Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Barlar-Zeybekler ve Halk Çalgıları

Müzik hayatımızın vazgeçilmezi, hem ruhumuzu hem yüreğimizi besleyen en önemli unsurdur. Bu haftaki konuğumsa bir müzik adamı... Hem besteci hem de iyi bir icracı. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı mezunu ve Türk halk müziği dalında yüksek lisans yapmış. Konusu ise Türk halk müziği (barlar). Ayrıca bitirme tezinde Ege bölgesi ağır zeybeklerinin bağlama için tavırsak notasyonu üzerine çalışmış... Sevgili Uğur Top’la bu farklı alan çalışmaları üzerine sohbet ettik. Bar ve zeybeklerden Anadolu halk çalgılarına kadar konuştuk.
-Halk Müziğinde barlar ve ağır zeybek tanımlamasından yola çıktık. Bu konuyu biraz açıklar mısınız? Nedir barlar?
-Barlar özellikle Doğu ve Kuzeydoğu Anadolu’da Sivas, Bayburt, Erzurum, Artvin’den Van’a kadar uzanan bir coğrafya üzerinde kullanılan oyunlu müzik türüdür.
- Zeybeklerden de bahseder misiniz? Özellikle bağlama için tavırsal notasyon dediniz... Ne anlamalıyız?
-Zeybekler Batı Anadolu’da otantik anlamda davul zurna ile çalınan ve efelik geleneğine bağlı oyunsal ezgilerdir. Özellikle davulun ritmik yapısının bağlamada sağ elle kullanılan tezene’yle bağdaşması ve notaların bağlamada çalındığı şekilde yazılarak tezene birliğinin yani “unison çalış” ın sağlanması halidir. Örneğin Gaziantep’te yaşayan bir bağlama icracısı, İstanbul’daki icracıyla aynı notayı aynı tavır özellikleriyle sergileyebilmelidir gibi...
-Peki bir sıçrama yapalım. Biraz da Anadolu Halk çalgılarından konuşalım. Bu çalgıların gelişimi nasıl olmuş. Halk müziğinde kullanım alanları nasıl?
-Anadolu’da kullanılıp unutulmuş olan halk çalgılarının öncelikle tespit edilip bu çalgıların orkestrasyondaki yerleri irdelenip, buna göre Anadolu halk çalgıları Orkestrası’nın kurulması gereklidir. Bunun yanı sına Anadolu’da yaşamış medeniyetlerin sahip oldukları halk çalgılarından günümüze kadar ulaşabilmiş olanlarının Anadolu halk çalgıları müzesinde sergilenmesi gereklidir. Kültürümüzün yaşatılması için.
Diğer yandan halk çalgılarımızın standardizasyonu konusunda özellikle konservatuarların çalgı yapım bölümlerinin bu konuda birliği sağlanmalıdır. Bu çalışmalara katılmış Luthiyelerin çalgı imalatına imkân ve izin verilmelidir. Bu konuda konferanslar verilmelidir. Böylece yozlaşma engellenmiş olduğu gibi eğitimin önemini ve çalgıların gelişimini de sağlamış oluruz.
-Tüm bu söyledikleriniz Anadolu Kültürü ve çalgılarıyla ilgili. Peki Anadolu dışında yaşayan vatandaş ve diğer soydaşlarımızın bu kültürle bağlantısı nasıl olmalıdır?
-Çok güzel bir soru... Anadolu ile Rumeli, Balkanlar ve Türkî Cumhuriyetlerle kültür sanat köprüsünün kurulması ivedilikle şarttır. Örneğin Türkî Cumhuriyetlerinden ve Türkiye’den ortaklaşa çalışacak en az 10’ar kişiden oluşan Türk Dünyası Halk Müziği Orkestrası kurulmalıdır. Bu orkestra 2 yılda bir farklı yerlerde konuşlanmalı, ortak repertuar üzerinde çalışmalı ve Türk Dünyası müzikal estetiğinin, zevkinin oluşturulması sağlanmalıdır. Bu kültür-sanat birlikteliği halkların birbirini tanıması ve benimsemesini ve hatta gelecekte sosyo ekonomik birlikteliğin sağlanması temellerini atacaktır. Kültür kaynaşması, müziğinde, icranın da gelişmesine çok büyük katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
-Düşünce ve önerilerinizi benimle ve okurlarımla paylaştığınız için ben de size çok teşekkür ediyor, bu güzel taleplerinizi köşem aracılığıyla ilgililere duyurmuş olduğumu ümid ediyorum... Sanatsız kalmayınız sevgili okurlar...

Yazarın Diğer Yazıları