Bir banka soygunu hikâyesi

Çin’in Guangzhou kentinde bir banka soygunu... Soygunculardan biri bankadakilere bağırır: “Kımıldamayın! Para devletindir, ama hayatınız sizindir.”
Herkes sessizce yatar... Bunun adı “Zihin Değiştirme Kavramı”dır.
Alışılmış düşünce tarzını değiştirmek...
Bu arada müşterilerden bir kadın bir masanın üzerine yatmıştır. Ama bacaklar ortada... Soyguncu bağırır: “Edebini takın. Bu bir soygun, ırza geçme değil!”
Bunun adı “Profesyonellik”tir. İşin neyse onun üzerinde yoğunlaş!
Soyguncular paraları yüklenip eve kapağı atmışlar. Daha genç olanı (MBA derecelidir) daha yaşlı olanına (ki bu ise 6 yıl ilkokuldan sonra terk): “Abi, hadi şu paraları sayalım” der. Daha yaşlı olanı der ki: “Çok aptalsın be! Bu kadar para oturup sayılır mı? Bu akşam zaten TV haberlerinde kaç para çaldığımızı öğreniriz.”
Buna “Deneyim” derler! Günümüzde deneyim kağıt diplomalardan çok daha önemlidir.
Soyguncular bankadan kaçtıktan sonra şube müdürü, şube şefine hemen polisi aramasını söylemiş. Şef demiş ki: “Durun hele müdürüm. Alacaklarını aldılar. Biz de bir 10 milyon daha alıp daha önce iç ettiğimiz 70 milyon dolara ekleyelim, ne dersiniz?”
Buna “Dalgayı yakalamak” derler. Berbat bir durumu kendi lehine çevirmektir bu!
Müdür der ki: “Yahu, her ay bir soygun olsa harika olurdu. Ne eğlenirdik!”
Buna “Sıkıntılardan kurtulmak” derler. Kişisel mutluluk işinden çok daha önemlidir.
Akşam TV haberleri bankadan 100 milyon dolar çalındığını açıklamış!
Çaldıkları paranın çok daha az olduğunu bilen soyguncular oturup saymışlar parayı... Tekrar tekrar saymışlar. Bakmışlar hepi topu 20 milyon! Çok kızmışlar bu işe:
“Biz hayatımızı tehlikeye atıp 20 milyon çalabildik. Banka müdürü bir el hareketiyle 80 milyon götürdü. Galiba soyguncu olmak yerine doğru dürüst eğitim görmek daha iyiymiş!”
Bu “Bilgi altından daha değerlidir”  demektir...
Banka müdürü çok mutludur. Özellikle bir süre önce borsada kaybettiklerini geri alabildiği için...
Buna “Fırsatları kullanmak” derler. Kazanmak için risk almak gerekir.
Bu yazıyı Özel-Büro İstihbarat grubundan Nihal Gülbahar göndermiş ve satırlarını noktalarken sormadan da edememiş:
“-Peki, gerçek soyguncular kimler şimdi?”
Ben benzer pek çok hadiseyi bir yerlerden hatırlıyor gibiyim. Oysa Çin’e hiç gitmedim...
Her neyse..
Dünyanın her yeri bir bakıma biraz, hatta epeyce böyle...
Pınar Hanım
Şimdi ben kendi kalemimden başka bir hikâye anlatacağım. Bu hikâye  “Pınar Hanımın”  hikâyesi gibi dursa da aslında hepimizin hikâyesi...

 


“Pınar Hanım!”

 


“Yıldız” deyince
Gökyüzü değil
Beyaz perde geliyor
Aklına.
...

Hayatı
Cep telefonu
Trafik
Grafik.
...

Okudu
Büyük adam oldu oğlumuz.
“Pınar”
Nişanlısının adı.
Google’den öğrenmiş
“Pınar”ın
Ne anlama geldiğini.
...

Ve sordu bana
Baba
 “Pınar iyi bir şey mi?”
...

Gelinimle oğlumu
Köye götürüp göstereceğim
Pınar nasıl bir şey
Diz çöküp defalarca öptüğüm
Hâlâ oradaysa tabi...
Hasan Demir

Yazarın Diğer Yazıları