Başbakan'a toplumsal Taksim mektubu

Sayın Başbakan, bu mektubu hem şahsınızın hem de nezdinizde ülkenin daha fazla zarar görmemesi adına yazmanın milli ve insani bir vazife olduğuna inanarak yazıyorum. Kadir bilmezlerden değilim. Tarihin ve kaderin sunduğu şansları değerlendirerek önemli icraatlara imza attınız. Ne Putin ne de Obama arkasında sizin kadar kamuoyu desteği bulamadı. Dünya liderleri arasında mümtaz bir yer edindiniz.
Bir dağcı düşünün. Rakiplerinin veya ekip arkadaşlarının nefesi doruğa çıkmaya yetmeyebilir. Yalnız kalsa da, ülkesinin bayrağını en uç noktaya dikmek adına elbette tırmanmayı sürdürmelidir. İdeal olan bütün ekibi zirveye taşımaktır ancak mevzubahis olan bayrağımızın en yukarda dalgalanmasıysa buna da ‘eyvallah’ deriz. Fakat en zayıf an, zirvede yalnız kalınan andır. Zirve sarhoşluğuna kapılmamalı, göz kamaştıran güzelliklere takılmamalı  ve ayağının kaymaması için azami dikkatli olmalıdır. Bayrağı göndere çekmeden düşerseniz bundan herkes zarar görür.
Türkiye birçok alanda ciddi mesafeler aldı. İhracatın ithalatı karşılama oranındaki dengesizliğe rağmen ekonomi oldukça sağlam görünüyor. Eskiden birkaç milyar dolar ile Türkiye’yi krize sokmak mümkündü. Şimdi dış mihrakların en az 25-30 milyar doları sistemden çekmeleri gerekiyor ki ülke sarsılsın. Üstelik köprü ve havaalanı projelerinde olduğu gibi bu miktarın başka kaynaklardan ikamesi de mümkün!Kendi ekonomileri de pek sağlam olmadığı için böyle bir riski kolayca göze alamazlar.
Engellilere sağlanan imkanlarda ve sağlıkta önemli hizmetler gerçekleştirildi. Tek tek saymak lüzumsuz. Fakat özellikle eğitimi ihmal ettiniz. Okullaşma oranının yükselmesinden, okulların fiziki ve teknik altyapısının iyileştirilmesinden bahsetmiyorum. Son on yılda mezun olan öğrenci profilini araştırın. Ne dindarlık ne de millilik söz konusu.
Sayın Başbakan, size hoş görünmek için makyajlı raporlar hazırlayan teşkilat, kurum ve danışmanların yanısıra zor zamanlarda bedel ödemeyi göze alanların da sesine kulak verin. Bakın CHP ve MHP de dibini görmedikleri bu gayya kuyusundan uzak duruyor!
Gerginlikleri oya çevirebilecek kadar usta bir siyasetçisiniz. Fakat bugün durum başka. Karşınıza aldığınız kitle basit birkaç örgütten ibaret değil. Hemen herkesin aile çevresinden birkaç kişi bu eylemlere katılıyor yahut destek veriyor. “Dış mihraklar bu eylemleri körüklüyor” diyorsunuz. Böyle bir zaafı niçin kullanmasınlar? Türkiye’de en aşırı örgütlerin dahi cami basmak şeklinde bir eylem tarzı yokken “camileri işgal ediyorlar” söylemine sarılırsanız inandırıcılığınız zarar görür. Soruna dindarlık-laiklik açısından bakarsanız yanılırsınız çünkü eylemciler arasında anaları ‘türbanlı’ gençler var.
Anket yaptırıp söylediklerimi test edebilirsiniz. Şunu da sordurun: “Türkiye’nin bu sorunu da çözeceğine olan inanç Tayyip Erdoğan’ın şahsına mı yoksa iç dinamiklere mi duyulan güvenden kaynaklanıyor?”
Türkiye için yeni bir sosyal fay hattı oluşuyor. Eskiden toplumsal kırılmalar küçük kesimlerde yaşanıyordu. Ancak bu kez toplumsal taksim yüzde 50’ye yüzde 50 aşamasına doğru ilerliyor. Bundan sonrası size kalmış durumda. Dilerseniz bu gerilimi de oya çevirip son bir kez daha iktidarınızı sürdürür fakat ilk fırtınada yıkılırsınız, dilerseniz de babacan, herkesi kucaklayan bir üslupla bayrağı zirveye dikersiniz. Endişelenmeyin zirveden aşağıya kayarken adımınızı çekmek geriye adım atmak değil, aksine zirveye sağlam basmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları