Biz arzulanan insanı yetiştiriyor muyuz?

Hayır, biz arzulanan insanı yetiştirmiyoruz. Biz, insanı tarlada kabak, bahçede bostan ve ağaçta at kestanesi olarak görüyoruz. Öyle bir eğitim sistemi uyguluyoruz ki, zaman zaman insan diye yetiştirdiklerimiz hiç bir işe yaramamanın yanında ülkeye zarar veren ayrık otları bile oluyorlar.

Medeni milletler geleceklerinin devamı için aranan insanı yetiştirirken, biz ise adeta olanı da yok etmeye çalışan bir sistem uyguluyoruz. “Müslüman gençlik” yetiştireceğiz dedik, ülkede hırsız, madde bağımlısı, yalancı, vicdan yoksunu, dolandırıcı ve vatan haini kişiler yetiştirdik.

Demokrasiye ve insan haklarına saygılı birer fertler olsun derken, bir de ne görelim saygı ve sevgiden yoksun, sokak ortasında adam boğazlayan, çek senet mahyası, maganda, kendinden başkasının yaşam hakkı olmadığını düşünen, yasa tanımayan ve töre bilmeyenler topluluğu oluşturduk.

Geleceğimize şekil verenler ve insanlığa hizmet sunanlar olsun arzularken, istifçi, stokçu, fırsatçı, ilim ve irfandan yoksun, okumayan, magazin programlarından beslenen, elinden bir şey gelmeyen, beleş yaşamayı seven, cahiller ordusu ve çalı çırpı birikintisinin oluşmasına neden olduk.

Üstelik bu yetişenler içinde, birilerine kaz gibi yolunan, yatağımızı yorganımızı satan, kışın bırakın paltoyu sakosuz dolaşan ve gece gündüz bulgur pilavıyla soğana talim eder hale geldik. Yetmediği yerde sağanımız olan bir ineğimizi satan, bankalardan kredi çeker ve var olan her şeyimizi ipotek eder halde bulduk.

Gün gelir bu okullarla birlikte, bizimde çilemiz son bulur diye düşündük. Biz çektik evladımız çekmesin dedik. Zaman gelip de ele avuca düştüğümüzde o da bize bakar rahat ederiz zannettik. Heyhat o gün geldiğinde kefen paramızı dahi elimizden alıp, dayağını yer olduk. Hatta bazılarını ebeveynlerini öbür tarafa erken yollarken gördük.

Hepsi böyle dersek elbette yanılırız. Tıpkı bir sergideki ham karpuzların içinde bile olgunları çıkabileceği gibi, çıkan olgunları da  “imalat hatası” saydık. Bu nesil içinde de az da olsa yetişmiş insanlarımızın olmasını yeterli bulamazdık. Arzumuz her insanın, istenilen kalitede yetişmesiydi. Dövünerek sitemimiz ise bundandır.

Öyleyse neden insan gibi insan yetiştiremeyiz diye suçlu aramaya başlayınca, o suçlunun ise kendimiz olduğumuzu anladık. Çünkü geleceğimizi karartan kendi çıkarları dışında hiç bir şey düşünmeyen siyasileri futbol takımı gibi tutarak yarınlarımızı onların kölesi kıldık.

Hani bir hikâye anlatılır. Ülkenin birinde kral seçimi kısmet kuşu ile belirlenirmiş.  “İşte bu ülkede ölen krallarının yerine yeni kralı seçmek üzere halk alana toplanır ve kralı belirlemek üzere kısmet kuşunu uçururlar. Kuş gider ülke ve insanlarla işi olmayan birinin başına konar. Zorunlu olarak halk bu kişiyi kral ilan eder. Aradan geçen zaman içerisinde kral zevki sefa sürerken halk perişan olur. Halk ise panik içerisinde krala giderek yapmayın efendim bize acıyın diye başlar yalvarmaya. Kral benim durumumu bile bile seçtiniz, bense görevimi yapıyorum der.”

Bizde yıllardır eğitim sistemimizle devamlı oynayan, kafalarının arkasındakileri eğitim sisteminde yapacakları değişikliklerle gerçekleştireceklerini düşünenleri seçmiyor muyuz. Öyle ise kimi kime şikayet etmeye hakkımız var. Böylece bizden öncekilerin bize bıraktığı bu kötü mirası, biz geleceklere, belki onlar da kendinden sonra gelecek nesillere bırakacaklardır.

Kendini akıllı sanan bu yöneticiler ise eğitimin e’sinden anlamayan yandaşları vasıtasıyla TEOG, ÖSYM, LYS ve KPSS gibi yarısı yanlışlardan oluşan sorularla çocukları okullara yerleştirip, yetişkinleri işe almayarak ortaya ucubeler çıkarmaktadırlar. Milli Eğitim Bakanlığı’na yerleştirdikleri yandaşlar ise görevlerini yerine getirmek ve ağalarına hizmette kusur etmeme adına kendilerine verilen isimlere sınav kazandırmak için sözlüde pinpon topunun ağırlığını, Aspirinin hammaddesini, Eyfel kulesinin basamak sayısını ve Gorbaçov’un eşinin adını sorarak, seçtikleri yöneticilerle ülkeye hizmet yerine köleliğe devam demektedirler.

Bir de kalkmış neden 3 milyon insan okuma yazma bilmiyor. Neden bizden de ilim ve bilim adamı yetişmiyor. Neden hırsızı, arsızı, yüzsüzü, pazarlamacısı ve vatan hainleri çoğaldı diye soruyoruz. Tüm bunları biz yaptık biz. Şimdi ise kalkıp, biz neden insan yetiştiremiyoruz diye sorma yerine, bile bile bunları neden yapıyoruz diye soralım.

Yazarın Diğer Yazıları