Bozdağ: Gülen, başka bir ülkeye kaçış arayışı içinde

Bozdağ: Gülen, başka bir ülkeye kaçış arayışı içinde
Adalet Bakanı Bozdağ, Fetullah Gülen'in başka bir ülkeye kaçış arayışı içinde olduğuna dair ellerinde güçlü istihbarat bilgileri olduğu söyledi ve 4 ülke saydı: 'Kanada, Belçika, Norveç, Brezilya.'

ABD'de bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Washington'da mevkidaşı Loretta Lynch ile Fetullah Gülen'in iadesini görüştü.

Görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, muhataplarına yeni delliler sunduklarını bildiren Bozdağ, Gülen'in, Türkiye'ye iade edilebilir endişesiyle yeni ülke arayışlarına girdiğini de söyledi.

Tüm bu gelişmelerin ışığında ABD'den NTV canlı yayınına konuk olan Adalet Bakanı Bozdağ, Hüseyin Günay'ın sorularını yanıtladı.

Bakan Bozdağ'a yöneltilen sorular ve alınan yanıtlar şöyle;
 

Gülen'in iadesi konusunda ABD'li mevkidaşınızla bir araya geldiniz. Uzun sayılabilecek bir görüşmeydi. Ön plana neler çıktı, neler konuşuldu?

ABD Bakanı ile öncelikle terörizmle etkin mücadele konusunda uluslararası işbirliğinin önemi üzerine konuştuk. Çünkü Türkiye eş zamanlı, PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ pek çok terör örgütüyle mücadele ediyor. Bizim tecrübemiz terörizmde etkin sonuç alabilmek için ulusşlararası etkin işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Onun için ABD ile Türkiye'nin dost ve müttefik iki ülke olarak bu işbirliğini daha da güçlendirerek devam ettirmesinin altını çizdik. Fetullahçı Terör Örgütü'nün yapısı hakkında Sayın Bakan'a aktarma imkanı bulduk ve bu örgütün işleyişiyle diğer örgütlerden farklı olduğunu özellikle vurguladık. 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünü gerçekleştiren bu örgütün ülkemizde 241 kişiyi öldürdüğünüz 2 bin 194 vatandaşımızı yaraladığını ve büyük zararlar verdiğini, bu darbe teşebbüsünün sevk ve idarecisinin, bütün bu cinayet ve yaralamaların birinci failinin Gülen olduğunun altını çizdik. Türkiye'nin bu noktada ABD'den beklentilerini ifade ettik. Hem iade anlaşması üzerinde değerlendirmelerimiz oldu karşılıklı hem de bizim taleplerimiz üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. İadesi, iade amacıyla tutuklanması, geçici tutuklama ve şu anda Pensilvanya'da terör örgütünü fiilen yönetmeye devam eden terörist Fetullah Gülen'in bu serbestliğinin sınırlandırılması ve buna izin verilmemesinin altını çizdik. Dost ve müttefik bir ülkede yine dost ve müttefik olan bir ülke aleyhine terör faaliyetlerini, televizyonlara röportaj vermek, video konferanslarla mesajlar iletmek, gizli mesaj ve talimatlar yollamak, algı operasyonları yapmak ve Türkiye'de başkaca terör faaliyetlerine emir talimat ve komuta etme noktasında çok büyük serbestlik var. Bunun kısıtlanmasının önemli olduğunun altını çizdik.

“BEŞ SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ”

Mevkiidaşınıza bilgi ve belgeler sunduk dediniz. Bu dosyalar 15 Temmuz darbe girişimiyle mi alakalı, yoksa ondan önceki süreçle mi ilgili?

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili biz geçici tutuklama talebi gönderdik ve bununla ilgili gerekçeleri de çok net ifade ettik ve delilleri de ekinde gönderdik. Ondan öncede 4 ayrı dosya ile ilgili iade talebimizi ilettik, belgeleri koyduk, onların istediği ek bilgi ve belgeleri verdik. Türkiye'de karşılıklı görüşmeler oldu. O görüşmelerde bazı bilgi ihtiyaçları oldu, onları karşılamak üzere de üç klasör bilgi ve belgeyi sayın bakana takdim ettik. Bizden sonra uzmanlar da kısa bir değerlendirmeyi kendi aralarında yaptılar. 

İki ülke arasında bir komisyon, bir yuvarlak masa kurulması mümkün mü bu noktada?

Burada uluslararası adli yardımlaşmaya bakan bir birim var, Türkiye'de buna bakan bir birim var. Oradaki uzmanlar arasında karşılıklı sürekli bir çalışma var. Sayın bakan dün bu konularla ilgili beş ayrı savcı görevlendirdiğini ve bu savcıların da özel bir hassasiyetle bu konuya çalıştığını ifade ettiler. 

TAKVİM VAR MI?

Siz kişisel olarak nasıl bir izlenim aldınız? Darbenin arkasında Gülen olduğuna inanıyorlar mı? Sunmuş olduğunuz delillere yaklaşımları nelerdir?

Ben ona girmek istemem, doğru da görmem. Biz kendi düşüncelerimizi, beklentilerimizi ve hassasiyetlerimizi en üst seviyede sayın bakana ilettik. Bir niyet okumayı doğru görmüyorum. 

Hukuki sürecin başlaması için ilk önce Adalet Bakanlığı’nın bu dosyaların inceleme sürecini tamamlaması lazım. Sonrasında bu süreç mahkemeye taşınacak. Sürecin sonucuna varmak için bir zaman çizelgesi öngörüyor musunuz? 

Bir zaman öngörme imkanı yok. Biz hep iade, iade maksadıyla tutuklama, geçici tutuklama gibi bütün bu alanda uygulanabilecek yöntemlerin hepsi, bir hukuku olan yöntemler. Biz onlardan bu konuda beklentimizi ifade ederken yargıyı, hukuku bir kenara koyun, bunu bize verin demiyoruz. Zaten böyle bir beklentimiz yok. Bizde de iade şartları taşıyıp taşımadığı konusuna mahkemeler karar veriyor. İade ve geçici tutuklama ile ilgili şartları taşıyıp taşımadığına yargısal süreçlerde karar verilecektir. Bizim söylediğimiz, bu yargısal süreçlerin hızlandırılması ve bu zamanın mümkün olduğu kadar kısaltılması talebidir.

“DÖRT ÜLKEDE YER ARAYIŞI VAR”

Geçici tutuklama talebi hala alınmadı. Bu adımlar atılmadıkça başka bir ülkeye kaçar mı endişesi doğuyor. 

Tabii, Fetullah Gülen’in başka bir ülkeye kaçış arayışı içinde olduğuna dair elimizde güçlü istihbarat bilgileri var. Özellikle ABD’nin bugüne kadar iade dosyalarından farklı şekilde bu dosyayı incelemesi, üzerinde hassasiyet göstermesi, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Biden arasında bu konunun görüşülmesi, üst düzey temaslar ve ABD’nin mesafe alınmasa dahi gösterdiği bir yakın hassasiyet orada acaba iade edilebilir miyiz korkusu uyandırmış durumda. Böyle bir ihtimalin gerçekleşme durumunda onun için Kanada, Brezilya, Belçika, Norveç gibi bazı ülkelerde yer arayışı ve buldukları yerlerde de terörist Fetullah Gülen’in yaşamasına uygun şartların hazırlanmasına ilişkin çalışmalar var. Biz bu çalışmaları sayın bakana da aktardık.

“BAZILARIYLA İADE ANLAŞMASI YOK”

Kanada, Brezilya, Norveç, Belçika dediniz. Bu 4 ülkenin olmasının özel bir sebebi var mı? 

Bazılarıyla iade anlaşması yok. Bazılarını da daha güvenli görebilirler kendileri için. Elbette kaçış için yer arayışında birtakım ülke yönetimleriyle de temas kurma ihtimalleri güçlü. Birtakım garantiler alırsa ona göre tavır belirleyecektir. Biz onu da takip ediyoruz. 

“EĞER OBAMA’YA SUİKAST GİRİŞİMİ YAPILSAYDI...”

Örneğin; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, Gülen’in iadesi konusunda Türkiye'den ABD’ye dönük çok sert açıklamalarda bulunuyorlar. ABD’de bu açıklamaların bu hukuki sürece zarar verme ihtimalini belirtiyor. Sürecin hukuki bir süreç olduğunu ve tamamlandıktan sonra nihai kararın verilebileceğini belirtiyor. 

Şimdi ABD yönetimi ve Amerika halkı Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetini anlamak için bir empati yapması lazım. Eğer Amerikan Başkanı Sayın Obama ve ailesine suikast girişimi yapılmış olsaydı, Kongre binası, Beyaz Saray bombalanmış olsaydı, halkın üzerine tanklar sürülse, helikopterlerden uçaklardan bombalar atılsa ve 241 ABD vatandaşı öldürülseydi, bu işi yapan terör örgütü üyelerinin bağlı olduğu teröristbaşı Türkiye'de olsaydı, Türkiye ABD’nin iade taleplerini olumlu veya olumsuz bir cevap vermemiş olsaydı, ABD yönetimi ve halkı ne hissederdi? 241 vatandaşımızın öldürülmesine yol açan talimatları Amerika’da yaşlı bir din adamı gibi algılanan Fetullah Gülen vermiştir. 2 bin 194 masum insan yaralanmıştır. Bu suçu işlediğine dair sağdan soldan siyasi görüşü ne olursa olsun, Türkiye'den herkese sorun herkes bu suçun faili Gülen ve onun yetiştirdiği sevk ve idare ettiği teröristlerdir. Bizim geçici tutuklama talebini ilettiğimiz dosyada bu konunun hukuken de Fetullah Gülen tarafından yaptırıldığını ve bütün bunların arkasında olduğunu tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymaktadır. Bu dosya gibi sağlam dosyada geçici tutuklama çıkmayacaksa dünyanın hiçbir ülkesinde geçici tutuklama taleplerine tutuklama çıkmaması lazım. O yüzden bizim eleştirilerimiz; dost bildiğimiz müttefik bildiğimiz bir ülkede bu kadar insanın kanında eli olan bir örgüt elebaşının serbestçe hala hareket ediyor olması, terör örgütünü ve terör eylemlerini hala yönetmesidir. Bunun Türkiye'nin kabullenmesi asla beklenmemelidir.

"KARA PARA AKLAMADA ELİNE SU DÖKECEK YOK"

Fetullah Gülen’in ABD’deki statüsü de merak konularından birisi. Yasal statüsüne ilişkin bir konu konuşuldu mu veya bir bilgi var mı? 

Bizim görüşmemizde böyle bir konu gündeme gelmedi ancak ben ABD yetkilerine, Fetullah Gülen’in Türkiye'ye dönük terör faaliyetleri yanında ABD içinde de faaliyetleri var. Yaklaşık 146 okul var. Bu okullara ABD’nin eyalet bütçelerinden her yıl yaklaşık 500 milyon civarında bir para aktarılıyor. Bu paralar ABD’nin parayı aktarma hedefleri doğrultusunda kullanılıyor mu? Bu paralar kamuoyu oluşturmak için kullanıyor mu kullanılmıyor mu? Bu paralar nereye gidiyor? Ayrıca Türkiye'de Fetullahçı Terör Örgütüne çok ciddi para transferi yapıldığını soruşturmalardan görüyoruz. Bir defa bu paraların akışını izlemesi lazım. Biz diyoruz ki; lütfen Fetullahçı Terör Örgütünün para faaliyetlerini bir izleyin. Göreceksiniz ki Türkiye'nin dediklerinde ne kadar haklı olduğunu anlayacaklar. Kara para aklama konusunda bu örgütün eline su dökecek dünyada ikinci bir örgüt yoktur.

Sadece Gülen’in iadesi mi konuşuluyor yoksa okullarda çalışmak için gelen binlerce kişi var, darbe girişimi sonrası da buraya gelen binlerce kişi var. Onlara ilişkinde bir çalışma veya altyapı hazırlığı var mı?

Biz iade üzerine ve geçici tutuklama üzerine konuştuk.

ByLock konusu çok tartışılan bir konu. Fetullah Gülen Terör Örgütü üyelerinin büyük bir kısmının bu gizli mesajlaşma programı aracılığıyla iletişim kurduğunu biliyoruz. Bir geçici tutuklama talebi için ByLock ABD yetkilileri için yeterli görülüyor mu?

Bizim talebimizde bu yok zaten. Darbe teşebbüsü başlı başına bir suç. ByLock örgüt üyelerinin kendi içlerinde haberleşmesi yazışma ve birlikte organize olarak faaliyette bulunmalarını ortaya koyan bir şey. Ancak son zamanlarda bu ByLock’u sulandırmak ve bunun delil vasfını tartışılır hale getirmek için bir kampanya yürütülüyor. ByLock’a giren kişiler bir defa referansla giriyorlar. Akredite edildiğinizde yine giremiyorsunuz karşıda olan kişinin sizi kabul etmesi gerekiyor. Ondan sonra size bir şifre veriyorlar. Ben elim değdi indirdim, ben aldım demeleri mümkün değil. Başlangıçta Apple Store’da duruyor bu 3 ay kadar, sonra indiriyorlar. Ama 3 ay içinde girenlerde dahil daha sonra girenlerin tamamı terör örgütü üyeleri. Yabancı ülkelerden de kişiler var. Onların bu okullarda veya sivil toplum örgütlerinde çalışan yöneticiler veya öğrenciler olduğunu görülüyor. Yabacılarda Fetullahçı Terör Örgütü üyeleri. Türkiye'nin içinde bu sisteme girenlerin tamamı örgüt üyesi. Onun dışında başka bir kimse yok. Hani örgütle hiç irtibatı olmayan falan filan diye sayarsınız öyle bir kimse yok. Oradaki yazışmaların muhtevasına baktığınızda sadece örgüt üyelerinin konuştuğu konular ve örgüt üyelerinin kendi aralarındaki fikir veya örgütün eylemleri başka şeyler yani tamamıyla terör örgütü mensuplarının konuştuğu ve yaptığı şeylerle alakalı. Yani konuda değil. Bunu sulandırmaya çalışanların herkes biliyor. Onu yaptıranları da herkes biliyor. ByLock konusunda her şey doğru. 

Adalet Bakanlığı bu dosyaları inceleyecek ve geçici tutuklama talebine olumlu ya da olumsuz yanıt verecek. Tutuklama talebi vermediği takdirde Türkiye'nin Pensilvanya’daki terör örgütü liderine ilişkin bir B planı var mı? 

ABD Adalet Bakanlığı'nın yapacağı şey idari bir çalışmayı yönetmek. Dosyalar yargıya intikal ettiği zaman yargı bir karar verecek. Eğer en kötü sonuç ortaya çıkarsa, ABD bu kadar cinayette eli olan, bu kadar suç işlemiş olan ve hala pek çok suçu işlemeye devam eden bir terör örgütü liderinin iadesine karar vermezse bu Türkiye ile ABD arasında ilişkileri çok biçimde etkileyecektir. ABD için Usame Bin Ladin ne anlam ifade ediyorsa Türkiye içinde Fetullah Gülen aynı anlamı ifade etmektedir. Türk halkında ABD karşıtlığının daha yükselmesine yol açacaktır. Ben ABD’nin bir teröristle Türkiye'yi değiştirmeyeceğine yönelik umudumu hala koruyorum. 

Adalet Bakanı'yla konuşulan konulardan birisinin de Rıza Sarraf olduğunu dün belirttiniz. Ve Türkiye'ye dönük bir operasyon olduğunu söylediniz. O operasyondan bizim ne anlamamız gerekiyor? 

Bu Rıza Sarraf konusu toplantının ana gündemi içinde konuşmadık. Ayakta ayrılırken sayın bakanla konuştuğumuz bir konu. Rıza Sarraf bir Türk vatandaşı, Türkiye'de yaptığı işlemler Türk kanunlarına göre yasal işlemler. Şu anda yargılandığı konu ABD vatandaşlarına ancak uygulanacak bir kanunla yargılanıyor. Türk vatandaşı olduğunu için ona bu kanunun uygulanması mümkün değil. Eğer böyle bir durum varsa yargılama sürecini Türk kanunlarına göre yapılması gerekir. Birde bu konu siyasi bir hedefte güttüğünü biz değerlendiriyoruz. Güçlü bir hukuki temeli bize göre yok. Dosyayı takip ettiğim kadarıyla içinde iddia edildiği gibi bir şey söz konusu değil. sayın cumhurbaşkanımız ve değerli eşinin ismini de bu şeyin içine katarak Cumhurbaşkanımızı ve eşini itibarsızlaştırmak içinde kullanılıyor. Yargılamayı yapan hakimle ilgili daha önce açıklama yaptık. Fetullahçı terör örgütü üyelerinin bit organizasyonuyla Türkiye'ye geldi. Türkiye'de 17-25 Aralık sürecinde Fetullahçı Terör Örgütünün argümanlarına uluslar arası destek amacıyla yapılan bir toplantıdır ve o toplantı sırasında ve sonrasına yaptığı açıklamalarda Türk hükümeti ve Türkiye'ye dönük ağır eleştiriler yapılmaktadır. Bu da tarafsızlık bakımından sonra derece önemli bir konu. Savcı Türkiye'nin cumhurbaşkanına ve biraz Türk ismini de kullanarak siyasi açıklamalar yapıyor, hakimi de öyle terör örgütünün bir organizasyonuyla gelmiş. Türkiye'ye bakışları çok net. Biz Türkiye olarak böylesi bir işlemin yapılmasının Türkiye'yi rahatsız ettiğini de ifade ediyoruz.