Ben ki Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanıyım sen ki Merkez Bankası Müdürüs

Kanuni’den alıntı
Kanuni’nin Fransa Kralı’na yazdığı mektupta böyle bir başlangıç vardır. Kanuni, dedelerini falan sayar, taa Fatih’e kadar gider. Maksadı ne kadar güçlü olduğunu göstermektir. Çünkü hakim olduğu topraklar ve ülkeler şuradan şuraya kadar uzamaktadır.
Bugün Merkez Bankası ile yaptığı söz düellosunu öğrendik. “5 puan birden çıkarıyorsun, sonra yarım puan indiriyorsun. Dalga mı geçiyorsun” dedikten sonra bir de “Kendine çeki düzen vermesi lazım” diye aşağıladı.
Merkez Bankası Başkanı tedbirli ve temkinli. Bu hal Başbakana az geliyor hatta sinirlendiriyor. Kendisi tedbir ve temkin konusunda bir hayli ataktır. Bu son can suyunun yani azar azar gelmekte olan sıcak paranın yakında biteceğini düşünen Merkez Bankası Başkanı, ondan sonra ne halt ederiz demeye getiriyor. Biliyorsunuz bizim ekonomimizin mayası sıcak para oldu.
Ayrıca Merkez Bankası bağımsız bir kurum olarak kendi kararlarını kendi almak statüsüne sahip.
Ama bilirsiniz Başbakanın en sevmediği laf  “bağımsız” lıktır. Ya kendisine bağımlı olunacak ya başkalarına.
Herkesin söylediği gibi “Ben ekonomiden anlamam ama...” bu kadarından anlıyorum. Merkez Bankası Başkanı, Kanuni’nin karşısında haklıdır.

B planı C planı, X(meçhul) planı
Doğrusu çok merak ettim. B, C planları nedir ne olabilir. Hiçbir plan yapacak kadar mecaliniz kalmadı, yolları tıkadınız, siyaseti, askeri, polisi felç ettiniz.
PKK yol kesiyor, asker kaçırıyor, kontrol yapıyor. Duyduğuma göre kontrol yapma işini Ankara’ya kadar getirmişler.
Soma’daki ölümler gibi bunun da zemininde yalan var. 15 kişi kaçırılmış, 20 kişi kaçırılmış, 30 kişi kaçırılmış, binlerce olduğu söyleniyor. Tıpkı Soma’da 301 kişi öldü diyip de arkasından 400 kişi 500 kişi olduğunu saklamak için çeşitli numaralar çekmeleri gibi.
Sonunda işçiler isyan etti. Sonunda anneler de isyan etti. H.İ Dinamo’nun dediği gibi “Kutsal İsyan”lar bunlar. 
Bunlar hep o 1 yılını dolduran Gezi hareketinin yansımalarıdır. Siz istediğiniz kadar inkâr edin, görmezden gelin.
O dünyanın en temiz, en düzgün, en samimi gençlik hareketiydi.
Bunu dünya kabul etti. Siz kabul etmeyin.
Taksim’i 30 bin değil, 1 milyon 30 bin polisle de doldursanız hava!
Şimdi bir takım akiller “Efendim çocuklar kendiliğinden çıkmış da olabilir” diyorlar. Öyle söyleyip PKK’nın ekmeğine yağ sürüyorlar. En ufak bir mantık sergilemiyorlar. Kendileri çıkmışsa anneler neden o kadar ağlıyor, itiraz ediyor, onları geri istiyor. 
Böyle yapıp Kandil’i özendirmeyin. Çocuklar kendileri çıksaydı, anneler şimdiki gibi göğüslerini bağırlarını parçalamazlardı, eskisi gibi susup otururlardı. PKK olgusunu mazur ve cazip hale getirmeyin.

Yazarın Diğer Yazıları