Başbakan GAP'ı şimdi mi hatırladı?

Bu yılın ilk yarısında yatırım teşvik belgelerinin bölgeler itibariyle dağılımında, Güney Doğu Anadolu’nun payında artış var... Geçen yıla kadar ortalama yüzde 5-6 olan pay, bu sene yüzde 8’e çıkmış.
Doğu Anadolu Bölgesinde bu pay, bu sene de yine geçmiş yıllarda olduğu gibi yüzde 4 oranında kalmış.
AKP iktidarı 2007 sonuna kadar, GAP’a yapılan yatırımları rölantide tuttu. Türkiye geneline yapılan yatırımların yalnızca yüzde 6 ile yüzde 7’sini GAP’a ayırdı.
Seçim yılı olması nedeniyle, 2008 yılında işçinin parası olan işsizlik fonundan GAP için 1 milyar lira aktardı.
Hükümet bu sene de yine işsizlik fonundan GAP’a kaynak aktarıyor.
AKP iktidarı yedi yıldır iktidarda olmasına rağmen, bu güne kadar sulanabilir alanların yalnızca yüzde 13’ünü sulamaya açabildi. AKP iktidarında Devlet Su İşlerinin (DSİ), sulama yatırımları içinde GAP’a ayırdığı pay da azaldı. Bu pay 2002 yılında yüzde 21 iken 2007 yılında yüzde 10’a geriledi.
Nereden bakarsak bakalım, AKP İktidarı, 2008 seçimleri nedeniyle ve bu sene henüz ne olduğu belli olmayan Kürt açılımına destek sağlamak için, işsizin parası üstünden Güney Doğunun ekonomisi ile ilgilenmeye başladı.
Ne var ki, Karadeniz’de bazı bölgeler, Güney Doğu Anadolu’dan daha geri durumdadır. Doğu Anadolu’da ise birçok yöre, Güney Doğu Anadolu’dan daha geridedir.
Bölgeler arası dengesizlik kalkınmayı frenler. Ancak bu dengesizlik bir plan program içinde çözülür. Başbakanın işsizin parasını bir bölgeye aktarmasıyla değil. İşsizin parası bitince ne yapacak? Anlaşılan Başbakan, devleti bir şirket ve kalkınmayı da günlük işler gibi görüyor.
Türkiye’nin fert başına milli geliri 12.000 liradır. Eğer fert başına milli gelir 30.000 lira olsaydı, muhtemelen bir Kürt meselesi olmazdı. Çünkü Kürt meselesini çıkaran halk değil. Yoksulluğu, geri kalmışlığı kullanan, halkı istismar edenlerdir. Şimdi AKP de oy kaygısı ile hareket ederek bir açılım meselesi yarattı. Zira son seçimde sahilleri kaybetti. Trakya’da ve Batı’da AKP’ye karşı aşırı tepki oluştu. Şimdi açılımdan medet umuyor.
TOBB, TÜSİAD gibi, ekonomide temsil niteliği olan kuruluşlar, bazı sendikalar, açılımın ne olduğunu anlamadan, içinde ne var bilmeden  Başbakanın açılımına atladı. Maalesef  Türkiye gibi gelişmemiş ekonomilerde iş yapmak, Başbakandan ve hükümetten geçiyor. Devlet malı olmadan, kısa sürede köşe dönmek imkansızdır. Bunun için köşe dönmek isteyenler, Başbakan ne diyorsa, kayıtsız-şartsız destekliyorlar.
AKP iktidarında sendikalı işçi sayısı azaldı. Kriz nedeniyle işsiz sayısı 6 milyonu geçti. İşçi büyümeden pay almadı. Tersine reel geliri de düştü. Hükümet yasa geçirerek, işsizin parasına el koydu. Sendikalar eğer ülkede terör istemiyorsa, önce işçinin hakkını alsın, işçinin refahını artırsın.
Aslında, terör tarafının istediği ekonomik sorunların çözülmesi değil. Eğitim ve kültürel haklar da değil. Üstü örtülü veya açık olarak, istedikleri ulus millet olmak, kendi meclisini kendisinin kurması gibi Türkiye’nin geleceğini riske atacak isteklerdir.
Murat Karayılan, Le Monde’a verdiği demeçte,  “TSK silahı bıraksın, Türk devleti bizden özür dilesin”  diyor.
Başbakan, bu isteklerin hangisi ile bir uzlaşma arıyor? Ne yapmak istiyor? Neye hizmet etmek istiyor?
Bizim millet sabırlıdır. Ancak şimdiye kadar bıçak kemiğe dayandığında  çözümü de bulmuştur. Bu defa da bıçak kemiğe dayanmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları