Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Adnan İSLAMOĞULLARI

Adnan İSLAMOĞULLARI

Bu kez vazifeleri tetikçilik...

Hayatını ilme adayan ve pek çok önemli eserler veren, 1923 yılında yayınladığı 'Dinî, Edebî, İçtimâî, Siyâsî Meseleler, Tedbirler Hakkında İslâm Milletlerine' isimli kitabı yüzünden Moskova'da pek çok Müslümanla birlikte zindana atılan ve İsmet İnönü'nin girişimleriyle serbest bırakılan Kazan Türkleri İslâm âlimlerinden Musa Carullah ile alâkalı, "Öldüğünde koynundan haç çıktı" diye ahlâksızca bir yalanı yayanlar onlardı... Çünkü Musa Carullah, matematik ve felsefe bilen, hukuk tahsil eden ve medreseyle arasına mesafe koyan bir aydındı aynı zamanda, entelektüeldi, münevverdi...

Aydınlığa, bilgiye, felsefeye, hikmete, hakikate tahammülleri olmadığı için, "Öldüğünde koynundan haç çıktı" diyen müfterîler onlardı...

Onların Peygamber'den anladığı, tefessüh etmiş bir toplumu ahlâken nasıl yükselttiği değil, atı Burak ile semâda nasıl yükseldiği, parmaklarından nasıl süt akıttığı, ayı nasıl ikiye böldüğüydü.

Onların, "Câmiyi yık ama adâleti değil, adâleti yıkma" diyen Ömer'den anladıkları adâlet değil, elbisesini yamarken yakıcı güneşe bakıp güneşi nasıl soldurduğu şeklindeki uydurulmuş rivâyetti.

Onların Ali'den anladıkları haksızlık karşısında boyun eğmeyen kahramanlığı ve cesâreti değil, "Mümkün olsa namaz kılarken ayağımı kıpırdamasın diye yere çivilerdim" gibi asılsız rivâyetti...

Bu sebeple aydınlığa, bilgiye, felsefeye, hikmete, hakikate tahammülleri olmadığı için, "Diş dolgusuyla namaz kılınmaz" diyerek yıllarca insanları ifsad ettiler...

Bu sebeple aydınlığa, bilgiye, felsefeye, hikmete, hakikate tahammülleri olmadığı için, "Mikrofonla okunan ezan caiz değildir" diyerek yıllarca insanları ifsad ettiler...

Bu sebeple aydınlığa, bilgiye, felsefeye, hikmete, hakikate tahammülleri olmadığı için, yıllarca ve yıllarca kurdukları televizyon ekranlarından pislik akıttılar... Yıllarca ve yıllarca 'evliya dizileri' adı altında insanları bir illüzyona tâbi tutarak ifsad ettiler. Ekranda âniden ışıklar içinden beliriveren aksakallı kurtarıcılara çözdürdüler insanların problemlerini... İnsanların tüm zorluklarını rüya yoluyla çözen aksakallı noel baba kılıklı soytarılara hallettirdiler...

Kur'an ve Sünnet'le bir oyun hamuruyla oynar gibi oynadılar ve bir oyun hamuruna verdikleri şekil gibi kendi menfaatlerine ve gayri sahih din telâkkîlerine göre şekil verdiler...

Kendi gettolarında kadını eve hapsederken, cemaat liderleri kendi televizyonlarında ülkenin nâmdar homoseksüllerine programlar yaptırıyor, Sibel Can'ın yanağından ekranlarda makas alıyordu...

'Faizsiz kazanç' adı altında kurdukları 'İhlas Finans' isimli tuzaklarıyla mütedeyyin insanların mevduatlarını dolandırdılar...

Çünkü siyaset ile içli dışlı olmuşlardı, Turgut Özal'ın politik değirmenine su taşımışlardı, karşılığını holdingleşerek aldılar...

Şimdilerde yine siyasetin değirmenine su taşıyorlar...

Bu kez vazifeleri tetikçilik...

Gazetelerinde ve televizyonlarında insanlara FETÖ iftirası atıyorlar, FETÖ ile tehdit ediyorlar...

Oysa FETÖ de aynı kendileri gibi, yıllarca ve yıllarca televizyon kanallarında evliya dizileri ile insanları ifsad etmiş, sorgulamayan ve yalnızca itaat eden ve bir merkezden idare edilen robot nesiller yetiştirmişti...

Bugün gazete ve televizyonlarından FETÖ ile insanları tehdit ediyorlar, bugün gazete ve televizyonlarından insanlara FETÖ iftirası atıyorlar...

Evet... Türkiye Gazetesi ve televizyonlarından ve cemaatinden bahsediyorum...

Ve bizler yıllardır ve yıllardır yazıyoruz, siyasetin, cemaat ve tarikatlerle al takke ver külah ilişkileri devam ettiği müddetçe bu yapıların devlet için oluşturdukları tehlike asla bitmeyecektir... 

Siyasetin cemaatler-tarikatlerle arasındaki birbirine bağlanan menfaat hortumu kesilmedikçe bu yapıların devlet için oluşturdukları tehlike asla bitmeyecektir...

Siyaset, "Ver oyu, al devlet imkânlarını" demekten vazgeçmediği sürece bu yapıların devlet için oluşturdukları tehlike asla bitmeyecektir...

Bugün tehdit ve ihânetin adı FETÖ, yarın hangisi?

Yazarın Diğer Yazıları