Beyler; adaları kaybettik!

Yurt gezisi sırasında, askeri üsse inen helikopterin yansımaları hız kesmedi. Çünkü içinden Kemal Kılıçdaroğlu çıkmıştı. Üs komutanının yanına birkaç rütbeliyi alıp Ana Muhalefet Liderini karşılaması kıyamet kopardı. Hele askerlerden oluşan saygı kıtasının hazır bulunuşu tüy dikti. Önce malum medya grubu yaylım ateşine başladı. Resimlerle takviye ettikleri yayınları Ankara'ya taşıdılar. Önce TSK'ya sonra Millî Savunma Bakanı'na "soruştur emirleri" verdiler. Hava Kuvvetleri Komutanı'nın son açıklaması ilginç; "Suç yok, kusur var". Bildiğiniz medyanın gaz vericileri hız kesmedi. "Ulusal Egemenlik Resepsiyonu" vesilesiyle hem komutanlara hem onların "yeni amiri" Millî Savunma Bakanı'na yüklendiler. Sayın Bakan Hava Kuvvetleri Komutanı'nın aksine "Soruşturma henüz bitmedi. Gerekirse işlemi sürdürün talimatı veririm" şeklinde konuştu. Anlayacağınız "asıl patron benim" havası bastı.

Gelelim madalyonun öbür yüzüne, anlaşılan şartlar bu işe mecbur bıraktı. Hükümeti, iktidar medyasını esas rahatsız eden "saygı mangası" çıkarılması. Buna birkaç rütbelinin sıraya dizilip Kılıçdaroğlu'nun elini sıkmalarını ekleyebiliriz. Sizce havuzcular işin peşini bırakır mı? Sanmıyorum. Çoktan üs komutanının yedi sülalesini didik didik etmeye başlamışlardır. Çok yakında yeni biplerin kokusu çıkmaya başlar. Kürek kürek karalamaları izleriz. Fetöcü bağlantısı bile sürpriz olmaz. Bir kere kara kaplıya aldılar ya. Olayı emekliliğe kadar götürürler.

Başka tarafa kör bakanlar

Yahu, iniş yapan helikopterden Türkiye Cumhuriyeti'nin Ana Muhalefet Partisinin başkanı çıktı. İleride başbakanı da -biraz zor- olabilir. Ne olur "askeri saygı" gösterilmiş ise? İçinden Yunan Savunma Bakanı çıkmadı ki? Bu infial neden? Binali Yıldırım bizim adalarımıza pasaportla girerken neredeydiniz? Aydın ve Muğla Tapu Müdürlüklerimize kayıtlı topraklarımız işgal edilirken uyuyor muydunuz? Uluslararası antlaşmalarla da teminat altına alınan bu yerlerde Yunan bayrakları dalgalanıyor. Namluları bize dönük vaziyette. Buralara taşıdıkları insanları için kiliseler bile inşa ettiler. Sayın Savunma Bakanı'mızın bu konuda sesi soluğu çıkmıyor.

Ahmet Takan arkadaşımın yıllardır sürdürdüğü ispatlı-belgeli yayınları neden görülmüyor? Kılıçdaroğlu'nu selamladıkları için ise kıyametler kopuyor. Buna "çifte standart" demek hafif kalır. Havuz medyasına tavsiyem Takan kardeşimin ortaya döktüklerine de biraz ilgi göstermeleri!

***

Fransa'nın kazananı

Kendilerini "Gerçek Demokrasinin Kurucusu" ilan eden Fransa'da yeni cumhurbaşkanı 7 Mayıs'ta belli olacak. İlk tura katılan 11 adaydan ikisi finalde yarışacak. Marine Le Pen babasının açtığı yolda devam ediyor. Ancak buraya kadar. Bu aile aslında çok ilginç. Anne Pierrette La Pen, kocasına kızıp inanılmaz bir protestoda bulunmuştu. "Tavşan Kız"lığa soyunup Play Boy dergisine çıplak pozlar vermişti. Yani, yaşına bakmadan playmatelik yapmıştı.

Bu olaya bağımsız başlayan Emmanuel Macron'un cumhurbaşkanlığına garanti gözüyle bakılıyor. Elenen adaylardan François Fillon ve Benoit Hamon şimdiden Macron'a desteklerini ilan ettiler. 39 yaşında bir siyasetçi olan "Yürüyüş Hareketi"nin lideri parti tabelası olmadan bu işe soyundu. Enerjisi, müthiş hitabetiyle zirveyi yakaladı. Artılarından biri, Fransa Müslümanlarının lideri Kamel Kaptane'nin ona açık destek vermesi. İşin resmiyet kazanmasına sadece iki hafta kaldı. Ankara'dakilere gelince, "sesleri çıkmıyor". Herhalde bugüne kadar kime destek attılarsa kaybettiğindendir.

***

Bu maçı görmüştüm

G. Saray, Fenerbahçe'yi dövüp dövüp, sonunda nakavt olan boksör gibiydi. Bu maçın benzerini uzun yıllar önce izlemiştim. Sarı Lacivertlileri Turan Sofuoğlu'nun emanetine vermişlerdi. Fenerbahçe 18'e giremediği oyunu, Jonson'un bir frikik golüyle 1-0 kazanmıştı. Atılan tek şut, barajdakilere çarpıp sonucu belirlemişti. Bu Pazar olduğu gibi, Kanarya taraftarı şaşırmıştı. Hani derler ya "hakem düdüğü çalmadan maç bitmez".

Naklen yayına gelince beIN Sport yine döküldü. Bu ekran bir türlü yönetmen bulamıyor. Tekrar yazıyorum; Musa Çözen'i arıyorum. Onların umurunda değil. TRT'de bile "paralı ekran"dan çok daha başarılılar var.

...

Varımız yoğumuz futbol. Oysa diğer takım sporlarında çok daha başarılı hale geldik. Basketbol derken voleybolda da hep zirveye oynuyoruz. Bu defa Vakıfbank Bayan Voleybol Takımı, Avrupa Şampiyonu oldu. Finalde İtalyan ekibi İmoco'yu 3-0 yenerek taç taktılar. Final Four'un üçüncüsü de bizden; Eczacıbaşı. Başta yönetim olmak üzere iki büyük kuruluşun tüm emeği geçenlerini kutluyorum.

...

S Sport'ta C.Palace'ın Liverpool'u 2-1 mağlup edişini izledim. Ardından beIN Sport'ta Barcelona Real Madrid'i 3-2 yendi. İki oyun da muhteşemdi. Heyecan unsuru bambaşkaydı. Darısı başımıza.

Yazarın Diğer Yazıları