Biz insanız

Ukala, ukala olduğu kadar da küstah olan bir varlık, kendileri gibi düşünmeyenleri hayvana benzetmeye çalışırken kendi hayvanlığını ilan etmekten geri kalmamıştır. Hani derler ya kişi karşısındakileri hep kendisi gibi görürmüş. İşte bu da öyle bir şey olsa gerek.
Bu varlık kendine verilen görevi ifa etmek üzere çıktığı yolculukta, kendisi gibi zannettiklerinin de sözcülüğüne soyunmuştur. Yaptığı işi o kadar benimsemiş ki ağasına şirin gözükme adına “Çözüm sürecini hayvanların dahi anladığını, kendilerinin bunu bazı insanlara anlatamadıklarını” söyler hale gelmiştir.
Ey zavallı mahlûkat, sen nereden bilesin ki yaradan, insanlarla hayvanları farklı yaratmıştır. İnsanları yaratırken verdiği akıldan dolayı tüm canlılardan farklı kılarak sorumluluk sahibi de yapmıştır. Bundan dolayı da yarın kıyamette hesaba çekileceğimizi emretmiştir. Hani öğrenesin diye söylüyorum.
Hani hayvanlar çiftliği diye bir film var. Mutlaka izleyenleriniz olmuştur. İzlemeyenlere de izlemelerini tavsiye ederim. O filmden alınması gereken dersler vardır. Kısaca filmin konusunu özetleyecek olursak. Çiftlik hayvanları bir araya gelip, kendilerine çiftlik sahibi tarafından haksızlık yapıldığını düşünerek isyan edip, çiftliğin yönetimini ele alarak mutlu bir yaşam sürmeyi planlarlar. Bilahare idareyi ele geçiren hayvanlar geçmişlerini de arar hale gelirler.
Bugün ise hayvanların da kendilerini anladığını söyleyerek onlarla birlikte yola çıkanlar, o çiftlikteki hayvanların düştüğü duruma düşerek ağalıklarından da olacaklardır.
Ey halkım ne hale geldiğimizi varın görün. Sığırtmaçların milleti yönlendirme adına akilliğe soyunduklarını ibretle seyreder olduk. Dün temsil ettiği kesimi pazarlayarak kekliklik yapanlar, bugün ülkeyi toprakları ve üzerinde yaşayan halkıyla birlikte pazarlamaya kalkmıştır. Bunu yaparken de kendini anlayan tüm hayvanları yanına almak suretiyle yollarda rastladıkları çobanlara doğru böğürerek koşmaya başlamışlardır.
Tabii ki bizler insan olmamızdan dolayı bu böğürtüleri anlamakta zorlanıyoruz. Bildiğimiz ise bir hayvan böğürüyorsa ya açtır, ya canı yanıyordur, ya da hemcinslerine meydan okuyordur. Eğer bu böğürtü açlıktan dolayı ise çoban bunları toplayarak otlatmak üzere meralara götürür. Yok, hemcinslere meydan okuma ise otlak bölüşümü nedeniyledir.
Biz insanız; yaradan bizi kâinatın efendisi olarak dünyaya göndermiştir.
Biz insanız; Allah’ın bize verdiği aklın sayesinde sevmeyi, saymayı, yardım etmeyi ve mutlu yaşamayı bilenlerdeniz. Tüm bunların sulh ve sükûn içinde olması için oturur konuşuruz. Çünkü bir birimizi anlamamız için aklımız, meramımızı anlatmak için ise dilimiz vardır. Hiçbir zaman için ne böğürür, ne de meleriz.
Biz insanız; kimseyi hakir görüp dışlayarak hakarette bulunmayız. Ayrıca Müslüman’ız. Dinimiz de bize böyle olmamızı emreder. Biliriz ki herkesin de kendimiz kadar hakkı var. İnsan haklarına da saygı duyarız. Yalandan, riyadan ve pazarlamadan uzak dururuz. Bu görüşümüz vatanımızın ve milletimizin bölünmesine de müsaade ederiz anlamına da asla gelmez.
Biz insanız; Yaratılanı yaratandan ötürü, vatanımızı, bayrağımızı ve ülkemizi üzerinde doğup büyüyüp, üzerinde öleceğimiz ve gelecek nesillere bırakacağımız mirasımız olduğu için severiz. Gerektiğinde bu değerlerimiz uğruna ölürüz. Hayvanlar gibi çobanın sopası önünde boyun büküp, otlaklarda vakit dolduranlardan olamayız.
Varsın birileri hayvanlarla anlaşsın. Onlarla birlikte böğürerek meleyerek otlaklarda koşuşturadursun. O, onun sorunudur. Bizler insan olduğumuz için, insanlığın gereği nelerse onları yapacağız. Hayvanların bize rehberlik etmesi değil, bizim onlara önderlik ettiğimiz bir dünyada yaşayacağız. Herkes şunu çok iyi bilmeli ki biz insanız, insan gibi yaşamaya devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları