Biz de onu çok şey bilir zennederdik

Cumhurbaşkanı kürsüde kadın eşitliği konusunda konuşuyor. Edası o kadar kendinden emin gözüküyor ki bu sanıya kapılmadan edemiyorsunuz. Yalnız bildiğini biliyor mu bundan şüpheliyim. Sokrates demiş ya  “Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir”  diye. Doğru valla.

Kadın ve erkeğin eşit olmadığını söylüyor. Kabul. Tamam. Ama dayandırdığı tez yanlış. Bu tez üzerine kurduğu konuşmayı da baştan aşağıya yanlış hale getiriyor. Kadın ve erkeğin eşit olmadığını herkes bilir ama işe fıtrat açısından bakarsanız böyledir. Çocuklar bile bilirler. Yüzlerce fark vardır ama mesela çocuk, babasının bıyıklı olduğunu annesinin etek giydiğini görüp farkı anlar.

***

Oysa biz yasalar önündeki eşitlikten bahsediyoruz. Yasalar önünde eşit haklara ve kolaylıklara sahip olması, yani yurttaş bilincine sahip olması mesela... Tartışma konusu olan budur. Daha doğrusu kimsenin tartışmadığı ama AKP zihniyetinin tartıştığı budur.
Kadın ve erkek, sosyal devletin bütün imkanlarından faydalanmalıdır. Bütün kolaylıklara erkeklerle eşit derecede sahip olmalıdır. Özellikle kazançta kendisine farklı muamele yapılmamalıdır. Medeni insanlar bunları konuşuyorlar.

***

Cumhurbaşkanı her konuda birine takmazsa olmuyor. Muhakkak onlar diyebileceği biri olmalıdır. Bu konuşmada da feministleri doladı parmağına.
Artık Türkiye bu farklılıklara alışmalıdır. Farklılıklar farklılıklar diyip duruyoruz ya hatta şimdi yeni bir laf çıktı, “farkındalık”  diyorlar. Ne demekse!..
İşimize geldiği vakit birbirimize benzemeyen taraflarımızı kabul edip düzeltiyoruz. Gelmediği zaman, hasmane konuşmalarla karşımızdakini,  “bundan size ne”  deme raddelerine getiriyoruz. Ben de feministler hakkında Tayyip Bey’in yüksek fikirlerini dinlerken, içimden bu kadar da olmaz dedim. Feministler anneliği bilmezmiş, reddederlermiş. Peki ama bundan size ne? Bunlar çoğunlukla zeki, eğitimli kadınlardır ve kurcalarsanız görürsünüz ki onları böyle düşünmeye sevk eden bir kalp acıları vardır. Çoğu yazardır, üretkendirler yani. Satre’ın eşi Simone Simone de Beauvoir hâlâ zevkle okunan bir sürü kitap yazmıştır. Felsefecidir. Anlattıkları şeyler içerisinde sadece erkekler yoktur. Dönemlerinin özellikleri, ayrıntıları da vardır ki sosyal bilimler açısından faydalı kitaplardır.
Benim sevdiğim bir feminist yazar vardır; Aleksandra Kollontay. Hayatımda onun kitabı kadar cazip bir kitap görmedim. Hatta iyileştirici denebilir. Bu kitaplar, erkek bencilliğinin açtığı yaraları kapatmak üzere yazılır ama edebi bir tatları da vardı. Kollontay’ın kitabının adını hatırlamıyorum şimdi. Fakat piyasada varsa, baskısı tükenmemişse ya da yeni baskısı yapılmışsa bulup okuyun. Kalp acılara merhem gibidir

***

Bununla beraber ben, kocasına haksızlık eden, hoyrat davranan çok kadına rastladım. Yani kadınlar da sütten çıkmış ak kaşık değillerdir. Bu iş artık eğitimin halledeceği bir meseledir. Eğitimin, edebiyatın, sosyal bilimlerin...  “Bu işten feministler bir şey anlamaz, zaten anneliği de kabul etmezler” tarzında bir şeyler söylüyordu galiba. İnsan ruhunun inceliklerini ne kadar da çabuk harcıyor. Buna dair bir roman, bir hikaye, bir inceleme okumamışken...
İşte bu alışkanlık ve eğitimle yanlış yapıyorlar ve düşünce dünyamızın ufuklarını karartıyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları