Boğaziçi, yalılar ve hatıralar...

Ben İstanbul’un “neresindenim” ? Aslında İstanbullu değilim, Ankara’da doğdum, Ankaralıyım... Ama hayatımın büyük kısmı İstanbul’da geçtiği için, “İstanbulluyum” ve İstanbul’un her tarafındanım.. Boğaziçi’nden, Bebek’ten, Arnavutköy’den, Emirgan’danım, biraz da Anadolu yakasındanım.
Okulum Robert Kolej, Hisar sırtlarındaydı. Okula gidiş yolumuzun üstündeki ve okul dışındaki saatlerimizi geçirdiğimiz Bebek ve Arnavutköy Kız Koleji’ndeki kız kardeşlerimizle öteki tepedeki öteki okuldaki kız sınıf arkadaşlarımızla buluştuğumuz Arnavutköy!
Hepsinin acı tatlı hatıraları var...
Unutulmaz anılar
Hisarın da rıhtımdaki balıkçı lokantası ve Ermeni Madam Lüsi’nin Pansiyonu.. Lisede askerlik kampları yapılırdı, her yaz okul kampüsünde ana yatakhaneler kapalı olduğu için biz, Bülent Ecevit, Tunç Yalman, Ahmet İsvan, Madam Lüsi’nin Hisar’daki evinde pansiyonda kalırdık.. Ömür bir kadındı Madam Lüsi, bizi çocukları gibi sever, korur, hastalanınca bakardı! Her akşam o tatlı şivesiyle “Bülent geldi.. Tunç geldi... Ahmet nerede kaldı?” diye meraklanırdı.
Zaten okulda hademelik de yapan Madamdan başka Ermeniler de vardı. Hastahanedeki Takvor, berber Kirkor.. Kitaphane Müdürü Tüycüyan. Ama o zamanlar yoktu aramızda bir ayrılık!
Her akşam talimlerden sonra Bebek’e veya Arnavutköy’e sarkardık...
Ve de Emirgan’a çay içmeye... Faruk Nafiz Çamlıbel, Yahya Kemal Beyatlı gibi ustaların yamacında...
Emirgan’ın bir başka acı tatlı anısı var... Bir arkadaşımız Emirgan’ın güzel bir kızına takılmış... Emirgan gençleri bunu hazmedememişler ve arkadaşımızı tartaklamışlar.. Bunun üzerine bizler, beş on kişi sopalarla müsellah, Emirgan meydanına gittik ve Emirganlı gençlere meydan okuduk. Neyse ki araya girdiler, savaş olmadı...
O zaman ne bilirdim önce Emirgan Orta Okulu’nda İngilizce öğretmenliği yapacağımı.. Ve sonra da Emirgan’dan güzel eşimi alacağımı... Hanımköylü olacağımı... Emirgan’daki evimizi sattık ama eşim ve ben, oradaki dostlarımız esnafla hâlâ Emirganlıyız. Gönlümüz hâlâ orada!
Tramvaylar
O zaman, önde kırmızı arkada yeşil, römorklu Bebek-Eminönü tramvayları vardı. Okuldan çıkınca Bebek meydanında tramvaya binerdik. Heyecanlı tarafı, aynı tramvaya, şimdi artık mevcut olmayan Boğaziçi Lisesinden (eski Feyziati) sonra da, Arnavutköy’den Amerikan Kız Koleji öğrencilerinin binmesiydi.. Bazan sözlü flört, bazan da göz flörtü. Ama işte o kadar. Hayali de cihan değer!
Pazar akşamları ve Pazartesi sabahları okula dönerken okulun bulunduğu tepeye çıkmak vardı... Biraz paramız varsa dolmuşla, yoksa yayan!
Kaçamaklar
Okulun son yıllarında akşamları mekanımız Bebek ve Hisar’daki lokantalardı.. Okulun kapılarının kapandığı saati geçirince kapıcılara rüşvet vererek içeri girerdik ana yatakhanelerin kapıları da kapalıydı.. Şimdi Boğaziçi Üniversitesi olan okuldaki yatakhaneye o ne cesaretle bayrak direğinden tırmanarak nasıl geçerdik? Hâlâ hayret ederim yatakhane binasına nasıl girerdik...
Boğazda Rumeli Kavağı ve Anadolu Kavağı’ndaki balık lokantaları da sık gittiğimiz mekanlardı...
Doğrusu, Boğazın öteki yakasına yabancıydık.. Kandilli Kız Lisesi talebelerini uzaktan temaşa ederdik... Kanlıca’ya yoğurt yemeye giderdik.
Yalılar
Tabii Boğazın iki tarafının da yalıları meşhur... Emirgan’daki... Şerifler yalısı. Bebek’teki Aslanlı yalı... Yılanlı yalı, karşı sahildeki Kont Ostrogot yalısı...
Hüseyin Paşa yalısı. Amcazade Hüseyin Paşa yalısı... Kırmızı Direkli yalı... Zarif Paşa yalısı... Kandilli’de Altunizade Necip Bey yalısı... Ve Yeniköy’de adlarını hatırlayamadığım yalılar... En son yapılan Baranların yalısı idi.
Ve merhum Muharrem Nuri beyin Üsküdar’daki yalısı.
Emirgan’daki Şerifler yalısının ana tarafımdan büyük büyük dedem olduğunu yeni keşfettiğim eski Sadrazamlardan Mustafa Naili Paşa tarafından yapıldığını da çok sonra öğrendim...
Ostrogotların yalısında meşhur İngiliz ajanı sonra Sovyet Rusya’ya kaçan, orada ölen Kim Philby’yi tanımıştım.
Yalılar deyince, bu yalılar konusunda ihtisas yapan, kitaplar yazan, fotoğraf sergileri açan Perihan Balcı Hanımefendiyi anmak gerek. İnşallah hayattadır...
Bu yazımla Boğazın tam hakkını verdiğimi sanmıyorum.. Şunu söyleyeyim, İstanbul Boğazı’nın dünyada bir eşi yoktur... Ve Köprüler de bu güzele gerdanlık oldu! Boğazın benim hayatımdaki yerini de ben asla unutamam...
- Yorumlar 0
- Tarihten günümüze istikamet nereye...23 Aralık 2013 Pazartesi 00:00
- Demokrasi ve özgürlük16 Aralık 2013 Pazartesi 00:00
- Ebabil kuşları ve Atatürk19 Kasım 2013 Salı 00:00
- Bir zamanlar örnek bizdik!..10 Kasım 2013 Pazar 00:00
- Dalyaya 10 kaldı...29 Ekim 2013 Salı 00:00
- TV, Türkiye’ye arka kapıdan giriş yaptı!16 Ekim 2013 Çarşamba 00:00
- Kimin bayramı!..15 Ekim 2013 Salı 00:00
- Dert mi ararsın?05 Ekim 2013 Cumartesi 00:00
- Bir dertleşme27 Eylül 2013 Cuma 00:00
- Gündemdeki Paşa...16 Ağustos 2013 Cuma 00:00
- Kimler bayram ediyor!..10 Ağustos 2013 Cumartesi 00:00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.