Bir imza da benden...

Ben yazacaktım; Bekir Coşkun benden önce davranmış. Kalemini bu ülkenin bütün adalete hasret ve vicdanlı insanlarının hislerine tercüman olacak biçimde konuşturmuş, iyi de yapmış.

***

İktidar madem her fırsatta tekrarladığı üzere "er meydanı" olarak görüyor seçim meydanını, o zaman "er"e yakışır davransın.

Mert olsun; "devlet imkanı" dopingine, "yandaşlaştırılmış medya" dopingine, "OHAL" dopingine başvurmasın.

Yiğit olsun; "hile"ye sarılmasın.

Centilmenlik dışı hareketlerde bulunmasın.

Demokrasinin işleyişini kendi haline bıraksın, karışmasın, çomak sokmasın, gölge yapmasın; ki bütün adaylar eşit koşullarda yarışsın.

Öyle bir yarışın...

Yani bütün adayların eşit koşullarda yarıştığı, sandığa atılan oy ile sandıktan çıktığı iddia edilen oyun bir olduğu, adil bir yarışın sonucuna "eyvallah" demeyecek kimse yoktur herhalde aramızda.

***

Ve fakat.

Bütün bu çağrılara kulak tıkamaya, hak-hukuk gözetmeksizin ülkeye kendi iktidarını dayatmaya devam ederse!

Seçime katılmak "hakkı" olan bir siyasi partinin bu hakkı "baskın seçim" tuzağı doğrultusunda engellenirse...

İşte o zaman...

Gazeteci kimliğimin yüklediği "objektif"lik şartına halel getirmeden, seçmen olarak gönlümde yatan aslan kim olursa olsun;

Bu adaletsizliğe...

Bu eşitsizliğe...

Bu hoyratlığa...

Bu kibre...

Bu horlamaya...

Bu "ben yaptım oldu"culuğa...

Bu ev sahibini bastıran yavuz hırsız tavrına...

Varlığımıza, kimliğimize, tercihimize, irademize dönük bu saygısızlığa...

Onayımın olmadığını, razı olmadığımı göstermek adına bir imza da benden Meral Akşener'in adaylığına.

***

Yurdum habercisinin AKP'liyle AKP'li olma halleri

Ben bu kadar ciddiyetsiz "haber söyleşisi" izlemedim. Bir zamanlar konuk aldığı AKP'lilere tuttuğu çanakla meşhur bir yağ bakracı hanım vardı; dün TBMM'den yaptığı canlı yayında Anayasa Komisyonu Başkanı'nı ağırlayan haber müdiresi onu BİLE solladı.

AKP'li konuğuna, CHP'li Öztürk Yılmaz'ın adaylığını sorarken ki, dalgacı jest ve mimikleri...

AKP'li konuğu şimdiye kadar adı geçen adayları, "sosyal medyadaki takipçi sayılarına bakıp aday oluyorlar herhalde" diye küçümserken, onunla birlikte kıkırdaması...

Diğer partilerden gelen konuklarına görevi olduğu üzere "soru" sorarken, üstelik iyi de soru sorarken, AKP'lileri ağırladığı sıradaki o şirinlik muskası halleri...

AKP'li AKP'liliğini yapıyor, rakiplerine tepeden bakıyor, ti'ye alıyor, alay ediyor onu anladık da, sana ne oluyor ey yılların habercisi?

Dünkü yayının kaydını izlersen, eminim sen de hak vereceksin eleştirime; biraz ayıp oldu sanki hem mesleğe hem izleyiciye!

***

UTANMIYOR MUSUNUZ?

Kemal Bey dediğinde "vatana ihanet" dediğinize, Devlet Bey dediğinde "vatanseverlik, büyük devlet adamlığı, ileri görüşlülüğün daniskası" filan demeye utanmıyor musunuz?

Sinsi sinsi bütün hazırlığınızı bitirdikten sonra, "asla erken seçim yok" taahhüdünde bulunduğunuz muhalefeti "seçime hazırlıksız olmak"la vurmaya utanmıyor musunuz?

Sizin sahip olduğunuz  "hazine gibi" hazine yardımına sahip olmayan, sizin sahip olduğunuz medya desteğine sahip olmayan, sizin sahip olduğunuz "devlet imkanlarına" sahip olmayan ve her fırsatta "boyunun ölçüsünü alır" diye eziklediğiniz(!), zaten eşit olmayan koşullarda yarışacak olan bir siyasi partinin, bu eşit olmayan koşullardaki yarışa bile girmesini engellemeye utanmıyor musunuz?

Siyasi iddiasını ortaya koyduğu günden bu yana "kadınlığıyla" vurmaya çalıştığınız için soruyorum bir kadına karşı bütün erkekler toplandığınız halde yine de kendi özgül gücünüzle yenememek korkusuna kapılıp "hile"ye başvurmaktan utanmıyor musunuz?

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Futbolu değil hayvanları izledik."

Mehmet Y. Yılmaz

***

İMZA GÜNÜ AFİŞİ

***

İZMİRLİ KİTAPSEVERLERİN DİKKATİNE...

Teslim olmayan şehir...

Direnen şehir...

Baş kaldıran şehir...

"Sahiller"i "son kale"ye dönüştüren şehir...

Dağlarında çiçekler açan şehir...

Altın güneşi sırmalar saçan şehir...

Kanı güzel vatana feda olan şehir...

Öksüz yavruları bağrına basan şehir...

Merhaba İzmir!

Merhaba, boyoz, kumru, lokma, çiğdem, gevrek!

Merhaba, Kemeraltı, Alsancak, Kordon!

Merhaba, kitabı dekor objesi olsun diye değil okumak için alan; okuduğunu da anlayan ve anladığını en lazım olduğu gün eşsiz bir duruşa dönüştüren İzmirli okur!

Yarın, misafirinizim...

13.30-18.30 arası, İzmir Kitap Fuarı'nda, Salon 1-A'da, 606 No'lu Galeati Yayınevi standına beklerim...

Yazarın Diğer Yazıları