Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Bi dahaki sefere kralsın b'oolum…

Gerçekten anayasa değişikliği ile ilgili ciddi şeyler yazmanın hiçbir anlamı yok. Ciddi bir zemini de yok. Ciddi bir muhatabı da….

Ne dünyadaki örneklerinden bahsetmenin, ne örneklerinin uygulandığı ülkelerdeki gelir seviyelerinden dem vurmanın, demokrasi düzeylerini anlatmanın bir anlamı yok…

Radikal bir anayasa değişikliğini aylardır televizyon ekranlarında tartışan neredeyse başkanlık sistemi için doğduğuna inanacağımız bolca avukatın, bolca gazetecinin, bolca siyasetçinin avazaları arasında "hayır" diyenlerin seslerinin boğulduğu bir kaos…

Hele proğram sunucularının anayasa değişikliğine ve başkanlık sistemine, ya da devlet başkanlığı veya adı her ne ise yeni sisteme karşı çıkanlara, "Siz de neden karşı olduğunuzu anlatın millete" demeleri yok mu pişkin pişkin, devrelerin yandığı yer tam da orası…

18 kanalın aynı ânda Cumhurbaşkanı'nın konuşmasına bağlanarak Meclis Tv'nin yayının kesildiği bir ortamda, yeni sisteme karşı çıkanlar adına kare as gibi yalnızca birkaç kişinin göstermelik çıktığı ekranlarda bir tek muhalif anayasa profesörünün bulunmadığı bir tartışma ortamından çıkacak bir hakikat beklemek de safdillik olacak…

"Evet" diyen iktidar ve bir muhalefet partisine mensup siyasetçi ve medyanın en sık vurguladıkları argümanın, fiili duruma hukukî kostüm giydirmek olan bir anayasa/sistem değişikliği tartışmasından sağlıklı bir netice çıkmasını beklemek ya hayalcilik ya da anlamamak olacaktır.

14 yıldır tek başına iktidarda olan, bu '14 yıllık dönemi istikrar dönemi' diye adlandıran ve "evet" diyen iktidar ve iktidara bağlı medyanın en sık vurguladığı ikinci argümanın ise üzerinden tamı tamına 37 yıl geçmiş koalisyon dönemlerinin ülkeye getirdiği istikrarsızlık olan, (üstelik anayasa değişikliklerini MHP ile sağladıkları 'fiilî koalisyon' ile gerçekleştirirken) bir anayasa/sistem değişikliğinden medet ummak mâkûl ve mantıklı olmayacaktır,

Açık oy kullanılan, oy kullanımından sonra 'hayır' ve 'çekimser' pusulalarının iktidar milletvekillerine/bakanlarına gösterildiği bir lâubalilikten bu ülke adına 'hayırlı bir sonuç' çıkmayacaktır.

Yani, bu tartışmalar hakkında ciddi, akademik, felsefî, sosyolojik fikir beyân etmek patinaj yapmaktan öteye geçmeyecektir…

Her ne kadar MHP tarafından, "Muhitimize geldik bir gören olıcek, peşimi bırakınız" meâlindeki açıklama ile "Haberimiz yok" dense de, Başbakan'ın, "Referandum sonrası kurulacak hükümette MHP'li, bakanların olabileceği" açıklaması ise akıllara ziyan, akıllara sezâ bir politik komplimandır. 

 

* * * * *

Cem Yılmaz reenkarnasyon üzerine kurguladığı bir gösterisinde Uzakdoğu'daki dinî algılar üzerine belki yüzlerce espri yapmıştı…

Üzerinde Phılıpıs yazan ve kafasını sallayan bir filin nasıl olup da Tanrı olarak kabul edilebildiğini anlatırken, bunun 'dededen fakirlik' ve kast sistemi olduğunu, o insanı oyalamanın yolunun da dinî sistematiğinin ona göre kurgulamak olduğunu söylüyordu. File Tanrı gözüyle bakan o fakirin, "N'olcaz peki çok fakiriz?" sorusuna, reenkarnasyondan hareketle Fil'in, yani Tanrı'nın ağzından "Bir dahaki sefere kralsın b'oooolum" diye cevap veriyordu Cem Yılmaz ve salondaki kahkahalar dakikalarca sürüyordu…

Başbakanın söylediğine kimse gülmedi…

"Başkanlık geldiğinde bakansın b'ooolum…"

Yazarın Diğer Yazıları