Bir gecede üç efsane

TRT Müzik'te en uzun süreyi Akşam Sefası'na ayırdım. Bayram Özel'de 11 bomba isim yan yana dizilmişti. Bir dönemin gençleri artık ustalar sınıfında. Şef her zamanki gibi Suat Yıldırım'dı. Belli ki bir tekrar programdı. Ancak TSM'nin bayatı olur mu? Hiç bir yere kıpırdamadan izledim. Nusret Yılmaz, bir büyük efsaneyi, Salim Dündar'ı anons etti. Stüdyo ayağa kalktı. Sonra da elini öptü. Düşünün sekseninde bir sanatçı ve hâlâ yıkıp, geçiyor. Kâh tek başına, kendisiyle özdeşleşen Aynalar'ı söyledi kâh Melda Kuyucu ile "Sen mevsimler gibisin"i icra etti. "Boş vere vere, ne hale geldik"e katılmayan tek kişi yoktu.

Akşam Sefası ekibinin yaratıcısı Samim Şenyüz'ü hatırladım. Sonra nostalji yaptım. Dündar bugün eğlence mekanlarının yan yana dizildiği Ortaköy-Arnavutköy hattının kralıydı. Çalıştığı yerler ful basardı. Kul Himmet'ten "Bir dost bulamadım gün akşam oldu"yu altı kere söylediği geceleri hatırlarım. Seyirci ister, o ortalığı yıkardı.

Bir başka gece

Tercüman'ın zirve yıllarındaydık. Yurt dışı baskılarında görevliydim. Bir yandan da gurbetçi yatırımlarına destek veriliyor. Meriç Tekstil hizmete girdi. Peşinden Meriç Dokuma geldi. Gündüz açılışı yapıldı. Gece kutlaması var. Dönemin Maksim'den sonraki diğer önemli mekanı Vatan Caddesi'ndeki Lunapark Gazinosu'nda yerler ayrıldı. Osman Kavran'ın. O da Fahrettin Aslan gibi gece hayatının önemli isimlerinden. 40 yıl öncesi. İnanın programdaki isimleri hatırlamıyorum. Ancak biri var ki, kutlamayı şölene dönüştürdü, Salim Dündar. Sadece Türkçe söylemiyor. İspanyolca parçaları da aynı güzellikte yorumluyor. El ve ayak hareketleri Flamenko sanatçısı gibi. Kemal Ilıcak, Ahmet Kabaklı ve Meriç Grubu'nun Genel Müdürü Demir Hepyaz'la aynı masayı paylaşıyoruz. Yüze yakın Alman, Fransız, Belçikalı ve Hollandalı davetli gazeteci var. Onlar da havaya girdi. Bana soruyorlar; "Kim bu İspanyol?" Ben de gururla "O bir Türk" diyorum. Olayın dış basındaki yankıları da ilginç oldu. Hizmete sokulan tesisler kadar Dündar'a yer ayrılmıştı. Sanatçıyı izlerken, yılların ondan bir şey götürmediğini fark ettim. Zaten Akşam Sefası'nın gençleri ihtiyaç duyulduğu an hemen devreye girdiler. En başta Alp Arslan.

Gelelim TRT Müzik'e. Bu kanal Türk müziğinin her türlüsüne sahip çıkıyor. Yaptığını küçültmeyelim; "Yaşatıyor". Müthiş arşivine yeni kayıtlar ekliyor. Bu hizmete paha biçilemez. Düşünün İTÜ Konservatuvarı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Göktan Ay gibi çalışan pek çok TRT mensubu var. Salim Dündar'ı ayakta tutan bunlar. Ekranın en tepe ismi Süleyman Bektaş'ın şahsında tüm çalışanları tebrik ediyorum. Özellikle de İç Yapımlar Grubu'nu.

***

Başka renkler

NTV'nin hakkını da teslim etmeliyiz. Normal günlerde dahi müziğe ağırlık veriyorlar. Hele bayram gibi özel günlerde daha farklı oluyorlar "Söz ve Müzik" isimli yapımları iyi çalışmalardan. "Assolistler" deniyor, ayrı ayrı bölümler işleniyor. Müzik dünyamızın anıt mekanlarına dalıyorlar. Meraklıların müzik setlerinde ve arşivlerinde kalmış ünlüler bir şehnaz longa gibi ekrana taşınıyor. Neşe Karaböcek'ten Emel Sayın'a, oya gibi sergileniyor.

Bunlar arasında İbrahim Tatlıses'inki çok farklıydı. Şovlarından, ödül törenlerinden seçmeler müthişti. Orhan Gencebay'ın Bülent Ersoy'un onunla ilgili sözlerinin tekrarlanmasıyla hüzünlendim. Yüz yılda bir gelebilecek sese kıyanlara beddua ettim. Bir mucize olsa da, eski haline dönse. İbo gibi bir gırtlak ve yorumu bulmak kolay mı? Kendisine uzun ömür diliyorum.

***

Sonuncusu

Aynı gece son durağım TRT Haber oldu. Gece Bakışı'nı seyrettim. Fuat Kozluklu'nun konuğu bir başka efsane Orhan Ayhan ve veliahdı Korhan Ayhan'dı. "Mikrofonda 55 Yıl" isimli kitabı -belgesel- baz alınıp, nostalji yapıldı. Neler konuşuldu, neler. Hatta yarın TRT Spor'da yayınlanacak Orhan Ayhan'la programının tanıtımı dahi -George Foreman- yapıldı. Nakavtlar ve portreler anılarla zenginleşince her şey lezzetli hale geliyor.

Ekrana bindirilen onca resim arasında bir fotoğrafa takıldım. O karede en eski spikerlerden Eşref Şefik, Orhan Ayhan'ın kolundaydı. Yanlarında Ender Asman vardı. Bugün aynı pozu bir başkasıyla görmekteyiz; Ayhan, Halit Kıvanç'ın kolunda. Usta-çırak ilişkisi bu. Vefa denen şey de. Bu duyguları kaybetmemek lazım. Yarın da Orhan Ayhan, Korhan Ayhan'ın kolunda yürüyecektir. Unutmadan bir not daha düşeceğim. Üstadın canlı yayında beni övmelerine teşekkür etmek istiyorum.

***

ÖZEL NOT: Bugün yazıya otururken siyaset yapma düşüncesindeydim. sonra vaz geçtim. Çünkü, bayram günleri fazla değil. Nasılsa politikaya bolca vakit var. Yine de bir tek şey sormak istiyorum:

"Devlet Bahçeli'nin Ak Parti sözcülüğüne soyunmasının ardındaki gerçek sebep ne? İnanın ben de sizler gibi merak içindeyim. MHP Genel Başkanı'nın politik geleceğinin kalmadığı ise kesin".

Yazarın Diğer Yazıları