Türklüğe düşman olan bir zihniyetin son ürünü AKP

Türklüğe düşman olan bir zihniyetin son ürünü AKP
Türklüğe düşman olan bir zihniyetin son ürünü AKP

Son dönemde tırmanışa geçen Türklüğe yönelik saldırılara dikkat çeken Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Ulvi Batu, “Bu tür

Son dönemde tırmanışa geçen Türklüğe yönelik saldırılara dikkat çeken Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Ulvi Batu, “Bu tür söylemler yeni değildir. Aslında burada zihniyet temelli bir reenkarnasyon vardır. Yani asıl zihniyet ve bu zihniyetin taşıdığı amaç ve hedef ölmüyor” dedi

 

Anayasa  çalışmalarından “Açılım” sürecine ülke meselelerini değerlendiren Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Ulvi Batu çarpıcı tespitlerde bulundu. AKP’nin, küresel sermayenin yapmış olduğu toplum mühendisliği çalışmasının bir ürünü ve sonucu olduğuna dikkat çeken Ulvi Batu değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
AKP ile birlikte Türkiye neoliberal küresel kapitalist odakların emrine verilmiş ve emir kulları ülkede iktidar yapılmıştır. Dini değerler üzerinden siyasal bir iktidar yaratan bu ilişkiler seti, neticede Allah’ın dini olan İslama, küresel sermayeye tabi olma sürecini yaşatmaktadır. AKP, Cumhuriyetin ulus-devlet yapısı içinde inşa etmiş olduğu ve bütün toplumu kapsayan meşrulaştırıcı kimliği ayrıştırarak, toplumsal birliği ve bütünlüğü yıkarak bunun karşısına, etnik, dini ve azınlık temelli militarist ve ayrılıkçı bir direniş kimliği koymaktadır. Özetle AKP iktidarında din, egemen sınıfların çıkarlarına hizmet eden bir ideoloji haline getirildi.
Ülkemiz son on yıldır üç büyük tehlikeyi birlikte yaşamaktadır. Bunlardan birincisi doğrudan devletin üniter yapısını hedef alan Küresel emperyalist devletlerin, küreselleşme ve küresel ekonomik bütünleşme adı altında başlattığı ekonomik ve kültürel sömürü,  ikincisi ülke içindeki iktidar mücadelesinin temeline oturtulan ve ülkedeki Standart Kültürü yani Türk Milletini hedef alan etnik ve dini bölücülük, üçüncüsü ise terörist başının ifadesiyle 30 yıldan beri PKK terörü adı altında devlete ve millete karşı yürütülen isyandır. AKP’nin, adına  “Demokratik Açılım”  ya da “Kürt Açılımı” veya  “Büyük Restorasyon”  son zamanlarda ise  “Yeni Anayasa”  dediği ve iktidar olduğu günden bugüne dek peşinden koştuğu bu ihanet projesi, aslında emperyalist batının ve onun bu coğrafyaya yönelik özel bir projesi olan ve Müslüman coğrafyasını kana bulayan Büyük Ortadoğu Projesinin ülkemize yönelik ayağıdır. Gelinen noktada Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti silahlı PKK isyanından sonra şimdi de AKP-BDP ve PKK ittifakının oluşturduğu politik bir isyanla karşı karşıya bırakılmıştır.

 


21. yüzyıl sürümleri

 


AKP tarafından hazırlanmakta olan bu  “Yeni Anayasa”  bu coğrafyada 1071 den beri döneklerin, dönmeyenler üzerindeki yani Türk’e ve Türk Milletine yönelik saldırılarının 21. yüzyıldaki yeni bir sürümüdür.
Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesini başlatan Mustafa Kemal ve dava arkadaşları ile bu mücadeleye ortak olan Türk milleti için  “Bunların öldürülmesi her Müslüman’ın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit sayılır”  diye fetva veriyor. İngiliz Muhipleri (İngiliz Dostu) Derneği kurucuları arasında da olan bu şahıs, Kurtuluş savaşı başlayınca İngiliz yük gemisiyle birlikte Mısır’a kaçıyor. Bu şahıs Yunanistan’da çıkardığı  “Yarın”  adlı gazetesinde  “Türklükten şeref ve izzetimle istifa ediyorum. Allahın huzurunda tövbe yarabbi. Tövbe Türklüğüme, beni Türk milletinden addetme...”  diye yazıyor. Bu şahısın tövbesine benzer tövbeleri günümüzde de, TBMM çatısı altında, iş dünyasında, yazılı ve görsel medyada da sık sık görmektesiniz. 
Bakın günümüze geldiğimizde AKP İstanbul İl Başkanı Pabuççu ne diyor?  “ ... AKP ile birlikte Türklükten kurtulduk.”  Söylemler ve ifadeler ne kadar da benzer.
Yunan Orduları İzmir’e hareket ederken “Bu ordu, bizim ordumuzdur”  diyen dönemin Adliye Nazırı (Adalet Bakanı) Ali Rüştü’nün bu ifadesi ile AKP Ordu Milletvekili Dr. İlhan Şener’in  “Yunan tarihinde bir Ege savaşı yok, Yunan tarihinde Egede Türklerle bir savaş yok!”  ifadesi nasıl da örtüşmektedir. Buyurun size 2013 model Mustafa Sabri Efendiler, Dervişi Mehmetler. Dünün İngiliz, Fransız ve Yunan dostu olan Mustafa Sabri Efendileri, Siyasal İslam şemsiyesi altında bugünün neoliberal küresel kapitalistleri ya da abdestli kapitalistleri, BOP Eşbaşkanı, Büyük Restorasyoncular, Ulus devletten Ülke devletine dönüştürücüler, Pentagon’un yılmaz neferleri, BDP ve PKK’nın sütkardeşi oldular. Peki, zihniyet değişti mi, hayır.
  Bu manada, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti sözde  “Yeni Anayasa” adı altında yıkıcı bir doktrin ile karşı karşıyadır. 
“Yeni Anayasa”  diye Türk Milletinin önüne konulmak istenen metin, aslında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bölünmesi metnidir. Ortaya bir pazarlık masası konulmuş, masanın bir ucunda terörist başı diğer ucunda ise Peşmerge’nin yoldaşı BOP’un Eşbaşkanı oturmaktadır. Yapılmakta olan bu anayasa çalışmasının temelinde yer alan Egemen Zihinsel Paradigma Müslüman Türk’ün ve onun kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bu coğrafyadan yok edilmesini amaçlayan bir düşüncedir. Bu manada, bu düşünceye sahip zihinlerin hedefi bu coğrafyadan Türk’ü, Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyeti Devletini kaldırmaktır. Nihai hedefleri budur. Özellikle son on yıldan beri yani AKP’nin iktidarı ile birlikte uygulanmakta olan psikolojik harekât kapsamında Atatürk’ün Kürtlere özerklik verdiği iddia edilerek,  tezlerine tarihsel bir dayanak bulma gayreti içerisindeler. Bu şekildeki tavır ve söylemler, masaldan öteye gidemez.  

 


Zihinsel reenkarnasyon

 


Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendinin 1917 de söylediği sözler ile 2013 yılında AKP İstanbul İl Başkanı Pabucçu’nun söylemlerinin temelindeki zihniyetin aynı olduğunu, yani zihinsel bir reenkarnasyon olduğunu, bu defada söz konusu düşüncenin Pabucçu’nun bedeninde ortaya çıktığını görürsünüz. Bu tür söylemler yeni değildir. Aslında burada zihniyet temelli bir reenkarnasyon vardır. Yani asıl zihniyet ve bu zihniyetin taşıdığı amaç ve hedef ölmüyor. Ölen sadece bu zihniyeti bedeninde taşıyan şahıs ya da bir cemiyet olarak bünyesinde taşıyan siyasal hareketler ile yazılı ve görsel medya araçlarının fiziksel varlığıdır. Asıl zihniyet bir sonraki aşamada bir başka şahıs adı altında ya da siyasal bir hareket adı altında ya da yazılı ve görsel medya adı altında yeniden vücud bulabilmektedir.