Bizans İmparatorluğu ve Ermeni tehciri

Ermeni tasarısının ABD Temsilciler Meclisinde onaylanması yine aynı ve birbirinin ikizi tartışmaları gündeme getirdi. Ankara malûm  “Konuyu tarihçilere bırakalım”  tezini tekrarlamaktan öte birşey yapmıyor. Konuyu tarihçilere bıraktığımızda, yalnız 1915 olayları, Anadolu ve Kafkas coğrafyasında çok şaşırtıcı tarihi gerçeklerle karşılaşırız.
Bu konuda yazılmış en önemli araştırmalardan biri de Prof. Ali Sevim’in Türk Tarih Kurumu yayınları arasında çıkmış Selçuklu-Ermeni İlişkileri adlı kitabıdır. Sevim, burada tarihteki ilk Türk-Ermeni ilişkisinin Selçuklu devleti döneminde başladığını, Arap, Pars, Bizans, Süryani ve Ermeni vakayinameleriyle kaynaklarından yararlanarak ortaya çıkarmıştır. Sevim, şunları yazıyor:
 “Selçuklular’ın Anadolu’yu fethinden önce, Ermeniler, Bizans İmparatorluğuna(vasal) tabi olarak Doğu Karadeniz, Gürcistan ve Armenia ile verilen Vaspurkyan adı verilen Van Gölü havzasında, iki büyük aile kolunun yönetiminde, kaynaklarda ’krallık’ adıyla zikredilen küçük siyasal teşekküller halinde yaşamlarını sürdürmekteydiler.
Bizans İmparatorları, özellikle İkinci Basil, mezhep ayrılığı dışında, bağımsız bir devlet olmak amacıyla, Doğu’daki Müslüman emirliklerle iş birliğine girerek, zaman zaman ciddi isyanlara kalkışan Ermeniler’e karşı askeri harekatlara girişmişler, neticede Vaspurkyan ile Armenia’daki Ermeni krallıklarını ilhak ettikten başka halkını da Orta Anadolu ve Kilikya’ya (Çukurova-Adana) sürmüşlerdir.”
Prof. Sevim bütün bu bilgileri çeşitli tarihsel kaynakları göstererek kanıtlamaktadır.  “Yani bugün Anadolu’nun çeşitli yörelerine dağılan ve 1915 isyanından önceki konumlarında Ermeniler, Bizans İmparatorluğu tarafından göçe zorlanarak(tehcir) Anadolu’ya dağıtılmışlardır.”
Sevim, bunun tarihteki en büyük Ermeni tehciri olduğunu yazmaktadır.
 “Söz konusu techir sebebiyle Selçuklular’ın Anadolu’da fetih ve yurt tutma faaliyetlerine başladıkları zamanlarda, Doğu Anadolu’da artık herhangi bir Ermeni siyasal kuruluşu mevcut değildi.”
Ali Sevim’e göre, Ermeniler Anadolu’yu fetheden Selçuklu ordusunu kurtarıcı olarak karşılamışlar, Bizans’ın Ortododoksluk mezhebine geçmeleri için yaptıkları baskıdan da kurtulmuşlardır:
 “Ermeni krallık ve prenslikleri Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve ardından Anadolu Selçuklu Devlet dönemlerinde Müslim ve gayrimüslim olarak öteki Selçuklu vasalları gibi iç yönetimlerde tamamen bağımsız olarak siyasal yaşamları’nı sürdürmüşlerdir.
Ermeniler, Türkiye Selçukluları döneminde bağımsız Devlet kurmak için Selçuklu yönetiminin herhangi bir biçimde zaafa uğradığı ve dolayısıyla buhran, anarşi içinde bulunduğu sıralarda, aralarında kin ve düşmanlığın mevcut olmasına rağmen Bizans’la daha sonra Haçlılar ve Moğollarla işbirliğine başlayarak, tâbi bulundukları Türkiye Selçukluları devletine karşı çoğu kez başarısızlıkla sonuçlanan isyan hareketlerinde bulunmuştur.”
Ermeni tarihçilerinin iddialarının aksine, Anadolu’daki Ermeni azınlığı Bizans tehciriyle başlamış ve Ermeniler de tıpkı Kürtler gibi Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı zayıflık anlarında sürekli isyan etmişlerdir. Ancak Osmanlı yönetiminin Ermeni tehciri tarihte ilk değil; ondan önce Bizanslılar bunu ilk kez ve çok geniş kapsamlı biçimde gerçekleştirmişlerdir.
Bizans ve Osmanlı tehcir operasyonlarının temel gerekçesi ise aynıdır: Ermenilerin tâbi bulundukları devletlerin ulusal güvenliğini tehdit etmeleri ve istilacı dış güçlerle işbirliği yapmaları!

Yazarın Diğer Yazıları