Bankacı köle mi?

Ülgen G. yabancı sermayeli bir bankanın İzmir'de bir şubesinin müdürü.

Başarılı bir müdür. Kelimenin tam anlamı ile işkolik.

Bir gün rahatsızlanır. Doktorlar beyninde tümör olduğunu söylerler. Ameliyat olması gerekir. Türkiye'nin en önemli beyin cerrahı Prof. Necmettin Pamir ile görüşür. Tam ameliyat olacağı sırada işten çıkartıldığını öğrenir.

Bölge müdürü artık onun verimli olamayacağını düşündüğünden işten çıkartılmasına karar verir.

Ülgen G.  o psikoloji ile ameliyata girer. Ailesinin güçlü desteği ile hayata tutunur ama mesleğine ve yıllarını verdiği bankasına artık kırgındır.

Diğer bankalardan gelen teklifleri de reddeder ve emlakcılık yapmaya başlar.

Çünkü bu meslek artık eskisi gibi değildir.

Nakör ve acımasız olmuştur.

Tıpkı köle pazarındaki gibi. Sağlıklı ve güçlü olduğun sürece işe yarıyorsun.

Yoksa bir kenara itiliyorsun...

Evla F.

Ömür A.

Arda N.

Aynı bankanın Ege Bölgesi'nde aynı şubesinde çalışan pırıl pırıl bankacılar.

Üçünün de kaderi aynı.

Üçü de değişik zamanlarda  işten kovulmuş bankacılar.

Suçları, hırsızlık, zimmetlerine para geçirmek ya da başka bir şey değil.

Tek suçları sadece anne olmak istemeleri.

Üstelik bu insanlar, genel müdürleri olan hanım efendinin basının karşısına çıkıp, kadın çalışanları için yaptıklarını anlattığı dönemde kovuldular. Kimisi hamile kimisi ise yeni doğum yapmış.

Genel müdür hanım, "emziren anneler için esnek çalışma" koşullarını açıklarken bu kişiler işinden kovuldu. Yani "eski köye yeni adet" diyerek çifte standartı çalışanlarının üzerine uygulamıştı. Bunu yaparken de bölge müdürünün insanlık onuruna yakışmayacak davranışlarına adeta onay vererek.

Bir bölge müdürü koca bir bankanın itibarını yerle bir ediyor ama kimse ses çıkartmıyor. Çünkü o bölge müdürü anne ve anne adaylarını hatta hasta olan personeli kovuyor ama kar da ediyor.

İşte Türkiye'deki bankacılık sektörünü en iyi anlatan olaydır bu.

Personele ister küfür et, ister okumuş eğitimli insanlara "lan müdürcük" diye hitap et ama kar hedefin tutuyorsa  sana genel müdürün bile bir şey demez.

Geçen hafta da bu konuya değindim.

Aynı bankadan ve birkaç başka bankadan sırf hamile kaldığı ve süt izni kullandığı için işten atılan çok sayıda bankacıdan elektronik posta aldım.

Hepsi kaderine terk edilmiş.

Çalışma Bakanlığı bu insanların yüzüne bile bakmamış.

Çünkü onlar yabancı sermayenin personeli. Yabancı sermayeyi kızdırırsan Türkiye'yi terk eder!

O halde bu insanlar üzerinde her türlü hakka sahipler!

Hani bir dönem Kemal Sunal'ın çok izlenen bir filmi vardı ya, ağa köyü köylüleri de içinde  satar.

İşte bizde de aynen öyle olmuş. Bazı bankalar yabancılara içindeki Türk çalışanlarıyla satılmış.

Satan tarafa da eti de senin kemiği de dercesine.

Her fırsatta kul hakkını savunan ve çalışanın yanında olduğunu bildiğimiz ve gördüğümüz Sayın Çalışma Bakanı Süleyman Soylu:

Neden bu 200 bin beyaz yakalının sorunlarını görmüyorsunuz?

Bu insanlar sizden destek ve yardım bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları