Bilal'i unuttuk al başkanlığı!..

15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından ilk kez bu kadar hareketliydi başkentin klasik Salı'sında Meclis kulisleri. Doğal olarak gözler, AKP ve MHP grup toplantılarına çevrilmişti. Çankaya köşkündeki baş başa başkanlık görüşmesinin ardından genel başkanların mesajları ile şifreler çözülecekti. Çok gerek kalmadı!.. Her şey açık olarak ilan edildi. MHP Genel Başkanı Doktor Devlet Bahçeli başkanlığın halk oyuna sunulmasına açıktan destek verdi. AKP Genel Başkanı Binali Yıldırım, "doğru söze ne denir, Bahçeli doğru yolda gidiyor" dedi.

Nereden nereye?

Kulislerde çok ilginç senaryolar konuşuluyordu. Onlara geçmeden önce, itina ile döşenen taşları daha iyi görmek için filmi kısa bir süreliğine geri sarmak lazım. 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından koalisyon görüşmelerinde yol haritasını belirlemek üzere yaptığı toplantıda Doktor Devlet Bahçeli'nin şu sözleri kamuoyunda geniş yankı buluyordu;

"Görüşmelere kapalı değiliz. Değişik alternatifler var. Bu koalisyon alternatifleri olmazsa erken seçim kaçınılmaz hale gelir. En yakın olabilecek tarih ise 15 Kasım'dır. AKP-MHP koalisyonu olur ama şartlarımız var. Bunları yok sayamayız. Ülkücü kıyımını önlemek için hükümet olmamızı isteyenler var ama bunun için ilkelerimizden vazgeçmemiz söz konusu değil, şartlarımızdan vazgeçmeyiz. AKP ile koalisyon kurmamızı istiyorlar. 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarını nereye koyacağız. Meydanlarda hırsızlardan hesap soracağız dedik. Her bir oyun vicdani sorumluluğu var diye halka seslendik. Öteki dünyada hesabı sorulur dedik. Hırsızları nereye koyacağız? Gece yarısı torba kanunlarla kimler zengin edildi, bunlardan hesap sorulmayacak mı? 17-25 yolsuzluk soruşturmasına ilişkin hassasiyetlerimiz belli. Operasyonun üstü örtülmeye çalışılıyor. Bunu göz ardı edemeyiz. Ucu nereye dayanırsa dayansın oraya gider. TÜRGEV'e yapılan bağışları, verilen ayrıcalıkları ne yapacağız? Bilal'in içinde olacağı sıfırlanan paraların hesabını sormayacak mıyız? Bu sürecin bir tarafında Bilal var. Versin Bilal'i alsın iktidarı."

R. Erdoğan ise "Siyaset, işi gücü bırakıp Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsıyla, ailesiyle uğraşmak değildir. Kalkıp benim evladıma, ismiyle (Bilal'i ver iktidarı al) bu ne biçim yaklaşımdır ya" diyerek 1 Kasım'a sürüklenecek süreçte kayıkçı kavgasını kızıştırıyordu.

Paralel söylemler

AKP ve MHP arasında halihazırdaki mevcut bugünkü paralel söylemlere de ayrıca dikkat kesilmek lazım. Başkanlık sistemi tartışmaları dışında gibi görünen R. Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli'nin kamuoyu önünde yaptığı açıklamalar da neredeyse aynı kalemden çıkmış gibi. Sağlamasını yapmak çok kolay. R. Erdoğan'ın son günlerde Irak ve Suriye konusunda yaptığı çıkışlarda söyledikleri ile Bahçeli'nin özellikle dünkü grup toplantısı metnini  karşılaştırın. Sadece cümlelerin yerlerinde değişiklikler olduğunu kolayca  fark edersiniz. Hele, Misakı Millî'nin tarifleri hayrete düşürecek bir ağız birliğini gözler önüne seriyor. Meydan okumalardaki kopyala yapıştır ifadelere ne dersiniz?.. Bir kenara da iki partinin eş zamanlı ortak CHP çakışlarını not edin!..

Gelişmelere düz baktığımızda bunlar çoğumuzun hoşuna gidebilir. Ancak, bu bizim bazı hayati soruları da ıskalayacağımız anlamına gelmez!.. Amerika'yı beraber yeni mi keşfettiniz?.. Başkanlık için ortak hedef alenileştirilmişken psikolojik ortam hazırlanmıyor mu?.. İktidarın ayırdığı yol arkadaşlarından sonra yeni birliktelik için yol taşları nasıl döşeniyor?..

Şimdi tam bu noktada, Meclis kulislerinde dün yoğun olarak konuşulan bir senaryodan söz edeceğim;

"Güçlendirilmiş Hükümet."

Detaya geçmeden bunun MHP Genel Merkezindeki ısrarlı (!) bir beklentiden de kaynaklandığının altını çizmeliyim. Söylenenler o ki; "Olağanüstü bir dönemden geçiliyor ve millî mutabakat hükümetinin şartları oluştu. Reformların devam etmesi ve Irak-Suriye'de karşılaşılanların üstesinden gelinebilmesi için güçlendirilmiş hükümet şart oldu."

"Güçlendirilmiş Hükümet" için makul ve mantıklı(!) gerekçeler sıralanıyor da sıralanıyor!.. Bu formülde(!) MHP'nin Bakanlık sayısını 6'ya kadar çıkaranlara bile rastladım. Başbakan Yardımcılığı, İçişleri, Eğitim, Savunma, Gençlik Spor, Aile Bakanlığı'na kadar...

Saray'da seslendirilen "Geçiş Hükümeti", ağırlıklı olarak MHP kulislerinde dillendirilen "Güçlendirilmiş Hükümet.." Manidar oldu!..

İnsanın aklına şu soru geliyor;

"Kabinede yapılamayan FETÖ operasyonu için doğal seleksiyon formülü mü?.."

AKP'nin MHP'den her türlü desteği kolayca  aldığı bir ortamda bu formül pek de akla yakın gelmeyebilir. Hatta çok da uçuk bulunabilir. Fakat bir Ankara gerçeğidir hiçbir şeye şaşırmamayı öğrenmek!..

MHP kurmayları, "ilkbaharda referandum"u ezber ediyor. AKP kurmayları, "bu sefer kaçarı yok" diyor.

Kafaların çok karışık olduğu kulislerden CHP cenahına yöneldiğimizde duyduk ki; "Binali Yıldırım'ın ısrarlı görüşme taleplerine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu şu anda olumlu yanıt vermiyor."

Doktor Devlet Bahçeli'nin oyunlarına akıl eriyor da ermiyor!..

Yazarın Diğer Yazıları