Baştan aşağı temizlik

      Bazı büyükşehir belediye başkanlarının istifa etmesi, birkaç il ve ilçe başkanının görevden alınması AKP'nin temizlenmesi için yeterli sayılmaz.

       Büyük bir operasyon gerekiyor; A'dan Z'ye bir sonbahar temizliği yapmak şart....

       Toplumda oluşmuş algıya göre iktidar, ülkeyi berbat etti; kişisel çıkarlar ülke çıkarlarının önüne konuldu; saltanat, debdebe ve şaşaa içinde yaşamayı hayat tarzı haline getirdiler... O süreçte halkın sıkıntılarını ve beklentilerini dikkate almadılar...

       Algı bu...

       Bu algının silinmesi o kadar kolay değil; çok zor, tepeden tırnağa temizlikle belki...

       * * *

       Etrafta pas, kir, leke, parmak izi bırakmayacaksın ki algı değişsin ve ahali sana dönsün...

       Zorluk burada; nereye ve neye el atsanız AKP'nin on parmağı, el attığınızın üzerinde çıkıyor. Silelim demekle silinemeyecek izler!

       * * *

       Tayyip Bey boşuna temizlikten bahsetmiyor ki...

       Atılan bütün yanlış adımları saydı ve hamiyetsizliğin de arttığına dikkat çekerek temizliğin gerekçesini noktaladı.

       AKP yapısı bir bütündür, temizlik bütünü kapsamalıdır...

       * * *

       İstifasına ilişkin söylentiler üzerine Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel açıklama yaparken ilginç lâflar etti ve Melih Gökçek'in "Davamızda emir demiri keser" sözünü güçlendirecek bir ifadeyi kullanarak akıbetinin Erdoğan'a bağlı olduğunu söyleyiverdi...

       AKP'de alt üst ilişkisindeki çarpıklıktan da kurtulmak lâzım; tepeden inme uygulaması unutulmalı...

       * * *

       Dediğim gibi, iktidar partisinin temizlenmesi ve aklanması çok zor; kumpastan ihale ayarlamaya kadar her işte AKP'nin parmak izi var, cemaatle ilişkisi ise yapışık kardeşlerin birlikte yaşamalarından esinlenmiş bir yaşam tarzı olmuş...

       Bu siyasal çirkinliklerin birini bile unutmak mümkün değil!

40 milyon Avromuz nasıl uçup gitti

       Yerli otomobil üretimine ilişkin görüşler de çoğalmaya başladı. Verisoft Group Ceo'su Onursal Alver konuya ilişkin geniş  bilgi aktaran bir e-posta yollamış.

       Teşekkür ediyorum...

       * * *

       Alver'in açıklamasından anladıklarımı nakledeyim...   

       İlk yerli otomobil için anlaştığımız -Bu ilişkiden milyonlarca avro kaybettik- SAAB İsveç'in önemli bir endüstriyel markası, uçak motorları dahil her çeşit motor üretiyor... Kuruluşun otomotiv bölümü önce Amerikan firması GM'ye daha sonra Çin firması  NEVS'e satıldı. Buna rağmen SAAB Çinli firmaya markayı kullanma hakkı vermedi, kalıp üretim izni verdi..

       İlk Türk otomobili söz konusu olduğunda Çinli firmadan kalıp alma anlaşması yapıldı ama sanki SAAB ile anlaşma yapılmış izlenimi yaratıldı...

       Sonra anlaşıldı ki Çinli firma, SAAB kalıp platformunu elektrikli araç üretmek için almış.

       Öyle anlaşılıyor ki bizimkiler Çinli firmanın "Gelin elektrikli araba yapalım" önerisini kabul etmedi. İş yürüseydi firma yerli bir marka olarak elektrikli araç üretmiş olacaktı....

       Onursal Alver yazısında "Yine daha önce başarısız bir Regional Jet modelinin üretim hattı Alman Dornier firmasından alınarak güya TR 328 isimli yerli ve milli jet uçağı yapıyorduk hatırlarsınız. Sonra ne oldu" diye de sorgulama yapmış...

       * * *

       Bir başka hatırlatması daha var, "Bunun gibi bir ANKA İHA projemiz vardı" demiş, sonra da şöyle devam etmiş:...

       -Varsın, 40 milyon Euro çöpe gitsin. Böyle büyük projeler için bu önemsiz bir paradır. Zaten, bakınız Çinli NEVS aynı platformu almış ve bizim yapacağız deyip yapmadığımız şeyi yapıp elektrikli araba modelini üretmiş.

       Yerli bir üründe artı değerimize bakmak gerektiği doğru; Onursal Alver buna ilişkin olarak da şöyle demiş:

       -Altay tankı gibi, tasarımı Kore'den al, gövdeyi Alman Rheinmetall yapsın, motorlar Mercedes Benz olsun, rulmanlar İsveç SKF, optik Zeiss, yerli artı değer ise yüzde 30; üretim için komponentlerde dışa bağımlı olduktan sonra ortaya çıkan ürüne pek yerli denmez...

       * * *

       Gerçekleri görelim diyorum...

Fiskeler

       Erdoğan'ın bir büstünü Kocaeli'nin Topçular Mahallesinin ortasına koymuşlar ama Tayyip Bey'e hiç benzemiyor. Yurttaş tepki gösterince İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan hemen savunmaya geçmiş ve "Zaten hiç kimse Erdoğan'a benzemez" demiş. Yurttaş da sevinç içinde gitmiş şükür namazı kılmış...

       * * *

       Akel, Sanko ve Ufuk yeni duyduğum üniversite isimleri. Dördüncüsü ise Şehir Üniversitesi; hepsine yeni rektörler atandı. Ufuk, bir vakıf üniversitesi gözüküyor, diğerleri devlet üniversitesi. Hayırlı olsun, inşallah rektörler arasında fetöcü yoktur...

       * * *

       Yusuf Emrah Eyi fetöcülükten yattı, çıktı. YÖK tarafından acilen doçent ilan edildi. Tıp doktoru; şimdi özel bir hastanede çalışıyor. YÖK'e de, o özel hastaneye de bir göz atmak lâzım diye düşünüyorum. Bu kadar üniversite olursa akademisyen sıkıntısı da olur, YÖK de açığı kapatmak için bildiğini okur...

       * * *

       Bize ne deyip geçmemek lazım; Suudi Arabistan en candan müttefiğimiz. Bu ülkede şimdi prensler kavgası çıktı, yaz tatilini Bodrum'da geçiren Prens el Velid bin Tallal bin Abdülaziz el Suud da gözaltında. Bu kararı veren ise Kral Salman Bin Abdülaziz tarafından kurulan komisyonun başına getirilen oğlu Veliaht Prens Muhammed Bin Salman...İkbal tepişmesi galiba!

Yazarın Diğer Yazıları