Bu milleti çağdaşlıktan döndüremezsiniz
Türk milletinin yüzü her zaman çağdaşlığa dönük olmuştur. Ne kadar zorlarsanız zorlayın bu milleti çağdaşlık yolundan döndüremezsiniz.
11 asır önce Müslüman oldukları zaman da Türkler aslında kendi dönemlerinin çağdaş medeniyetine girmişlerdi. Bu bakımdan 10. yüzyılın ortalarına doğru Müslümanlığı kabul etmiş bulunan Satuk Buğra Han, çağdaşlığa adım atmış büyük bir devrimci idi. Türk milleti de onun arkasından gitmişti.
Satuk Buğra Han’dan az sonra Oğuz Türklerinin önderi Selçuk Beğ de Müslüman olarak aynı adımı atmıştı. Oğuzlar da onu izlemişlerdi. İşte bu büyük önderlerini izleyen Türklerin ortalama %70’i, 10. yüzyılın sonuna yani 1000 yılına gelindiği zaman Müslüman olmuş bulunuyordu.
Dönemlerinin çağdaş medeniyetine girdikleri için de önce Karahanlılar, daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar İslam dünyasının hem koruyucusu hem önderi olmayı başarmışlardır.
Büyük Osmanlı padişahları da hep bu yönde adım atmışlardır. Birkaç dil bilen Fatih, bir yandan fetihleriyle bir yandan dönemin bilim adamlarını İstanbul’da toplamasıyla devleti bir cihan devleti hâline getirmiştir. Mühendislik bilimine vâkıf olan Fatih bir yandan da Bellini’ye portrelerini yaptıran modern bir hakandı.
Yenilgiler başlayınca Osmanlı padişahları tekrar yüzlerini çağdaş dünyaya çevirmişler, 18. yüzyılın sonlarında, 3. Mustafa ve 3. Selim’den itibaren mühendishane mektepleri açarak, yeni ordular kurarak devletin donanmasını ve silahlı kuvvetlerini güçlendirmeye çalışmışlardır.
19. yüzyılın bütün padişahları çağdaşlığa dönüktür. Yeniçeri ocağını kaldıran, devlette ve orduda birçok yeni düzenlemeler yaptıran 2. Mahmut büyük bir devrimcidir. 2. Mahmut’tan itibaren portre resimleri, batı müzik türleri saraya girmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün her biri bir devrim olan çağdaşlaşma adımları aslında 2. Mahmut’tan beri gelen Batılılaşma yürüyüşünün son ve kesin adımlarıdır. Saltanat ve hilafet kaldırılmış, Cumhuriyet kurulmuştur ve artık geriye dönüş yoktur. Türk milleti çağdaş yaşama tarzının zevkine varmıştır.
Ne kadar zorlarsanız zorlayın, milleti bu yoldan döndüremezsiniz. Koskoca yüzüncü yılı estetikten yoksun güfte ve bestelere, Vahîdettin köşkünden izlenen donanma geçişine sıkıştırsanız da 29 Ekim’de millet meydanlara ve Boğaz’a dökülerek, Anıtkabir’i doldurarak Cumhuriyet’e sahip çıkmıştır.
Anlamsız ısrarlarınıza rağmen millet, yüzüncü yılla ilgili bir kupa maçının, üstelik de Atatürk’süz olarak Arabistan’da oynanmasına izin vermemiş, yanlış hesabı Riyad’dan döndürmüştür.
Evet, kültürde başarılı olamadınız, olamazsınız da. Çünkü varoş kültürüyle çağdaş kültür ve sanatı yenemezsiniz. Okullara tarikatları soksanız da bunu başaramazsınız. Milleti cahil bırakmaya çalışsanız da başarılı olamazsınız. Çünkü cahil bırakmaya çalıştığınız o ana babalar çocuklarını modern okullara göndermeye devam edeceklerdir.
Yeni nesillerin birçok bilgi edinme kaynağı vardır. Bu kaynaklar onların da yüzünü çağdaşlığa döndürmektedir. Patrona Haliller, Kabakçı Mustafalar bir süre duruma hâkim olurlar, sonra yok olup giderler.
Eğer samimi Müslümanlar iseniz bilim yoluna giriniz. Ancak bu yolla milleti ve devleti kalkındırabilir, İslam dünyasının sömürülmesini önleyebilirsiniz.