Bankacı sigortacı olursa

Bankalar şu günlerde bankacılık yapmayı adeta unuttu.

Esas işi para alıp para satmak olan bankalar daha kârlı ve daha kolay yolu seçiyor.

Bu yolun adı sigortacılık.

Banka üst yönetimi bankacılara artık eskisi gibi şu kadar kart şu kadar kredi vereceksin demiyor.

Buna karşılık ağırlıklı olarak sigorta hedefi veriyor. Varsa sigorta, yoksa sigorta.

Sigorta satmayan bırakın personeli şube müdürlerini bile işten kovuyorlar.

Sigorta işi bana bir dönem ilaç sektöründe yaşanan rezaleti hatırlatıyor.

İlaç sektörü temsilcileri ellerinde çanta hastane hastane dolaşır bazı doktorlara ilaçlarını yazmaları karşılığında bazı ahlaksız tekliflerde bulunurlardı. Televizyon, cep telefonu, yurt dışı tatili ve daha bir çok hediye sırf kendi ilaçların  reçeteye yazmaları için teklif edilirdi. Bazı kötü niyetli doktorlar kabul ederken bazıları ise bu ahlaksız teklifi reddeder ve bu ilaç pazarlamacılarını odalarına bile sokmazdı.

Sonra devlet buna müdahale etti.

Alışkanlık haline geldi

Bugün bankacılık sektöründe yaşanan benzer olay da bu. Yani sigorta satışı. Bankalar şu anda sigorta şirketlerinin en gözde acenteleri durumunda. Onlara için her ay yeni yeni kampanyalar düzenliyorlar.  Hediyeler, cep telefonları, yurt dışı tatilleri, teknoloji marketlerinin çekleri havada uçuşuyor. Zoraki sigorta kampanyalarında sorunun kaynağı bankaların bölge müdürlüklerinde.

Yabancı sermayeli bir bankanın çalıştığı yine yabancı sigorta şirketi bu işi adeta alışkanlık haline getirdi. Sigorta satışlarını artırmak için çalıştığı bu bankanın bölge müdürlüklerindeki personele yönelik kampanyalar yapıyor. Bu kampanya dahilinde tüm yöneticilere iphone verilmiş.

Sadece bir bölge müdürlüğünde iphone 6 dağıtan sigorta şirketi vatandaşın hayatı boyunca işine yaramayacak dolayısıyla da riske dönüşmeyecek sigorta ürünü çıkartıyor ve  hediye vaadiyle bu poliçeyi peynir ekmek gibi pazarlatıyor. En son kampanya Almanya gezisi.

Şu kadar sigorta sat, 2 gün Almanya'yı gez.

Bir de bunu yaparken ekte Almanya'da nerede ve nasıl gezilir onu da anlatmayı ihmal etmiyor.

Durum böyle olunca bankaların bölge müdürlüklerinde tek hedef sigorta satışına dönüşüyor. Satış müdürleri şube çalışanlarını adeta kamçılayarak bu saçma sapan sigortayı sattırıyor. Yabancı sigorta şirketi acaba bu tür kampanyaları kendi ülkesinde yapsa yöneticilerinin başına ne gelir? Hapse girer mi? Ya da banka yöneticilerine yüzde 40'a varan kâr marjı ile saçma sapan sigortaları hediye karşılığı sattırabilir mi?

Ben size söyleyeyim o sigorta şirketini kendi ülkesinde 1 günde kapatır yöneticilerini hapse atarlar.

Deniz düşen misali...

Buradan iki farklı kuruma suç duyurusunda bulunuyorum.

İlk suç duyurum sigorta şirketlerini denetleme ve düzenleme kurumu Hazine Müsteşarlığı'na.

Sigorta şirketlerinin bankalar aracılığı ile kestiği poliçeler denetleniyor mu? Keyfi ve hiçbir zaman riske dönüşmeyecek poliçeler üretiliyor mu? Bu poliçelerde neden yüzde 40'a varan bir kâr marjı bankalara kâr olarak veriliyor. Bu üründe acente yüzde 40 kazanıyorsa burada bu poliçenin fiyatı sorgulanmıyor mu? Yani yüzde 40 vatandaşın cebinden çıkmıyor mu? Yüzde 40 kâr marjı dünyanın hangi ülkesinde hangi acenteye veriliyor?

İkinci suç duyurum BDDK'ya:

Bir banka insanlara zorunlu olmamasına rağmen sigorta poliçeleri kesiyor. Neredeyse her işlemde bir sigorta poliçesini zorunlu hale getirecek.

Bu banka ile ilgili son aylarda ciddi iddialar var. Kredi alan vatandaşa yapılan hayat sigortalarının yerine ev, iş yeri, KOBİ veya benzeri sigortalar yapılıyor. Bu bankanın verdiği kredi ile birlikte sattığı sigorta poliçeleri inceleniyor mu? Yani 10 bin lira kredi alana ölmesi halinde kredisi ödenmesi için yapıldığı iddia edilen hayat sigortası mı var yoksa 'evim-iş yerim güvencede' sigortası mı yapılmış?

Yine KOBi kredilerinde 100 bin lira ve üstü kredilerde 5 bin lira gibi yüksek bir rakamı bulun iş yeri sigortaları ne anlama geliyor. Üstelik bazı iddialar var ki akıllara durgunluk verecek cinsten. İstanbul Aksaray'da kredi için bankaya giden bir oto yedek parça satıcısı esnafa, 50 bin liralık ticari krediye karşılık 300 bin lira teminatlı iş yeri güvence sigortası satılıyor. İyi de o esnafın tüm iş yeri hatta mülkiyeti bile 300 bin lira tutmaz. O halde bu poliçe soygun değil de nedir? Bu esnaf denize düşen yılana sarılır misali kabul ediyor. Buna benzer yüzlerce örnek bu bankada.. Hep aynı sigorta şirketi.

Bu banka böyle bir sigorta poliçesini kendi ülkesinde kesebilir mi? Hatta Orta Doğu'da bile kesebilir mi?

Kesemez! Ama burası Türkiye ve bu ülkede banka her zaman haklıdır!

Bankaların sigorta soygununu işlemeye devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları