Bir kaza ve aynı kafalar

Bayanların dayanışmasına bayılırım. Birlikteliklerine her zaman hayranlık duymuşumdur. Örneğin eşim, Selçuk Kız Sanat Enstitüsü mezunu. Okul arkadaşlarıyla irtibatı hiç kesmedi. Müthiş iş birliklerini sürdürüyorlar. Hastalıkta sağlıkta, vefat halinde hep bağlantılılar. Ayda en az bir kere mutlaka toplanıp, yemek yerler. Mükemmel organizasyon. Arada espri yaparım; "Allah sizlere uzun ömür versin ama beyler birer birer gidiyor. Sizde hiç eksilme yok". Aldığım cevap ise kinayeli; "Nazar değdireceksin. Tahtaya vur".

İçimi acıttı

İran'da bir jetimizin düştüğü haberini duyunca "eyvah" dedim. Gelişmeler anlaşılınca, içimde yara oluştu. Jet Başaran Holding'indi. Hayatını kaybedenler, holding patronunun kızının bekarlığa veda partisinden dönüyorlardı. Kimi evli, kimi nişanlı kimi de sözlü. Yakın arkadaşlar birlikteydiler. Hatta içlerinde çocuğu olanlar bile vardı. Dedim ya, o bayanlara has "arkadaş dayanışması" bu. Sevgi dolu birlikteliğin son fotoğraflarını görünce üzüntüm katlandı. Bundan sonrası ayrı dram. Düşünün, kimlikler ancak DNA testiyle belirlenecek.

Gelelim yansımanın en moral bozucu bölümüne. Sabah balkona çıktım. Üç kişi ellerinde gazete bağıra bağıra bu olayı tartışıyorlardı. Duymamam mümkün değil. İçlerinden biri, ölenlerden en galiz şekilde söz ediyordu. Aklıma Tarsus'ta öldürülen Özgecan kızımızın olayı düştü. O gün Nihat Doğan'ın yaptığı yorum dün işittiklerimin yanında zemzemle yıkanmış kalır.

Eğer yürüyecek halim olsa, yaşıma aldırmayıp inip kavga edeceğim. "Lanet olsun" deyip içeri girdim. Sinirlerimin bozulmasıyla kaldım.

Üçü de bayan olan uçuş personeli ile birlikte 11 hanımın yakınlarına başsağlığı diliyorum.

"Yenilenme"

Elim kazanın ekranlara yansıdığı ilk saatlerde CNNTURK'te idim. Gündem Özel'de konu başlığı "İslam'ın güncelleşmesi" idi. Deniz Bayramoğlu kulvar değiştirmişti. Prof. Dr. Hasan Onat, yapılması gerekene "güncelleme" değil "tecdid" -yenilenme- denmesi gerektiğini söyledi. Tek cümleyle de tartışmaların nedenini ortaya koydu; "Mezhepleri, dinin kendisi gibi gösterme gayretleri problemleri başlattı".

Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman'ı televizyon programlarından tanıyoruz. Genç ama tam bir din uzmanı. Yine müthiş laflar etti. Önce soru sordu; "Neden mezhepler kendileri dışındakileri İslam kabul etmiyor?" Hemen peşinden cevabını verdi; "Her grup iktidara talip olunca, birbirlerinin aleyhine üretimlere başladılar. Bunu da hep kulaktan dolma bilgiler ve kıssalarla yapıyorlar."

Bir bayan uzman

Hadisler ve ayetler tartışılırken devreye öğretim üyesi Hadiye Ünsal girdi. Bu tesettürlü hanımı çok beğendiğimi ifade etmeliyim. Gerçekleri abartmadan ortaya koydu. Tamamı aklıma yattı. Tek eksiği Prof. Dr. Caner Taslaman gibi süsleme becerisi olmamasıydı. O uzun tartışmada herkesin fikir birliği sağladığı Elmalılı Hamdi Yazır'ın en iyi Kur'an yorumcusu olduğu idi.

Doğrusu dini konulardaki yorumculara katılmak istemem. Çünkü benim sorunum olduğunu zannetmiyorum. Kaldı ki, dini bilgim buna cevap verebilecek kapasitede değil.

***

NTV Spor'a veda

Bir spor kanalı kepenklerini indirmek üzere. 17 Mart'ta son yayınlarını yapacaklar. Frekansları başka bir gruba devredilecek. Onların da sporu hiç düşünmediklerini biliyorum.

Aslında NTV Spor çok iyi başlamıştı. Cüneyt Koryürek ve Kenan Onuk gibi isimlerle, tüm Türkiye'ye atletizmi sevdirdiler. Basketbol başta her türlü spora önem verdiler. Son sene futbol naklen yayınlarıyla dahi ilgilenmediler. Sadece Belçika'nın o berbat futbolunu yine başarısız görüntülerle aktarmakla yetindiler. Grubun spor sorumluluğunu Fuat Akdağ gibilere teslim etmelerini de hiçbir zaman çözemedim.

Yanılgıları

Rıdvan Dilmen'in objektifliği kalmamış yorumları arzulanan ratingi ve reklamları getirmedi. Büyük Patronun taraftarlık yönü ağır basıp bu sürdürüldü.

İçtenlikle söylüyorum NTV Spor'da üzüleceğim tek program Kırmızı Çizgi. Erbatur Ergenekon, Mehmet Ayan ve Serdar Ali Çelikler üçlüsü bambaşka akım oluşturmuşlardı. Futbolu müzikle, ekonomiyle, sinemayla o kadar güzel süslüyorlardı ki, mükemmel ötesi. Dilerim Erman Yerdelen son anda Ferit Şahenk'i ikna eder de devam edilir. Ne demişler "Çıkmayan candan ümit kesilmez".

Ötekiler

17'sinden sonra gerçek anlamda spor ekranının sayısı ikiye düşecek. a Spor, yalan yanlış "Tarihten Sayfalar" palavraları dışında iyi gidiyor. Kısa sürede yetenekli gençleri kazandırdılar. Bunların arasına Erman Toroğlu, Turgay Demir ve Haldun Domaç gibi tecrübelileri serpiştirmek de olumlu sonuç verdi. "Çalışanlara üç otuz para" ödeme felsefeleri maddi sıkıntı yaratmıyor.

Gelelim benim gözdem TRT Spor'a. Mehmet Buğra Şahin'in Spor Koordinatörlüğü'ne getirilişi milat oldu. Hakan Altürk ve Pınar Şehri'nin de katkılarıyla sağlanan canlılık devam ediyor. Ersin Düzen, Hünkar Mutlu ve birkaç isim daha TRT'yi müzikte olduğu gibi sporda da zirveye taşıdı. Özetlersem TRT Spor dalında halen en iyisi.

Yazarın Diğer Yazıları