Balkon muhtırasının gerekçesi!

Nasıl da ümitliydim Ahmet Davutoğlu hocadan. Cumhuriyet tarihinde ilk kez işin kitabını yazmış bir bakan Dışişleri’ni yönetiyor diye heyecanlanmıştım! Şimdi sadece ben değil, dış politikaya ilgi duyan kimse üst üste devrilen çamlara anlam veremiyor. Keşke siyasi hayatımızda nadir görülen istifa etme erdemi gelenekselleşse... O zaman Davutoğlu akademik çalışmalarını, saha tecrübesini de ekleyerek zenginleştirebilirdi!
Akşam muhabiri soruyor, “Dinleme skandalının arkasında kim var?” Davutoğlu’nun cevabı akla zarar: “Bir olay olduğunda ben, önce kimin sahiplendiğine bakarım. Bakın kimler sahiplendi? Türkiye’deki Esad yanlıları, paralel yapı unsurları ve İran’a yakın kalemler.” Başbakan Erdoğan’ın ABD ve İsrail adına casuslukla suçladığı ‘paralel yapı’ unsurlarını Davutoğlu İran ve Suriye’ye yamıyor! İzah edebilene aşk olsun! Bir devlet aklı bu kadar mı daralır ve zihin yapısı bu kadar mı çetrefilleşir?
MİT TIR’larının durdurulması sorununda da benzer çelişkiler yaşandı. Devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan, birbiriyle çelişkili iddialar ardı ardına sıralandı. Oysa Türkiye’de Suriye’deki savaşa karışmamak gerektiğini savunan çok sayıda kesim var. Ayrıca Türkiye’nin muhaliflere askeri teçhizat göndermesinden rahatsızlık duyan, başta Rusya ve İran gibi devletler varken, paralel yapı bu denkleme nasıl sokuluyor, anlaşılır gibi değil. Yandaş medya ile yürütülen algı yönetimi içeride politik çıkarlar üretse de yurtdışında Türkiye’nin saygınlığı dibe vuruyor!
Kurumları ve devleti bağlayacak laflar gelişigüzel sarf ediliyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın söylemleri birbirini tutmuyor. Sonra bu tezlerden birini kabul etmeyen yabancı temsilcilere tepki gösteriliyor! Bir gün ABD suçlanıyor ardından özür dileniyor, ertesi gün suçlamalar Almanya, İsrail vb.. devam ediyor. Fakat bu ülkelerle ticari ilişkiler azalmıyor, aksine artıyor! Ancak içeride kendilerini haklı çıkarmaya yönelik banka batırma operasyonları sürüp gidiyor.
Aslında konu fazla girift değil! Dışarıdan ortam dinlemesi olmadığı açıklandı. İçerıden, muhtemelen taraflardan birinin kayda aldığı anlaşılıyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül konuyu casusluk bağlamından çıkarıp ‘cüretkârlık’ biçiminde tanımlıyor. Gül, “... sızdırmasa bile kamuoyuna yansımasa bile böyle bir şey birinin defterinde, evinde, çantasında bulunsa ne olur? Muhakkak ki bunların ortaya çıkarılması gerekir” diyerek kaydı alanlara örtülü ikazda bulunuyor!Odatv’ye konuşan üst düzey askeri kaynak ise, “milli güvenliği ayaklar altına alan” meselenin “iktidarın sözünü ettiği ‘Paralel Yapı’nın çok ötesinde” olduğuna vurgu yapıyor!
Şu ayrıntı önemli! Dışişleri’ndeki toplantıda katılımcılar bir devlet krizi yaşandığı, milli güvenlik konularının pespaye bir ucuz iç politika malzemesi haline getirildiğinde hemfikir! Sızdırılan kayıtlara göre Davutoğlu, Başbakan Erdoğan’ın bu konjonktürde müdahalenin bir imkan gibi değerlendirilmesi düşüncesini aktarıyor. Savaş ihtimali tartışılıyor fakat Suriye’de ciddi bir koordinasyon sorununa da dikkat çekiliyor. Bu durumda haklı veya haksız (Türkiye’ye füze fırlatma veya Süleyman Şah türbesine saldırı provokasyonu ile) gerekçeyle girişilecek bir askeri harekat skandalla sonuçlanma riski taşıyor. 
Dış politikası çökmüş, iç politikasını bölünmenin eşiğine getirmiş, yolsuzluk operasyonlarıyla sarsılan bir iktidar ne yapar? Özeleştiri ile hatalarını itiraf eder, vatandaştan özür diler, sorumluları görevden alır hatta istifa eder. İkinci ihtimal ise sorumluluğu yüklemek için bir günah keçisi bulur! Başbakan’ın 30 Mart akşamı doğrudan milleti hedef alan “balkon muhtırası” konuşmasında verdiği fotoğraf, iktidarın çaresizliğini özetliyor. Dindar gençlik yetiştirmeyi vaat eden Erdoğan, Egemen Bağış gibi hem yolsuzluktan yargılanan hem de halkın dini değerlerine ters düşen birini yanına alıyorsa, cidden korktuğu, çekindiği şeyler var demektir!
Ülke güvenliğine yönelik gerçek bir tehdit söz konusu olabilir! Hükümet üyeleri zaafları yahut günahları nedeniyle şantaj altında bırakılıyor olabilir. Yaşananlar hiç normal değil, Davutoğlu gibi akademisyen bir devlet adamı dahi, yurtdışındaki okullarda dalgalanan Türk bayraklarını indirmeye yönelik komplolara aracılık yapıyor! Savaş tehlikesinin iç politikada kullanılmasına sessiz kalıyor, kardeş katlinden söz ediyor! 
Kendisini de, hükümeti de, ülkeyi de kurtaracak cesur bir politikacı aranıyor!

 

Yazarın Diğer Yazıları