"Bu Damat Millî Damat"

Aylar önce bir büyüğüm dikkatimi çekmişti; "Selçuk Bayraktar'a dikkat et". Devamla "Delikanlı İHA'ları geliştirmek için yatağı yorganı tesislere taşıdı" demişti. Konu bana yabancıydı ve prensip olarak anlamadığım şeylere bulaşmak istemedim.

Selçuk Bayraktar'ı CNNTURK'te görünce oturup izledim. Hakan Çelik'in "Hafta Sonu"ndaydı. Genç bilim adamının Robert Kolej'de başlayıp MTI mezuniyetine kadar varan eğitimi mükemmeldi. Babasının da kendisi gibi mühendis oluşu aileden avantajı.

ABD ve İsrail'in iki tanesini bile vermediği İHA'lardan bugün 58 taneye sahibiz. Tamamı yerli üretim. Sözü edildiği gibi "Kongreye soralım" denip geri çeviren Obama yönetiminin tavrı bizi bugünlere getirdi. Yani "Yerli ve Millî"liğe döndürdü. Bayraktar'ın dediği gibi "İyi ki vermemişler" diyebiliyoruz. Bugün Tuz Gölü'nde roket yarışmaları düzenleniyor. TEKNOFEST iki gün sonra 3. Havalimanında başlıyor. Burada DRONE KUPASI dâhil pek çok teknolojik gelişme sergilenecek.

ABD'nin Tomahawk'larından daha iyisini üretebiliyoruz. Kurulan vakfın 1450 öğrenciyi eğittiğini yeni duydum. Bunlardan Yıldız Teknik Üniversitesi ekibi Japonya'daki dünya şampiyonasında pek çok ünlü MTI'yı geçip birinci oldu.

Savaşın içinde

Afrin'deki başarılı operasyonda Selçuk Bayraktar ve arkadaşlarının da katkısı var. Tüm ekip harekâtın başından sonuna kadar oradaydı. SİHA'ların başarısındaki ana neden meydanda. "AKINCI" adı verilen ve 2019'da seri üretimine geçilecek insansız savaş aracıyla ilgili anlatılan özellikler göğsümüzü kabarttı.

Hakan Çelik'e de birkaç kelam edelim. Böylesi teknik detay isteyen konuda bu kadar bilgili olduğunu yeni öğrendim. Şu kadarını söylemeliyim "gazetecilik hayatının en başarılı programını yaptı". Tebrik ediyorum.

***

Trabzon'un gerçeği

Üç büyüklerin hegemonyasının sona erdirildiğini hatırlıyorum. 1-2 isim dışında Trabzonspor'da oynayanların tamamı bölgenin çocuklarıydı. Bunlara şans verilmesiyle başarı geldi. Takımı teşkil edenlerin en önemli özelliği "hırs ve inanç" sahibi olmalarıydı. Disipline, taktik anlayışı eklenince peş peşe şampiyonluklar geldi.

Kişisel olarak bu ışığı ilk defa Türkiye Liseler Şampiyonası finalleri için gittiğim Avni Aker'de gördüm. Beklentim fazla sürmedi. Peki bu denge nasıl bozuldu? Önce Trabzon'un yıldızlaştırdığı futbolcular koparıldı. Sonra da geleceği parlak gençler teker teker çalındı. Olay bunlarla kalmadı. Birtakım yöneticiler İstanbul'dakilere özendiler. Başarının yabancılarla geleceğine inandılar. Hele son dönemde yapılanlar hepsinin üstüne tüy dikti. Takımı, Karadeniz'i ilk defa gören hayatında hamsi yememiş çalıştırıcılara teslim ettiler. Olmayan paralara, borç senetleri ekleyip kulübü müflis hâle getirdiler.

Bundan sonrasını ne kemençe ne horon temizler. Geriye sadece sabırlı olmak kalıyor. Bunu da Trabzon insanına kabul ettirmek en zor olanı. Hele 80 yaşındaki büyükannelerin takım yapıp taktik verdiği bir şehirde! Yine de herkese sabır tavsiye ediyorum.

Başkan rahatladı

Fikret Orman şipşak kongreyle rakip hâline gelen Ahmet Nur Çebi'yi devre dışı bıraktı. Baktık yüzünde yeniden gülücükler belirdi. Zaten tüzük değişikliği filan hikâyeydi. Dört küçük tüzük tadilatıyla istediğini elde etti. Dedik ya, tek hedef Çebi'yi yollamaktı.

Üstünde durmak istediğim diğer mesele hakemler. Önce Ali Palabıyık ve birkaç isimden çekiyorduk. Şimdi karşımıza Halil Umut Meler çıktı. Özellikle bu yıldızı yeni parlatılanın yönetimi "ön yargılı". Sadece Bursa-Fenerbahçe maçına dikkat ederseniz ne dediğimi anlarsınız. Palabıyık'a "Aziz Yıldırım'ın adamı" diyenler Meler'i nasıl yorumluyorlar? Malatya önünde Medel'e çıkardığı ikinci sarı ve peşinden gelen kırmızı kartı savunabilmek mümkün mü?

Oynatmaya az kaldı

Şenol Güneş'in söylediği gibi kimi işlere uygulanmayan VAR'ı ne yapmalı? Hele düdük Anadolu tabiriyle "birilerinin eline geçmiş" ise. Bu konuda Candaş Tolga Işık'ın isyanına aynen katılıyorum. Sevgili kardeşim, Meler'i eleştirirken aklı hep PFDK'da idi. Sözlerini sansürlerken, frene basmaktan kasıklarının ağrıdığına eminim. Halil Umut Meler'in bundan sonra neler yapacağını merakla bekliyorum.

Futbolla ilgili notlarımı "çalıştırıcı kıyımı"na değinerek sonlandıracağım. Sezonun daha dördüncü haftasında Rize, İbrahim Üzülmez'i kovdu. Bir hafta sonra da Akhisar Saffet Susiç'i kapının önüne koydu. Bundan sonrakileri tahmin zor değil. Akhisar yöneticilerine Erciyes'i hatırlatmak istiyorum. Bu takım Bülent Korkmaz'la Türkiye Kupası finaline çıktığı sezon, ikinci kümeye düşmüştü.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bekçisi olmayan elma, tatlı olur. Erasmus

Yazarın Diğer Yazıları