Bebekler ağladı, duydunuz mu?

Son on günde sayı yirmiye ulaştı.

"Ne sayısı?" diye soranlar vardır mutlaka.

Şehit sayısı.

10 günde 20  şehit.

20 genç insan toprağa düştü.

Onlarla birlikte küçük çocukların, genç annelerin yürekleri de öldü.

20 eve karanlık çöktü, 20 evde bebekler ağladı.

Ancak, sosyal medyada kıyamet kopmadı.

Milyonlarca twit atılmadı.

Yandaş, karşıt trollerden ses çıkmadı.

Kalem ve ekran ağaları çoğunluk, başlarını öte yana çevirdiler.

"Ne oluyor?" demedi kimse.

Halbuki geçenlerde bir gelişme nedeniyle iktidarı-muhalefeti, zengini-fakiri hep birlikte hop oturup hop kalkmıştı.

Sosyal medya kullanıcıları milyonlarca mesaj atmıştı.

Suratlar asılmış, sesler sert çıkıyordu.

Homurdandılar hep beraber.

O kadar homurdandılar ki, Cumhurbaşkanı bile müdahale etmek zorunda kaldı bu olaya.

Ne miydi onları kızdıran olay?

Motorlu Taşıtlar Vergisi artırılmıştı.

Otomobilleri için artık yüzde 40-50 daha fazla vergi ödeyeceklerdi.

Devlet Motorlu Taşıtlar Vergisi ile 2,8 milyar lira ek gelir elde edecekti.

Homurdanmalar üzerine Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde yeni bir ayarlama yapıldı, zam oranı düşürüldü.

Köşe yazarı, işçisi, memuru, lüksün arka koltuğundakilerden, otobüs durağındakilere kadar herkes rahat nefes aldı.

Yüzler güldü, homurtular kesildi.

Gece rahat bir uyku çektiler.

Artık ceplerinden daha az para çıkacak.

Bu arada uğruna sosyal medyada mesajlar atmayıp, acısını yüreklerinde hissetmedikleri 20 genç şehidin isimlerini duymadılar, okumadılar.

Güle oynaya üç beş kuruş az ödeyecek olmanın tadını çıkardılar.

Zammın gerekçesi olarak "Elde edilen gelir savunma harcamaları için kullanılacak" denilmişti.

Bundan da etkilenen olmadı.

Kurtuluş Savaşı'ndaki kahramanlık destanlarını biliriz de, o yoklukta sokaklardan köpek dışkısı toplayıp, onları kurutup deri tabakhanelerine satarak  aç çocuklarına ekmek bulmaya çalışan dul şehit eşlerinin hikayelerini  bilmeyiz.

Ağaç kabuklarını suda haşlayıp yavrularını beslemeye çalışan genç anneleri pek bilmeyiz.

Cebinde devlete verecek tek kuruşu olmayan anaların, ellerinde kalan tek servetleri olan evlatlarını cepheye ölüme, üstelik ellerine kına yakarak gönderdiklerini de pek hatırlamak istemeyiz şu günlerde.

Servet hesabı, vergi hesabı yapmayanların bir kurtuluş destanı yazabileceklerini unuttuk artık.

Şimdi "Bize ne oldu?" diye sorabilirsiniz.

Cevabı bulabilirseniz milyonlarca mesaj atın, belki cevabı bulamayanlar da okur.

Yazarın Diğer Yazıları