Bilinçli yaşanmış hayatın bazı anları

Bilinçli yaşanmış hayatın bazı anları
Haydar Aliyev'in hayatı ve yaptığı işleri en iyi biçimde nitelendirecek olan dört kelime "Bilinçli yaşanmış bir hayat" olsa gerek.

Masim HACIYEV / Azerbaycan Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu, Elçi

Benim çocukluk ve delikanlılık dönemim rahmetli Haydar Aliyev'in Azerbaycan'ı yönettiği yıllara tesadüf etmiştir. O nedenle rahmetlinin hayatını ve Azerbaycan'ımız için yaptıklarını anlatırken ben gençlik yıllarından onunla temasta olmuş, bu veya diğer şekilde onunla birlikte bulunmuş insanların anılarından bazı detayları sizlerle paylaşmayı uygun buluyor ve Haydar Aliyev kişiliğinin bu metodoloji üzerinden genç  kuşaklara anlatılmasının en doğru yol olduğuna inanıyorum.

50 yıl sonra açıklanan sır

Haydar Aliyev'in hayatı ve yaptığı işleri en iyi biçimde nitelendirecek olan dört kelime "Bilinçli yaşanmış bir hayat" olsa gerek. Örnekler verelim. Liseyi bitirir bitirmez devlet için en önemli bir kurumda göreve başlayan Haydar Aliyev, İkinci Dünya Savaşı'nı arka cepheden çok yakından takip etme imkânı bulmuş, gerek kendi vatanımızın ve gerekse Avrupa'nın faşizmden kurtarılmasında müstesna rolü olmuş Azerbaycan evlatlarının savaş sırasında sergiledikleri kahramanlıkların genç kuşaklara aktarılması işine memuriyet hayatının ilk dönemlerinden başlayarak çok önem vermiştir.

Biz faşizme karşı mücadelede Adriyatik Denizi sahillerinde kahramanlık destanları yazmış Azerbaycanlı partizan Mehdi Hüseynzade'ye ithaf edilen "Uzak Sahillerde" filminin çocuklara ve gençlere aşılamış olduğu vatanseverlik duygularıyla büyüdük. 1950'li yılların ortalarında banda alınmış filmdeki Mehdi Hüseynzade rolünün oyuncusu Nodar Şaşıkoğlu 50 sene sonra bir sırrı bizimle paylaşarak şöyle demişti: 'Uzak Sahillerde filminin senaryosu için yazarlara istihbrat arşivlerinden malzemeleri o dönemde binbaşı rütbesinde olan Haydar Aliyev vermişti. Binbaşı Haydar Aliyev'in bir filmin yapımına yaptığı katkı 1950'li yılların ortalarından itibaren yüklenen ulusal bilinç mücadelesinin rotasının belirlenmesine de önemli derecede hizmette bulunmuştur.'

Kremlin'in bu süreci engelleme ve Azerbaycan yönetimini tasfiye girişimleri sırasında riskli, fakat ulusun kaderinde hayati rol oynayan yeni bir adımı atan Haydar Aliyev bu kez, Türkiye'nin de daha sonra çok yakından tanıyacağı millî şairimiz Bahtiyar Vahapzade'nin Gülistan şiir-romanının  yayınlanmasının Bakü basınında değil, Vahapzade'nin ili olan Şeki'nin yerel gazetesinde yayınlanmasını kendisine tavsiye etmiştir. Daha sonra 1960'lı yılların edebiyatı olarak nitelendirilecek yeni edebiyat ve sanat kuşağının Moskova baskılarından korunması ve millî meselelerimizin edebiyatımızın, sanatımızın ana temaları haline gelmesinde de artık istihbarat generali olan Haydar Aliyev'in himaye ve gizli yönlendirmelerinin müstesna rolü bulunmaktaydı.

Garayev'in tabutunu omuzladı

Çökmüş ekonomik sistem ve yolsuzluk Azerbaycan'ın üzerine adeta ölü toprağı serpmişken 14 Temmuz 1969'da kendi aklı ve vizyonuyla iktidar koltuğuna oturan Haydar Aliyev, 1970'lerden itibaren Azerbaycan'ı yeniden kurmaya başladı. O'nun Azerbaycan yönetimine başkanlık yaptığı 1970'lerde ekonomi her sene inanılmaz büyüme kaydederken ve yolsuzluğa karşı tavizsiz mücadele verilirken rahmetli Haydar Aliyev ulusal-manevi değerlerimizin muhafaza edilmesine, dilimizin korunmasıyla birlikte gelişmesine çok emek sarf etti. Örnek vermek gerekirse 1975 yılında 4 ciltlik 'Azerbaycan Dili' kitabına 'Devlet Ödülü' vermesini göstermem gerekir.

1981 yılında Azerbaycan Yazarlar Birliği  Genel Kurulunda ünlü şairimiz Bahtiyar Vahapzade'nin "Kerbela'da Muhammed Fuzuli'nin mezarının bakımsız durumda olmasını" gündeme getirerek BM'ye başvurulması gerektiğini Haydar Aliyev'den rica edince Haydar Aliyev'in "Muhammed Fuzuli için ne gerekirse yaparız, ben sonuna kadar arkanızdayım" diye haykırması ulusumuzun aydın ve yazarlarının belleğine kazınmıştır.

Haydar Aliyev 1982-1987 yılları arasında Sovyet Politbüro üyesi ve Başbakan birinci yardımcısı olarak görev yaptığı sıralarda da gözü daima Azerbaycan'ın üzerinde olmuş, başlattığı büyük projelerin hayata geçirilmesinin yanında ülkemizin millî-manevi değerlerinin gelişmesini sağlamıştı. Politbüro'daki görevine başlamadan önce bir hayalini gerçekleştirerek "Turan'a kılıçtan ulu, keskin kuvvet/ Yalnız medeniyet, medeniyet medeniyet" diyen Türklüğün en büyük şairlerinden biri, millî duruşundan taviz vermediği için 1937'de Sibirya'ya sürülen, 1941'de orada vefat edip toprağa verilen Hüseyin Cavid'in mezarının Ekim 1982'de Azerbaycan'a getirilerek ata yurdu Nahçıvan'da toprağa verilmesini sağladığı gibi dünyaca ünlü bestecimiz Gara Garayev toprağa verilirken omuzladığı tabutun arkasında mezarlığa kadar yürüyerek Garayev'in mezarına toprak atmıştı. Haydar Aliyev, Politbüro'dan ayrıldıktan sonra da Azerbaycan'la ilişkisini bir an bile koparmamıştı. Sovyet ordusu tankları 20 Ocak 1990'da Bakü'ye girerek 137 vatandaşımızı şehit ederken ilk sert tepkiyi Azerbaycan'ın Moskova'daki daimi temsilciliğine giderek Haydar Aliyev vermiş, halkımız bu durumdan seferber olarak kendisini Azerbaycan'a davet etmişti.

Atatürk Barış Ödülü takdim edildi

1990 yazında Bakü'ye dönerek doğduğu Nahçıvan Özerk Cumhuriyetine yerleşen Haydar Aliyev bağımsız Azerbaycan'da siyasetin merdivenlerini teker teker tırmanmaya başladı: Önce Nahçıvan'dan Azerbaycan Meclisi'ne milletvekili seçildi, aynı zamanda Nahçıvan parlamento üyesi olarak 1991 Eylül'ünde Nahçıvan Alî Meclis Başkanlığına seçildi. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Alî Meclisi'nin ilk oturumu Haydar Aliyev'in başkanlığında yapılmıştır.

Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ulusal istiklal sembolü olan üç renkli devlet bayrağının yeniden başımızın üzerinde dalgalandırılarak Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti devlet bayrağı olarak kabul edilmesine ilişkin karar alındı. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi üç renkli bayrağın  Azerbaycan'ın resmi devlet sembolü olarak tanınmasını SSCB yönetiminden talep etmiştir.

Nahçıvan Meclis Başkanı görevini Haziran 1993 yılına kadar sürdüren Haydar Aliyev 15 Haziran 1993'te Azerbaycan Milli Meclis Başkanlığına, aynı yılın Ekiminde ise Azerbaycan Cumhurbaşkanlığına seçildi.

Haydar Aliyev'in Türkiye'ye karşı hissettiği derin sevgi, daha cumhurbaşkanı olmadan önce, henüz Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin meclis başkanıyken kurduğu sıcak diyalogda ve o zamanki icraatlarında açık biçimde görülüyordu. Haydar Aliyev için Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkiler herhangi iki devlet arasındaki ilişkilerden çok daha farklı ve dünyada benzeri olmayan ilişkilerdi. Bağımsız Azerbaycan'ın Cumhurbaşkanlığına seçilerek Şubat 1994'de Türkiye'ye yaptığı ilk resmi ziyarette Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin tüm zamanlar için rotasını "Bir millet iki devlet" sloganıyla belirledi. Haydar Aliyev'in Cumhurbaşkanlığı döneminde karşılıklı olarak öğrencilerin Azerbaycan ve Türkiye Üniversitelerinde eğitim alabilmesi için çok sayıda kontenjanlar ayrılmıştır. Merhum Ulu Önderimize 13 Nisan 1999'da Türkiye Cumhuriyeti'nin o zamanki Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından "Atatürk Barış Ödülü" takdim edilmiştir. Haydar Aliyev döneminde Türkiye-Azerbaycan ilişkileri başta siyaset ve ekonomi olmak üzere, hemen hemen tüm alanlarda büyük gelişme kaydetmiştir. Zamanla iki ülke arasındaki yakınlık, yapılan çalışmalarla stratejik ortaklık düzeyine ulaşmıştır.

Bayrak oğlu İlham Aliyev'de

Haydar Aliyev'in büyük politikadaki devasa öngörülerinden biri de Azerbaycan'ın koşulsuz desteğiyle Türkiye'nin bölgesel enerji merkezine  dönüşmesi stratejisi olmuştur. Bu uzun vadeli strateji sayesinde Azerbaycan ve Türkiye uluslararası enerji pazarının aktif oyuncuları olarak yerlerini almışlar. Haydar Aliyev'in tereddütsüz desteğiyle 20 Eylül 1994'de imzalanmış "Asrın Antlaşması" az önce belirttiğim  devasa enerji politikasının bir parçasını oluşturuyordu.

Antlaşma sonrası Haydar Aliyev, o zaman için bir hayal addedilen  Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı için kollarını sıvayarak, zorluklara, "bu proje bir ütopyadır"  diyenlere ve engellere aldırmadan, amacına ulaşmıştır. Bugün Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile Türkiye üzerinden dünya piyasasına Azerbaycan petrolü sevk ediliyor, bu hattın tersi istikametinde ise Azerbaycan'a bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişim geri dönüyor. Azerbaycan'ın Türkiye üzerinden planlayıp hayata geçirdiği enerji politikaları sadece Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattıyla sınırlı kalmadı. Haydar Aliyev'in temelini attığı o politikalar Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev tarafından başarıyla devam ettirilerek, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattı, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattı gibi çok önemli bölgesel projeler hayata geçirilmekle birlikte bazı projelerin yapımına devam edilmektedir. Bugün Azerbaycan'ın yine Türkiye üzerinden yürüttüğü başka bir önemli proje olan Trans Anadolu Doğalgaz Hattı (TANAP)'ın inşaatı tüm hızıyla ve kesintisiz sürmektedir. Projenin artık yarısı tamamlanmış durumdadır.

Aramızdan cismen ayrılışının on üçüncü yılında çağdaş Azerbaycan devletinin kurucusu ve ulu önderimiz Haydar Aliyev'in Azerbaycan-Türkiye kardeşliğinin gelişmesi için belirlemiş olduğu temel stratejik rotalar bugün olduğu gibi yarın da bizlere yol göstermeye devam edecek. Bugün Azerbaycan'da olduğu gibi kardeş Türkiye'de de rahmetli Haydar Aliyev'i herkesin rahmet ve minnet duygularıyla andığına inanıyorum.