.” Bunlar:
///////////////////////
Mamuşa Saat Kulesi ve Emin Paşa Çeşmesi kitabesidir.
Mamuşa deyip geçmeyelim. Çevre köylerin tümünde Arnavutça konuşulurken çöllerin ortasında kalan bir vaha gibi Mamuşa’da Osmanlı’dan kalan tertemiz bir Türkçe’nin konuşulduğuna tanık olunmaktadır. Prof. Dr. İrfan Morina’nın “Mamuşa Türk Halk Ağzı Üzerinde Dil Araştırması” kitabı Mamuşa’daki temiz Türkçeyi gözler önüne sermektedir. Mamuşa ile ilgili makalelerinin de Mamuşa halk kültürü içerikli olması Mamuşa deyince akla İrfan Morina’yı getirmektedir.
Rumeli’de yaşanan tarihî olaylar öncelikle tarih biliminin konusunu oluşturur. Fakat
tarih ile sıkı bir bağ içinde olan edebiyat sanatı yaşananları kendisine konu olarak almaktan çekinmez ve en büyük kaynak olarak tarihi kullanır.
Yazımın sonunda TOKAT-PRİZREN GÖNÜL HATTI şiirimden:
Güneşin kucakladığı
Aydınlık yamacına serilmiş
Nakışı Tokat’tan gelen Mamuşa kilimi gibi
Sarı gelinin işlediği
Kuytularında saklı motiflerin
Dinleyelim öykülerini
Bir ‘Tokat Sarması’ oynayalım Mamuşa meydanında
Düğün havasında sergileyelim güzellikleri
Haydi gel
Gönlümün güzeli
biçiminde bir bölümle seslenip, peşinden;
Balkan coğrafyasının Yahya Kemal’in eserlerindeki izlerini ve şiirlerindeki tarih bilincini anımsayıp yazımı, Prof. Dr. İrfan Morina’nın 2018’de İstanbul’da Yahya Kemal Uluslararası Sempozyumunda yorumladığı “Kaybolan Şehir” şiiriyle bağlayayım.
Kaybolan Şehir
Üsküp ki Yıldırım Bayazıd Han diyârıdır
Evlâd-ı Fâtihân’a onun yâdigârıdır.
Firûze kubbelerle bizim şehrimizdi o;
Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz’di o.
Üsküp ki Şar-dağ’ında devâmıydı Bursa’nın
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın.
Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları
Parlardı yaşlı gözlere bayram sabahları.
Ben girmeden hayatı şafaklandıran çağa,
Bir sonbaharda annemi gömdük o toprağa.
İsâ Bey’in fetihte açılmış mezarlığı
Hulyâma âhiret gibi nakşetti varlığı.
Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin
Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için.
Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir!
Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.
Yahya Kemal Beyatlı