Betona feda edilen turizm ve doğa

Turistik ilçelerin çoğunun sahillerinde vatandaşın denize bedava gireceği yer kalmamış, ilçe belediye başkanları isyan ediyor.

Denize sintine basan teknelerin peşine düşen yok. Adam İngiltere'den gelmiş denize basılan pisliğin içinde yüzüyor. Bir daha gelir mi? Türkiye'de para harcar mı?

İl merkezi ve turistik ilçelerinin sokaklarının önemli kısmı paralı otoparka döndürülmüş.

Tahsilat işi özel şirketlere verilmiş, yeni bir rant alanı yaratılmış anlayacağınız.

Para belediyenin kasasına değil özel şirketlerin cebine gidiyor. Uygulama iç turizmi teşvik edeceğine baltalıyor.

Kaldığınız otelin önünde bile günlük park parası ödüyorsunuz.

İl merkezindeki tarihi sit alanını çevreleyen bölgede ise ağaçlar kesiliyor, apartmankondular dikiliyor. Tarihi sit alanının yakınında bir tepede birkaç yüz çam ağacı kalmış. Çaktırmadan ağaçları biçmeye başlamışlar, ağaçların dibinde inşaat hazırlığı yapılıyor.

İtiraz eden yok. Gösteri yapan çevreci de yok.

Geçtiğimiz günlerde fotoğraf çekmek için bu şehre gittim.

Tarihi sit alanının sokakları berbat halde.

Çıkmaz bir sokağa girdim, yolu üç ay önce kazmışlar, taş toprak öyle bırakmışlar.

Yaşlı insanlar sokakta yürüyemiyor. Bölgede yaşayan insanlar yoksul olduğu için belediye dilekçelerini dikkate bile almamış.

Şehre hakim başka bir tepede, yüzlerce çam ağacı kesiliyor toplu konutlar, beton bloklar inşa ediliyor. Şehrin nüfusu 100 bin, etraf boş arazi dolu, ancak yerel yönetim kararlı, yeşil tepeleri, sit alanının etrafını betonkondu-apartman  dolduracak, ağaçları kesecek.

Yerel yönetim Ak Parti'yi kendine örnek alıp betona dayalı ekonomi anlayışını benimsemiş.

Yıllarca sonra bile altın yumurtlayan tavuk olma potansiyeli taşıyan tarihi ve doğal güzellikler betona kurban ediliyor.

Yazdığımız şehir "Muğla". Dünyanın doğa harikası şehirlerinden biri. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'ye on milyarlarca dolar gelir kazandıracak bir şehir. Gözümüz gibi korumalıyız. Ancak durum tam tersi.

Muğla ile ilgili yazmışken şehirde dolaştığımız sırada bazı taşeron işçilerin derdini dinledim.

Muğla belediyesi binlerce taşeron işçi çalıştırıyor. Bu işçilerin üç yıldır sendikalı olması engellenmiş. Bu da yetmezmiş gibi bu işçilerin bir kısmı işten çıkarılıp ortada bırakılacak. Klasik acımasız işveren taktiği.

Yüzlerce işçi çıkarılıp yerine daha az ücretle çalıştırılacak taşeron işçi alınacak. CHP'nin adalet yürüyüşü, kurultayı çağdaş demokrasi adına gerekli ve hak olan bir eylem.

Ancak, şunu soruyoruz; Adalet için yürüyen CHP'liler, CHP'li belediyelerdeki işçilerin hakkı için yürüyecek mi?

             

Yazarın Diğer Yazıları