Başyazarların "Kadından başyazar olur mu?" isyanı

 

Melih Yener, Vatan Gazetesi’nin yazı işlerini yöneten çok kibar ve bilgili ayni zamanda herkesle de samimi konuşan, sohbet eden zarif bir insan olarak tanınırdı.
Pek çok yazıişleri müdürünün sahip olmadığı meziyetlerinden biri de, kendisinden her iş isteyen yazar veya muhabire, “-Bir yazı getir, resimli ise 15, resimsiz olursa, 10 lira harçlığını git muhasebeden al!...” diyerek rencide etmeden pek çok işsizin gönlünü almasıydı.
İşte bu Melih Yener, o günkü gazetede, başyazar Ahmet Emin Yalman yerine başmakalede imzası çıkan, Rezzan Yalman için gelen telefonlardan müşteki olup iyice bunalmıştı. Hem çok sevdiği hünkârbeğendin yemeğini çabuk çabuk atıştırıyor, ayni anda da şu övücü şikâyeti yapıyordu;
 “-Sayın Rezzan hanımın başyazıyı yazması, bazı gazetelerin başyazarları başta olmak üzere fıkra yazarlarını da tedirgin etmiş olacak ki sabahtan beri telefon salvolarıyla karşılaştım. Hem de bütün başyazarlar... Ama daha da çok fıkra yazarların meşhurları... ’Kadından başyazar olurmuymuş’ diye sızlanıp durdular!.”
Kendisini telefonla arayanlara Rezzan Yalman hanım hakkında övücü sözlerini sürdüren Melih Yener; “-Rezzan Hanım, dört dil konuşan ve yazan, üstelik de Washington ve New-York başta olmak üzere Philedilfiya Üniversitesi’nde kürsüsü, KİM dergisinde köşesi olan bir yazar, Türkiye için büyük bir kazanç!.”  demiş
 Yener daha sonra,telefonla arayanların kimler olduğunu isim isim Ahmet Emin Yalman’a söylediğini de anlatmıştı.
Rezzan Yalman’ın başyazıları çıkınca Vatan’ın tirajında bile kıpırdama olmuştu, Ahmet Emin Yalman da diğer köşede yazılarını sürdürüyordu.
Ahmet Emin Yalman Selanik 1888 doğumluydu, Amerika’da Colombia Üniversitesinde Felsefe eğitimi görmüş, orada kaldığı 1922 yılına kadar çeşitli gazetelerde yazılar yazarken Rezzan hanımla tanışmış ve Mustafa Kemal’in, büyük zaferini duyunca İstanbul’a geldiğinde Vakit Gazetesi’nden aldığı bir teklifle cepheye giderek, TBMM tarafından kendisine Gazi ve Mareşal rütbesi verilen Mustafa Kemal ile yaptığı röportaj, büyük bir gazetecilik olayı olmuş, Vakit gazetesi o günkü nüshasını ertesi günü de aynen basarak satış rekoru kırınca, Ahmet Emin Yalman da üne kavuşmuştu.

 


Atatürk’ten iltifat ve müjde

Ahmet Emin Yalman’ın sahip ve başyazarlığını yaptığı Vatan Gazetesi 1925 yılında, Elazığ İstiklal Mahkemesi tarafından süresiz kapatılınca geçimini sağlamak için eşi Rezzan Hanım’la birlikte bir kardeşinin gıda maddeleri ticarethanesinde çalışmaya başlamıştı. Ancak şeker ithali için evrakların gecikmesi üzerine, kardeşi  kendilerini Ankara’ya gönderirken şöyle bir vaatte bulunmuş:
 “-Sizi tanırlar, doğrudan doğruya Ticaret Vekili ile konuşursanız, işimiz biter.. Benden size en büyük gazinoda ziyafet, sizden de işi bitirmeye gayret!..”
Gerçekten birkaç eski dostun aracı olmasıyla Ticaret Bakanı, Ahmet Emin Yalman’ın ricasını yerine getirir. Yalman o gece eşiyle birlikte Ankara’nın meşhur Rus Baba Karpiç’in Gazinosuna gider, sonrasını Rezzan Yalman’ın anılarından öğrenelim:
 “-1936 yılının 5 Ocak günü, kocamın da eski tanıdığı Karpiç Gazinosu’nda sahne karşısında bir masaya yerleştik. Yanımızdaki büyük masa boştu, üzerinde ’rezerve’yazılıydı, eşim, ’Her halde vekillerinden biri için ayrılmıştır’der demez kapıda bir kaynaşma oldu. Tüm garsonlar kapıya koştular, masamıza bakan garson, ’Atatürk şeref verdiler!’deyince, Ahmet Emin beyin rengi soldu, Atatürk daha salona girmeden, kulağıma eğildi ve;
’-Yanımızdaki masa Atatürk için hazırlanmış, şimdi beni görünce, Gazetenin kpatılma sebeplerini ve ne tür yazım yüzünden sürekli kapatıldığının izahını ister, ben bilseydim buraya gelmezdim’dedi.
Çok geçmeden Atatürk, yanında Dahiliye Vekili Şükrü Kaya ve Milletvekili Kılıç Ali ile geldiler. Tüm gazinodakiler gibi bizler ayakta kendisini alkışlıyorduk. Oturduğumuz anda bizi de gördü hafifçe başını eğdi, biraz sonra Kılıç Ali bey masamıza gelerek ’Gazi Paşa Hazretleri sizi istiyor!’ricasında bulundu. Ahmet Emin Bey hemen toparlandı, yanımızdan ayrılırken, Ali Kılıç beyin, ’Hanımefendiyi de rica ettiler’ sözü üzerine kocam elimi sıkıca kavradı ki tir tir titriyordu. Atatürk yarı ayağa kalkar gibiydi beni sağına, Ahmet Emin Yalman’ı soluna oturttu, iltifatlar etti. Sonra, bizleri masamızdan kaldırıp getirttiği için üzüntülerin bildirirken, ’Bunun mükâfatı var’ diye espri yapıp şu müjdeyi verdi:
’-Yarından itibaren gazetenin çıkması için hazırlığa başlayın, istediğimiz gün neşir hayatına başlayabilirsiniz...’
Gerçekten de büyük müjde olmuştu Yalman çiftine...

Yazarın Diğer Yazıları