Bilişim çağı ve turizm

Bilişim sektörünün her geçen gün biraz daha gelişmesi ile birlikte, insanlar bu sektörün birer tutsağı haline gelmeye başladı. Öncelikle teknolojik gelişmeleri üreten zihniyet bu teknolojinin bir defalık kullanımından ziyade sürekli olarak kullanımını sağlamak için çaba harcıyor ve aldığınız bir bilişim ürününü ancak başka yan programlarla kullanabilmeniz nedeni ile de farkında olmadığınız bir sürekli bağımlılığın figürü oluyorsunuz.
Teknolojik gelişmelerle birlikte insan alışkanlıkları ve davranışları da ciddi bir değişim söz konusu, bir zamanlar bir futbol takımı tutmamak “garip karşılanırken” şimdi sosyal medyada bir adresinizin olmaması veya herhangi bir sosyal medya grubuna üyeliğinizin olmaması garip karşılanıyor. İnsanların konuşarak, göz göze bakarak yaptığı binlerce yıllık iletişim geleneği gelişen bilişim teknolojileri sayesinde yerini “birbirini görmeden iletişim kurmaya” bırakmaya bırakıyor.
Ülkemizde büyük bir kesim günün yaklaşık 4,5 saatini televizyon karşısında geçirirken diğer bir kesim de bilgisayar ve diğer iletişim araçları karşısında zamanını geçiriyor. Yani evin odaları daha önce sadece uyumak amaçlı olarak kullanılırken ve aile fertleri uyumadıkları sırada birbirleri ile bir şekilde iletişim halinde olurlar iken, şimdi televizyon seyredenler salonda etmeyenler kendi odalarına kapanmış şekilde bir yaşam tarzı gelişmeye başladı.
Bu teknolojik araçlarla yapılan iletişim gerçekten iletişim midir? Bunun ciddi şekilde sorgulanması gerekmekte. İnsanın kendi sesini, gözünü kullanarak kurduğu ilişki “iletişim”  olarak yıllarca kabul görürken. Bugün teknolojik iletişim araçları kullanılarak yapılan iletişim  “aslında iletişimsizliği doğurmaya başladı”. Şöyle ki, aletler aracılığı ile yapılan iletişimin en somut olumsuz yönünü “gençlerin konuşurken yaptıkları dilbilgisi hataları, vurgular ve garip bir ses tonu ile konuşmalarında” görebiliyoruz.
Demek ki, aslında bu çağa “bilişim çağı” demek yerine “iletişimsizlik çağı” demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Sadece yazarak iletişimin geçerli olduğu bir toplum da insanların bir araya gelerek konuşmaları, tartışmaları, belirli sorunlara karşı birlik olmalarını beklemek abesle iştigal olurdu. Yapılması gereken insani özelliklerimizi kaybetmemek için, her ne kadar bilişim araçlarını kullansak bile, sosyal bir varlık olmanın gereği insanlarla yüz yüze iletişim kurulacak ortamlarda olmamız gerekiyor.
Teknolojik araçların üretilme ve satılmasının temel amacı, tüketicinin tüketim alışkanlıklarını daha çeşitlendirmeye yönelik. Günlük yaşamdan izole bir yaşam tarzının oluşmasına neden olan teknolojik gelişmeler yüzünden, insan olarak artık evden çıkmaya gerek kalmayan bir yaşam şekli gelişiyor. Alış veriş yapmak için bile dışarı çıkmanıza gerek kalmıyor çünkü veriyorsunuz internetten siparişinizi “malzemeler evinize kadar getiriliyor”. Bunun 20-30 yıl sonrası düşünüldüğünde, sosyal bir varlık olarak yaratılan insanın “teknolojik gelişme” adı altında “nasıl bir asosyal varlığa dönüşeceğini” tahmin edebilirsiniz.   
Bilişim araçlarının tek iyi tarafı ne oldu diyecek olursak, zaten okuma alışkanlığı olmayan toplumuzda hiç olmazsa istedikleri bilgiye kolayca ulaşmalarını sağlayacak imkanlar sağlamış olmasıdır. Diğer önemli katkısı ticaret yapan firmaların kendilerini dünyaya tanıtabilmeleri özellikle de turizm sektöründe yabancılara endeksli bir “konaklama pazarlamasına” alternatif olarak kendi pazarlarını bilişim araçları kullanarak büyütmeye başlamışlardır.

Yazarın Diğer Yazıları