Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Serap BESİMOĞLU

Serap BESİMOĞLU

Bir hikaye

Eğitici hikayeler bazen yüzlerce söylemin önüne geçiyor, bazen de yaşanmışlıklardan çok güzel örnekler sunuyor bizlere. Acizane okurken hem düşünüyor, hem de öğreniyoruz. Kıssadan hisse oluyorlar herkese. Bugün sizlere böyle bir hikaye sunmak istiyorum:
Hatırlanış şekliniz
“Sen de dedem gibi ölecek misin anneanne?” sözleri hasta odasında yoğun sessizlik yaşanmasına neden olmuştu. Geçirdiği ameliyatlardan sonra pek toparlayamamış yaşlı bayan hastamızı ilkokula yeni başlamış torunu ve kızı ziyarete gelmişti. Küçük çocukları hasta ziyaretine kabul etmememiz başlangıçta sorun yaratmış, kısa süreli ziyaret için izin koparmışlardı.
Hasta odasında ana kız konuşup dertleşirken torun araya girip sormuştu o can sıkıcı soruyu. Kafamı eğip elimdeki dosya ile ilgileniyormuş gibi yaptım. Hastamız torununu yatağın kenarına oturttu ellerini tutarak.
“Şimdi değil, iyileşip eve döneceğim merak etme. Hemen ölmeyeceğim. Ama er veya geç hepimiz öleceğiz” dedi.
Torun yanıttan pek tatmin olmuş gibi değildi.
“Ama bu haksızlık anneanne. Ölünce onları bir daha göremiyoruz. Dedemi çok özledim ben”.
“Merak etme. İnsanlar ölünce görünmez olurlar ama hepten yok olmazlar”.
Torun bir süre anneannesinin boynundaki kolye ile oynayarak düşündü.
Sonra, “Peki insanlar ne oluyor ölünce?” diye sordu. Anneanne önce bana sonra kızına baktı.
Torununun saçını okşayarak,
“Bir şekilde aramızda oluyorlar ölenler. Kimi bir renk, kimi tat veya koku, kimi de dokunuş olup geri geliyorlar. Mesela rahmetli annemin yaptığı puf böreğini hiç unutmadım. Nerede o kokuyu veya tadı bulsam annemin orada yanımda olduğunu bilirim. Dedeni ise saçlarımdaki dokunuş ile hatırlarım. Nerede bir rüzgar saçlarımı okşasa dedenin yanımda olduğunu düşünür sevinirim”.
“Peki sen ölünce ne olup geleceksin anneanne?”
“Onu sen bileceksin. Beni nasıl hatırlamak istersen o şekilde geleceğim yanına”.
Ziyaret bitmişti. Birkaç gün sonra ise hastamızın başucunda suluboya bir resim vardı. Mavi gökyüzünde sapsarı güneş ve bir de uçurtma uçuran kız çocuğu. Hastamız resim ile ilgilendiğimi görünce okumakta olduğu gazetesinden kafasını kaldırıp;
“Torunum benim için yapmış bu resmi doktor bey. Resimdeki kız çocuğu kendisiymiş. Karar vermiş ben ölünce resimdeki gökyüzünün mavisi olacakmışım onun için. Gökyüzüne her baktığında benim yanında olduğumu bilecekmiş böylelikle. Bu sımsıcak güneş ise dedesiymiş.”
Gözlerinden birkaç damla yaş süzülmüştü.
“Torunumun gözünde gökyüzünün mavisi olacakmışım, dedesi de hepimizi ısıtan güneş. Daha ne olsun?”
Kıssadan hisse şu ki; hatırlanma şeklinizi karşınızdakiler değil, sizin yaşamda bıraktığınız izler belirleyecek ve hayat her olayda fısıldayacak kulağınıza, “Son kullanma tarihim yok ey insanoğlu”...

Yazarın Diğer Yazıları