Bir liderin anatomisi

Bugünlerde Kazakistan’da çok önemli gelişmeler yaşanıyor. Gelişmelerin odağında ise Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev bulunuyor. Zira kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in görev süresi 2012 yılında doluyor. Merkezi seçim komisyonunun topladığı üçyüz bin imza ile Nazarbayev’in 2020 yılına kadar görev süresinin uzatılması talebi, bizzat Cumhurbaşkanınca veto ediliyor. Bu durum eğer kendisi yeniden aday olmak istemezse, Orta Asya ve hatta tüm Avrasya’da kırılmanın işaretlerini veriyor. Nazarbayev’siz bir Kazakistan, gerçekten akla ve kulağa farklı geliyor. Nazarbayev’in ülkesine kazandırdıkları düşünülürse ondan sonrası için kesin kanaatler ortaya koymak neredeyse imkansız görülüyor.

Bakın neler yapmış
2010 yılında 70. yaşını kutlayan Nazarbayev döneminde, kişi başına düşen milli gelir 700 dolardan 10 bin dolara ulaştı. Bağımsızlık sonrası süreçte ülkeye yaklaşık 60 milyar dolar değerinde doğrudan dış yatırım getirildi. Defalarca büyüme rekoru kırıldı ve ekonomik parametreler istikrar kazandı. Artık dünyanın dev şirketleri Kazakistan’ı yatırım merkezi olarak görüyor. Nazarbayev ülkesinin stratejik önemini değerlendirerek hem bölgesinde liderliğe yükseldi hem de uluslararası entegrasyonu gerçekleştirdi. CICA, Şanghay İşbirliği Örgütü, Avrasya Ekonomik Topluluğu gibi birliklerin kurucusu olan Kazakistan, gerçekleştirdiği hızlı dönüşüm sonucunda AGİT dönem başkanlığını elde etti. Ülke içindeki alt ve üst yapı çalışmaları hız kazanırken, başkent Almatı yeniden inşa edilen görkemli Astana şehrine taşındı. 130 farklı topluluğun bir arada yaşamayı gerçekleştirebildiği ender ülkeler arasında yer alan Kazakistan, böylesine bir çeşitliliğe rağmen barış ve huzuru tesis etmeyi başardı.

Milli kimliğe geçiş
Daha Sovyetler döneminde Türk kavramına ve tarihine sahip çıkan Nazarbayev, halkının geçmişini öğrenerek milli kimliğini kazanmasını hedefledi. Onun döneminde Kazakistan topraklarındaki milli bulgular gün yüzüne çıkarıldı ve ülke dışındaki değerler “medeni miras” adı altında toplandı. Nazarbayev her şeyden önemlisi bir Atatürk hayranıydı. Uygulamalarının etkili kısmında onu örnek aldığını çekinmeden dile getiriyordu. Bu yönüyle adeta Atatürk’ün çağımızdaki aktivistiydi. Nazarbayev, Orta Asya Devletler birliği projesini ortaya atarak, kardeş toplumları birleşmeye davet etti. Türk dünyasını hiç unutmadı ve uzaklaşmadı. Aksine bizim unuttuğumuz günlerde yeni heyecan ve şoklar meydana getirdi. Türk Dünyası’nı bir araya getirerek bütünleştirecek kimselerin olmamasından yakındı. Türk Konseyi’nin kurulmasını önerdi ve gerçekleştirdi. Aksakallılar kurulu, parlamentolar arası asamble ve Türk akademisine öncülük etti.

Yeniden seçilmeli
Nazarbayev’i bu satırlara sığdırmak inanın çok zor. Düşündükçe, yazmaya değer işlerle karşılaşıyor insan. İşte bütün bu tespit ve gerekçelerle, Kazakistan ve Türk Dünyası adına endişe duymak gerekiyor. Acaba Nazarbayev’siz bir Kazakistan’a ve onsuz bir bütünleşme projesine hazır mıyız? Elbette her şeyin bir sonu var. Günü geldiğinde hiç bir şey engellenemez. Ancak, çok şükür Nazarbayev’in sağlığı yerinde ve daha yapacak çok işi var. Onun içindir ki 2012 yılında yeniden aday olmalı ve seçilmelidir. Türkiye ise bu süreci mutlaka yakından takip etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları