Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Bir delinin hatıra defteri!

İçerdekiler mi yoksa dışarıdakiler mi daha deli? Yıllar önce Devlet Tiyatrolarının sahneye koyduğu  başka bir oyunda Ken Kesey’in 1973 “Garage Sale”  “Guguk kuşu” isimli eserinde, yine bu soruyu kendime sormuştum. Hatta bu başarılı prodüksiyon film olarak televizyonada taşınmıştı. Devlet Tiyatroları tekrar böylesi güçlü bir eseri sahne’ye taşımış. Ukraynalı oyun yazarı Nikolay Vasilyeviç Gogol’ün ünlü Tiyatro eseri “Bir delinin hatıra defteri”

Gerçekten de içerdekiler mi yoksa dışarıdakiler mi daha deli. 1880’li yılların tam da ortası ve meşhur çarlık Rusya’sı. İnsanların soylu ve zengin olup olmamaları sınıflandırılmalarında önemli rol oynuyor. Bürokrasi eziyor da eziyor. Kısacası fakir ve zavallı halk, sözde zengin ve soylu olan üst sınıfın yanında bariz şekilde aşağılanıyor. Üstelik o yıllar imparatorluğun en zorlu ve son zamanları.

Oysa delilik hali sadece zengin ya da fakirin hastalığı değil. Hepimizin sevinçleri, hüzünleri, hikâyeleri var. Kısacası ve tabir-i caizse sıyırdığımız anlar farklı farklı. İnsanları bu noktaya taşıyan mutlaka çok uç sebepler oluşuyor. Şartlar, geçim sorunları, kendini ifade edemeyiş, toplumsal baskı ve hastalıkları tetikleyen genetik özellikler.

Eserin kahramanı Popriçin bir bakanlıkta yedinci dereceden bir devlet memuruyken yaşadığı toplumsal bası ve genel müdürünün kızına karşı duyduğu tek taraflı aşk, Popriçin’i varlıkla, yokluk arasında fazlasıyla zorluyor. Zaten çok güçlü olmayan ruhsal dengelerini iyice yıpratıp, onu deliliğe bir adım daha yaklaştırıyor. Bu arada ölen İspanya Kralı’nın yerine ülkede yeni bir kral bulunamamış olduğunu gazetelerden okuyan dahi kahramanımız Popricin kendisini kral zannedip 8. Ferdinand olarak imza atmaya başlıyor ve içerdekiler kervanına katılıp doğruca akıl hastanesini boyluyor. Kimi zaman gülümseten, kimi zaman düşündüren eser, insanın iç dünyasındaki gel gitleri öylesi güçlü ifade ediyor ki; 43 yaşında bir klinikte yarı deli bir vaziyette yazdıklarını ateşe verdikten sonra ölü olarak bulunan Gogol’un kendisinden de bir şey kattığından mıdır bilinmez, eser izlerken seyirciyi bayağı zorluyor. Belki de, dünyanın en eski ve en kapsamlı şizofreni tanımını içeren hikâye olarak kabul edilmesi bu yüzdendir. Ayrıca yine “Ölü canlar” ve “Müfettiş” gjbi dünyaca tanınmış eserlerde Gogol’e ait. Oyunu 18-21-25-28 Mart tarihleri arasında izleyebilirsiniz. Eser Devlet Tiyatrolarının Macunköy’deki stüdyo sahnesinde sergileniyor.
Oyunun yönetmeni Cem Emüler. Dekor Serter Çetiner, ışık tasarımı Seyhun Ayaş ve Zeynel Işık. Deli Popriçin, Erdal Beşikçioğlu. Üstün performansına hayran kaldığım oyuncu böylesi güçlü bir eseri tek başına mükemmel taşıyor. Tabiî ki ses, ışık oyunları ve teknik dekor eserin olmazsa olmaz parçaları. Oyun izledikten sonra size, iyi ki o zamanların Rusya’sında yaşamıyoruz dedirtecek türden... Tüm ekibin eline sağlık. Dediğim gibi, 18- 21- 25- 28 Mart’ta stüdyo sahnede seyirciyle buluşuyor. İyi seyirler.

Yazarın Diğer Yazıları