Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Gezi protestoları sırasında hayatını kaybeden gençleri “ti” ye alan “majestelerinin karikatüristi”ne tepki yağıyor

 

Ne zamandır “evlat acısı”na mizah kılıfı giydirip güler olduk

(...) Salih Memecan’ın dün Bizimcity’de  “Eylemciler arası iş bölümü”  başlıklı KAriKAtürü üzerinde düşündürdü tabi. (...) Karikatürün (...) tanıma yakışacak kadar  “abartılı”  olduğu kesin.
“Düşündürücü”  olduğu da.
Ama hiç  “güldürücü” değildi. Daha çok korkunçtu.
Evlatlarını kaybetti insanlar. Gencecik çocuklar öldü.
Bir tanecik evlat, ekmek almaya giderken kafasına isabet eden şiddetten dolayı hâlâ komada üstelik!
Kimse kimseye bir  “görev” vermedi.
Hele hele “git öl!”  demedi.
Der mi!?
Bi şeyler nasıl bu şekilde algılandı, ya da ne cüretle algı o yöne saptırıldı anlamak mümkün değil ama, o KAriKAtürde tüyler ürpertici bir kışkırtma var.
Dı.
Sonra bütün atılan twitleri tek tek tek okumaya başladım.
Ne kadar çok tepki duyan varsa, o kadar çok bayılan vardı bu KAriKAtüre.
En düşündürücü olan da bu işte.
(...)
Birilerinin güldüğüne bir diğeri gülmek zorunda değildir elbet.
Ama burada sorulması gereken şey şu bence;
Ne zamandır birilerinin acısına, evlat kaybına, evladının komada olmasına, cayır cayır yanan canına  “mizah”  kılıfı giydirip güler olduk?..
Yonca Tokbaş/Hürriyet

 

+++

 

Sen en iyisi “meme” çiz sadece

Tamam; anladık takım taraftarı, parti taraftarı, cemaat taraftarı vs... Tüm bunlar popülizm ya da çıkar ilişkileri için de kullanılabilir... Ama insan olan ve gerçek  “adam”lık mertebesine ulaşan her kişinin uyması gereken tek kural vardır; insanlıktan taraf olmak...
İnsan olan, adamlıktan çıkınca her şeyi yapabilir!.. Cinayet işler, işkence yapar, iftira atar, arkadan vurur  ve karalar!..
Peki, mizah yapayım derken acımasız olmaktan çekinmeyen Salih Memecan,  “Gezi eylemcilerinin taş ve molotof atmak, barikat kurmak ve hatta ölmek konusunda işbölümü yaptığını” çizecek kadar insanlıktan çıkarken kime yaranmaya çalıştı acaba?..
Sabah gazetesi aracılığıyla, mesleki ve siyasi olarak nemalandığı hükümete mi, “Gezi” karşıtlarına mı,  “Gezi”de gençleri öldürenlere mi?..
Biraz adamlığı varsa Memecan şöyle bir karikatür de çizsin; karanlık bir köşede bir AKP’li, bir polis, bir palalı ve bir de sopalı çizerek altına da şöyle yazsın:
“Sen kışkırtacaksın, sen palayla vuracaksın,  sen sopayla döveceksin, sen de vura vura   öldüreceksin!..”
Haydi Memecan, bu karikatürü çizemiyorsan sana tek tavsiyem var; sen yalnızca meme resimleri çiz kardeşim, bak memleketin ve insanlığın kanını emen takipçilerin nasıl da artacak!..
Mehmet Faraç/Aydınlık

 

+++

 

O artık tatsız bir ekşimenin konusu

Roman yazarı Emrah Serbes, karikatürist Salih Memecan için şöyle demişti:
 “Ondan mizahçı olmaz, o ancak mizahın konusu olabilir.”
*
Dikkat!
Bu hüküm artık geçerliliğini yitirmiştir.
Çünkü son çizdiği karikatürle o artık mizahın da konusu olamaz.
*
Öyle bir karikatürist ki o...
-Grev olur, tavrını grevciden yana değil işverenden yana koyar.
-Eylem olur, polis şiddetine bir şey demez habire eylemciyi karalar.
-Eylemde çocuk ölür, ölen çocukla alay eden esprisiz karikatürler çizer.
-Savaş ihtimali belirir, Rambo olur.
-Muhalefeti karalar, iktidarı güzeller.
*
Kısacası...
O artık mizahın da konusu olamaz.
Sadece tatsız bir ekşimenin konusu olabilir.
Ahmet Hakan/Hürriyet

 

+++

 

“Garip ilişkiler ağı”nı ören MİT mi?

...Batı Esad’ı vursak Suriye’deki El Kaide (Nusra Cephesi) güçlenir diye müdahale etmedi.
Peki, El Nusra’yı kim destekliyor?
İnkâr edilse de MİT’in desteklediğini herkes konuşuyor. Bu desteğin Mavi Marmara’yı organize eden örgüt üzerinden verildiği de iddialar arasında.
Şimdi sorularla gidelim:
Mavi Marmara olayını organize eden örgütün Suriye’de El-Nusra cephesiyle ilişkisi var mı? Bu ilişkiyi MİT bilip destek veriyor mu? Bunlara maddi imkân ve silah temini bu örgüt üzerinden mi sağlanıyor?
Bilindiği gibi Suriye’de etkin olan birçok yardım kuruluşu var. Bu kuruluşların çoğu halktan topladığı yardımları taşıyor. Peki, bu kuruluşlardan bazılarına devletin kasasından yardımlar/ paralar aktarılıyor mu? Örneğin Mavi Marmara olayını organize eden o kuruluşa hangi birimlerden kimlere aktarılıyor bu paralar?
İddialara göre İHH devlet kasasından bölgeye yardım taşıyor. Bu doğru mudur? Devlet kasasından yapılan bu yardımları denetleyen bir kurum var mıdır?
MİT’in, şimdilerde ne kadar yalanlasa da El-Nusra Cephesi üzerinden PYD’ye karşı mücadele ediyorum söylemini canlı tutmak için olsa gerek uzun bir müddet İHH üzerinden personel, silah ve büyük miktarda para yardımı yaptığı iddiası doğru mudur?..
Emre Uslu/Taraf

 

+++

 

Merdivenden iniyorlar, hem de kızlı erkekli

Memleketimiz eğitimcilerinin  “merdiven sorunu”  giderek büyüyor.
Başbakan “banklarda kızlı erkekli oturulmasından”  hoşlanmıyor, eğitimcilerimiz ise kızlı erkekli merdivenlerden inilip çıkılmasından!
Trabzon Milli Eğitim Müdürü, hatırlayacaksınız bu nedenle   “diken üstünde” oturuyordu. Ama sonra dikenin daha fazla batmasını önlemek için merdivenleri ayırma yolunu seçmişti.
Antalya’daki Gazi Anadolu Lisesi’nin müdürü ise çareyi kız öğrencilerin eteklik giymesini yasaklamakta buldu. Müdür bey emir verdi ve kız öğrenciler artık okula giderken pantolon giyecekler.
Müdür, bu operasyonun gerekçesini  “Okulumuz öğrencileri artık büyük çocuklar. Merdivenden inip çıkmalarında sorunlar olmasın diye düşündük” diye açıklıyor.
Ama aklı da sonradan başına gelmiş, çünkü okul açılmadan önce veliler, çocuklarına etekleri almış bulunuyorlar!
Demek ki okul açılınca merdivenin başında durdu ve bu durumu tespit edebildi!
Türkiye matematik ve fen eğitiminde yerlerde sürünüyormuş, çocuklar bir yabancı dili bile doğru düzgün öğrenemiyormuş, Türkçe okuryazarlığı bile feci durumdaymış, kimin umurunda!
Eğitimcilerimizin uğraşacak daha önemli işleri var.
Kafayı küçücük çocukların bacaklarına takmışlar, onunla mücadele ediyorlar!
Mehmet Y. Yılmaz/Hürriyet

 

+++

 

Melih Aşık’tan Neşe Düzel’in “Taraf gibi dürüst ve özgür bir gazete” tanımına itiraz var:

 

O dediğin lafla olmaz

Taraf gazetesi Yayın Yönetmeni Neşe Düzel, bir özür yazısı kaleme aldı. Gezi şehitlerinden Ahmet Atakan’ın çatıdan düştüğü haberlerini gerçek dışı bulmuş, düşmediğini yazmışlardı. Bu hatadan dolayı özür diledi:  “Taraf gibi dürüst ve özgür bir gazetenin yanlış yapma lüksü yok...”  dedi.
Kendi dürüstlüğünü överken tüm basını suçlamayı da ihmal etmedi...
Oysa Taraf dürüstlüğü ciddi şekilde tartışılan bir gazete.
Bakınız Balyoz belgelerini yayınlayan ve savunan böylece 300’den fazla TSK mensubunun bugün hapiste olmasında baş rolü oynayan Taraf hakkında  “balyozdavasigercekler.com”  adlı adreste dünyaca ünlü ekonomist Dani Rodrik ve eşi Bahar Doğan ne diyorlar:
“Ellerine tutuşturulan dijital belgelerin gerçekliğini hiç araştırmadılar. Ağır suçlamalarda bulundukları kişilerin görüşlerini almak ihtiyacı hissetmediler. Gazeteciliğin en temel etik ilkelerini ihlal etmekle kalmayıp, ellerindeki sahte belgeleri dahi yanlış aksettirerek, imzasız dijital belgeleri ’imzalı belgeler’olarak lanse ettiler. Belgelerin sahteliğine dair olgular ortaya çıktıkça yaptıkları haberi  sorgulayıp düzelteceklerine, sahtecilikleri örtbas etmek için didindiler...”
Taraf’ın bu suçlamalara cevabı var mı? Dürüstlük lafla olmaz.
Melih Aşık/Milliyet