Bir pazar mavrası daha

Menekşe Plajı'nın kısa tarihçesi... Fransa'daki "Burkino" yasağı ile gülüp, geçmişe gittik. Haşema'nın Avustralya çıkışlısını ilginç bir trafik izliyor. Uzun tartışma ve mücadelelerden sonra Fransız Danıştay'ı müdahale etti ve yasak kalktı. Ünlü bir spor malzemesi imalatçısı kuruluşun yüzme yarışları için yaptığı mayo da burkinodan farksız. Birinde amaç aerodinamikten yararlanmak. Yani hız kazanmak. Ötekinde amaç güneşlenirken bile kapanmak. Bir dönem İstanbul'da epey plaj vardı. Anadolu yakasındakiler için "nezihtiler" diyebiliriz. Dalyan, Fenerbahçe, Suadiye, Bostancı, Süreyyapaşa ve Adaların Yörük Ali'si. Avrupa yakasında parası olanlar için havuzlar baş tacı idi; Beyaz Saray ve Hilton'a orta halliler giremezdi. Bu yüzden avamın önemli "çimme mekanı", Menekşe Plajı idi. Burada haşemanın atası iç donlarını -paçadan bağlılar dahil- görürsünüz. İstanbul'a yeni göçenlerin tuzlu suda ıslanmış hali mizah dünyamızın ana malzemesiydi. Basma entari ile denize girenler, dışarı çıkarken Acı Pirinç filminin Anna Magnani'sine dönüşürlerdi. "Anadan üryan" olsalar bu kadar ilgi toplayamazlardı. Matkapla "röntgen budağı"nın ilk kez Menekşe kabinlerinde açıldığı rivayet olunur. Bir dönem sonra havuzlu villalar ortaya çıktı. Büyük siteler de aynı yola gittiler. Sonuçta Kanarya semtindeki ünlü plaj kaybolup gitti.

Taksi durakları

Yarım asır önce İstanbul'da taksiye binmek imtiyazdı. Örneğin Haliç Fener'de 6 araç vardı. Balat durağındakilerin sayısı da bir o kadardı. Ancak bunların beyefendiliğini anlatmaya kelimeler yetmez. Aile reisi işine giderken, eşini ve çocuklarını bunlara gönül rahatlığıyla emanet ederdi. Taksim'e ya da Emirgan'a yollarken, içine kurt düşmezdi. Amerikan yapımı dolmuşlara, plak çalarlar takıldığında havaları daha da arttı. Kimi müşteriler sevdikleri şarkıları çantasında getirirdi. Teknolojik gelişme artarken araç kullanıcıların kalitesi bozuldu. Gaspçılar, sapıklar ve de bölücü teröristler direksiyona geçtiler. Sonuçta huzurlu yolculuk yapma imkanı yok edildi. Kaybolanlar arasına "Taksim-Sarıyer" ve "Osmanbey-Şişli" diye bağıran kahyalar katıldı. Bunların filmlere konu olanlarını bazı kanallarda izlemek hüzün verici.

Çıkış o çıkış

İstanbul'da fasılsız gazino olmazdı. Tabii dansözsüz de. Kimi ünlü müşteri -Erol Simavi başta- gece için rezervasyon yaptırırken özel talepte bulunurdu; "Kürdili Hicazkâr faslı". Arada gazelhan arzulayanlara da tanık olunurdu. O dönemin ünlü dansözlerini asla unutamayız. Adlarına şarkılar bestelenirdi. Hüseyin Movit dostumuza inat, şu ünlü dörtlüğü yazacağım:

"Nana gitti Paris'e

Kaldık Semiramis'e

Aysel Tanju hamile

Sıra Türkan Şamil'de"

Yaşı genç olanları bilgilendirelim. Adı geçen dört dansöz oryantalimizin efsaneleriydiler. Yeteneklerine biraz şans eklenince hep ön planda kaldılar. Adnan Şenses'in ünlü organizatör Hasan Tikofiş'in valizcisi olduğunu kim bilir. Onun da şansı aynen şöyle gelişti; "Nigar Uluerer, parası peşin alınan bir işe gelmedi. Tikofiş de, Şenses'e 'Sen çık ulan' diye bağırdı. Adnan'ın sahneye ilk çıkışı böyle oldu. Bir daha da inmedi." Çanta taşıyıcı genç ölene kadar neonların en tepesinde kaldı.

***

Zaman zaman Kanal-B'ye takılıyorum. Güne Bakış ilk sırada. Başarılı Bilgehan Atay'a tek tavsiyem, kırmızının hakim olduğu kravat takması.

...

Aylardır söylenen dedikodu gerçekleşti. "Evleneceksen Gel" yarından itibaren Show TV'de. Seda Sayan, partneri Uğur Arslan'ı yanında götürmeyi seviyor.

...

85. İzmir Enternasyonal Fuarı'na katılımcı ülke sayısı bu yıl 18'de kaldı. Bu kadar mı tanıtım zaafı oldu? Bizim Büyükçekmece Belediyesi bile bunca teröre rağmen 37 ülkeyi getirdi. Bir ilçe katılımcı yabancı sayısında  bile Türkiye'nin koca bir metropolü İzmir'e büyük fark attı.

Yazarın Diğer Yazıları