Tûl-i emel; uzun emeller, planlar, hesaplar sahibi olmak demektir. Başbakan Erdoğan iktidarını kastederek, bunun ölüme kadar süreceğini söyleyince insan dehşete düşüyor.
Ben imam hatip mezunu değilim ama tûl-i emel İslam’da da makbul bir tutum sayılmaz. Hatta, kulağına bir şey fısıldamak istiyorum; hadisi şerifte, “Cehenneme isteyen tûl-i emel sahibi olsun” deniyor, Allah muhafaza!
Pek tabii ki; hayırlı düşler, hayaller, istekler, emeller ayrı...
Emelini nasıl hesap ediyorsun?
Cemaatle kanka iken 17 Aralık’ı hesap edebilmiş miydin?..
Suriye’nin bu kadar dayanıklı çıkacağını hesap edebilmiş miydin?..
Dışişleri Bakanı’nın odasının dinlenebileceğini?..
Gezi Ruhu’nun bu kadar kuvvetli ve tesirli olabileceğini?..
Neden  tûl-i emel makbul değildir, teorik olarak da açıklayalım.
Çünkü Allah her an başka bir boyuttadır, her an yaratıcıdır.  Tûl-i emel O’nun güzünü kabul etmemek anlamına gelir.
O korkunç MİT Yasası’nı da çıkarsanız  tûl-i emeliniz boşa gidecektir.

***

Bu konuda bir sahne var ki, aklıma geldikçe onu aklımdan kovmaya çalışıyorum. Ne profesörü olduğunu bilmediğim, bilmek de istemediğim bir kimse, üstelik AKP’nin MKYK üyesiymiş, “Millet intikam istiyor. Kan kusturanlara kan kusturulsun istiyor”  demiş.
Böyle zulme dayalı plan yapmak makbul bir şey midir?.. Allah belki bu arzunuzu gerçekleştirmeye izin verir ama dünyayı da başınıza yıkar.

***

Vatan sevgisi imandandır derler. Vatanın bir tarafı kopup giderken, iktidarınızca yürütülen siyaset imana gölge düşürmez mi? Vatan sevgisi imandan olmasaydı şehitler de diri olmazdı. Siz ne dirilerin, ne şehitlerin tasvibini almadan vatan sınırları üzerinde oyun oynuyorsunuz. 
Başbakanımız seçim gezileri sırasında Muğla mitinginde dil sürçmesi midir, Allah’a mahsus olan bir hasleti kendi hesabına geçirip, “Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır” demişti.
Ben sizinkinden değil ama Allah’ın gazabından korkarım.