Batı’ya mecbur edilen turizm sektörü

2010 yılı turizm verileri incelendiğinde yaklaşık olarak 23 milyon yabancı turistin ülkemizi ziyaret ettiği bilgisine ulaşıyoruz. Verilerin sadece turist sayısı ile ilgili kısmını sizlerle paylaşır iken, rakamsal olarak “turizm gelirleri” olarak açıklananların hiçbir kayda dayanmadığını, yalnızca turistlerin sözlü beyanlarından yola çıkarak, alt alta toplanıp kişi sayısına bölünerek bulunduğundan, bu rakamları sizlerle paylaşmamın pek etik olmayacağını düşünüyorum.
Dünyanın önde gelen havayolu filoları arasında gösterilen Türk Hava Yollarına sahip olduğumuz halde, İngiltere, Almanya ve Rusya merkezli turizm yapılması bazı kararların yanlış alındığının göstergesidir. Emperyalist bir geçmişe sahip olan Avrupa ve onun dünya ekonomisinde oynadığı roller göz ardı edilerek oluşturulacak bir “turizm politikası” her zaman Türkiye turizmini Batı’ya mecbur kılacaktır.
Kapitalist Batı, kendisine mecbur olunduğu düşüncesine bir saniye kapıldığı anda sizi hegemonyasına almaktan ve istediği gibi yönlendirmekten bir an olsun geri durmayacaktır. Bugünkü durum incelendiğinde turizm sektöründe tüm kontrolün yabancı tur operatörlerinde olduğu, sektörün tüm yönlendirmesinin onların politikalarına endeksli olduğu apaçık görülmektedir.


Türk cumhuriyetleriyle turizm
Yaklaşık olarak otuz yıllık bir geçmişi olan “kitle turizm faaliyetlerinin” bundan sonra da Batı’ya mecbur olmaması için, bugünden başlayarak 300 milyonluk “Türk cumhuriyetleri” ile turizm faaliyetlerinin karşılıklı olarak geliştirilmesi konusunda ciddi adımlar atılmalıdır. Yıllık 23 milyon yabancı turisti büyük bir başarı gibi sunan siyasilerimizin, aslında bu sayıyı 60-70 milyon seviyelerine çıkarmanın çok kolay olduğunu görmeleri gerekmektedir.
Bunu yapmak için sihirbaz olmaya, milyonlarca dolar para harcamaya da gerek yok. Sadece yapılması gereken, “güneşin battığı yöne değil, biraz da güneşin doğduğu yöne bakmaktan” geçiyor. Türkiye turizminin bir 30 yıl daha kaybetmemesi için, acilen Türk cumhuriyetlerine yapılan uçak seferlerinin artırılması ve karşılıklı olarak vizelerin kaldırılması, bu süreci ciddi anlamda kısaltacak ve karşılıklı olarak hem kültürel etkileşim hem de ekonomik faaliyetlere bir canlılık kazandıracaktır.


Türk işadamları için bir fırsat
İşadamlığını sadece fabrika sahibi olmak, maddi bir şeyler üretmek olarak algılamak ve bu doğrultuda yatırımlar yapanlar olarak tanımlamak klasik manada doğrudur. Ama dünyada üretilen mal ve hizmetlerin toplamında, yüzde 32 seviyesi ile “hizmet sektörünün” lider olduğunu göz ardı ederek bir yerlere varamayız. Turizm sektörü de “hizmet sektörü” içerisinde en büyük paya sahip sektördür.
Dış ülkelere fabrika açmak için bin bir zorluk yaşayan Türk işadamlarının, bir araya gelip tur operatörlüğü için girişimlerde bulunmaları gerekmektedir. İşte bu yapıldığı zaman, Türk Turizm Sektörünün bağımsızlaşmasından ve kendi ayakları üzerinde durmaya başlamasından söz edebiliriz. Yapılması gereken en az 20 adet uçak kiralayarak “ucuz tarifeli” uçak seferlerinin başlatılmasından geçmektedir.  


Kafamdaki soru
“Son seçimlerde sık sık elektrikler kesilmişti, o zaman iç işleri, adalet ve ulaştırmaya ilave olarak enerji ve tabii kaynaklar bakan’da seçimler sırasında iktidar partisinden olmamalı”

Yazarın Diğer Yazıları