Baştan aşağı zırva...

15 TEMMUZ sonrası konuşan konuşana...

    Çoğu siyasetçi, dikkat çekmek amacıyla hezeyan anlamında lâflar etmekten kendini alamıyor...

    Onlardan biri de AKP'li vekil Şamil Tayyar...

    Ağzından retorik bir iddia döküldü...

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulûsi Akar hakkında söylediklerine

bakın:

       -Şunu çok açık söylüyorum; sayın Genelkurmay Başkanı'nın hemen istifasını vermesi ve yerine bir atamanın yapılması gerekirdi. Bu onu kurtarmaz, boynunda kemer izi vardı. Ben açıkçası onunla ilgili de şüphedeyim...

      ........................

       Tayyar'ın ne demek istediği açık ve seçik belli...

       Ona göre Genelkurmay Başkanı da darbecilerden yanaydı...

      Zırva...

      ........................

      Akar, girişimin başarısız olacağını görünce döndü; yanında bir darbeci

olduğu halde -Tümgeneral Mehmet Dişli- kurtarılmış rolü oynadı...

      Pekiii, boynundaki darb izi...

      -Onu da kemeriyle kendi yaptı...

      Baştan aşağı deli saçması...

      .......................

      Akar'ı darbecilerden yana göstermenin ardında nasıl bir heves yatıyor anlamak mümkün değil...

      Onu da kalkışmacı göstermekle Türk Silahlı Kuvvetleri'ni bölmek niyeti söz konusuysa, onu zaten Fethullah yapmaya kalktı, havasını aldı...

      Seyyar Tayyar da almış olmalı!

      ........................

      AKP Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, AKP Grubu'ndaki zevzekleri susturmalı. Bu aşamada hepsi parti üzerinden ülkeye zarar verici hikmetler (!) yumurtluyor; tamamı, böyle hezeyan yüklü laflar etmekten engellenmeli...

DERKENAR

----------------------

      GENELKURMAY Başkanı Hulusi Akar Paşa'nın darbecilerden yana olduğunu iddia etmek için elde somut kanıtların olması lâzım. Şayet Seyyar Tayyar'ın iddiası doğru olsaydı, Akar bütün birlikleri devreye sokmuş, darbeyi emir komuta zincirine uygun yapılandırarak kalkışmayı planlamış olurdu. Oysa hiçbir birliğe buyurun darbeye diyerek kalkışma yönünde talimat vermiş değil. Tayyar yine işkembeden sallamış... Bunu, ne umarak yaptı, onu da anlayamadım.  

Ne çok dış desteği varmış iblisin

---------------------------------------------    

       MOODY'S, benzeri uluslararası kuruluşlar gibi, ülkelerin kredi değerlendirmelerini yapar, araştırma ve analizler sonrası not vererek kredilerini derecelendirir...

       Bu kuruluş, 15 Temmuz kalkışmasından sonra bizi yeniden ele aldı ve kredi notumuzu indirdi, hatta Türkiye'yi çöpe atmaya kalktı...

       Çöpe atmak, o ülkenin kredi itibarını sıfırlamak anlamına geliyor...

       Moody's tam 110 ülkeyi izliyor ve değerlendirmeler yaparak ilan ediyor. Nedense bu defa, piyasalarda olumsuz gelişmeler yaşanmadığı, para sıkıntısı çekilmediği, ekonominin aşağı doğru gitmediğini göre göre Türkiye'yi çöpe attı; yaptığı elbette maksatlıdır...

       Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kuruluş hakkındaki kanaatini

"Siz kimsiniz yahu" diyerek açıkladı...

       Görüyorsunuz, Batı ve Türkiye karşıtları sadece silahlı kalkışmalar tezgâhlamakla kalmıyor, bir yandan da ekonomik saldırılarda bulunuyor...

       Moody's'in çöp hikâyesi bu...

       .........................

       Meğer FETÖ çetesinin ne de çok dış desteği varmış; ABD gibi, AB gibi, Moody's gibi...

       "Daha varsa gelsinler" dedi Cumhurbaşkanı...

       Düşmanlık beslemenin sınırı yok, çakallar hâlâ üzerimize gelebilir...

Düşünceler zincire vurulmamalı

----------------------------------------------

          ÇOK SIK cephe değiştirmekle maruf gazeteci yazar Nazlı Ilıcak, paralel yapıya destek veren ve AKP iktidarına karşı olan yazıları nedeniyle gözaltına alınmak istendi...

        Yazarı almaya giden polis Ilıcak'ın evinde olmadığını gördü...

        Bodrum'daki yazlığında olduğu düşünülerek Muğla polisi harekete geçirildi...

            ........................

        FETÖ'ye destek veren bazı kalemlerin yurt dışında olduğu düşünülüyor. Hepsi Amerika'da demek mümkün değil; gözden uzak olmak amacıyla değişik ülkelere yayılmış olabilirler...

            ........................

        Değişik düşünce gruplarına ait yayın organlarında yazmak suç kabul edilirse basın, düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüklerinden bahsetmek mümkün olmaz...

        Demokrasilerde düşünceler zincire vurulamayacağına göre...

        .......................

        Meseleye bir de bu yönden bakmak lâzım. Yazar, düşünceleri ve o yöndeki tercihlerini sergilerken yasalara karşı fiili durum yaratmamışsa suçlu sayılmamalıdır...

        Basın, düşünce ve düşünceyi yayma özgürlüklerini sağlayan yasal yollarda ise yapılacak demokratik tek işlem, yakasını bırakmak olmalıdır.

        ........................

        FETÖ mensubu yargıç ve savcılardan basın çok çekti...

        O günler inşallah geride kalmıştır ve yargı, demokrasiye, hukuka ve yasalara bağlı salim ellere geçmiştir...

 

         

Ya idam, ya AB

-----------------------------

            BAŞLADILAR...

        Bugün değilse yarın daha yoğun biçimde üzerimize gelecekler...

       AB ile iplerimiz kopma çizgisinde...

        Tehdit ediyorlar:

        -İdam cezasını geri getirirseniz Avrupa Birliği'ne ilişkin üyeliğiniz tamamen durdurulacak...

        Bu, "Birliğe tam üyeliğiniz hayal olacak" anlamında...

        Bırakın üye olmamızı, kenarından bile geçmemizi engelleyecek bu herifler.

        O takdirde yeni bir dünya kurmak zorunda kalacağız...

        Hazır mıyız!

        .........................

        Avrupa demek ki Türkiye karşıtlığında, Pensilvanya'daki iblisle aynı düzlemde, el ele!

        Bir iblisle uğraşacaktık, şimdi ikisiyle uğraşmak zorunda kalacağız...

BİR SÖZ

----------------------

        KÖPEKLERİN kardeşliği, aralarına kemik atılana kadardır.

Yazarın Diğer Yazıları