Bu ne şiddet, Bay Devlet?

MHP tüzüğü gereği aynı kişinin ara vermeksizin en fazla 5 kez Genel Başkan seçilebileceğini gündeme getiren Bayındırlık ve İskan eski Bakanı Koray Aydın, “Devlet Bahçeli’nin aday olmasının önü kapalıdır” uyarısını yapmıştı. MHP Genel Merkezi, her ne kadar Aydın’ın bu uyarısını duymazdan gelmeye görünür çalışsa da keyiflerinin kaçtığı gösteren bir telaş içine girdikleri dışarıya yansıyordu. Ama korkunun ecele faydası yok.
Bir defa ok yaydan çıktı, Aydın’ın uyarısıyla başlayan süreç, Olağanüstü Kongre toplanmasını talep eden yeter sayıda delege imzasının MHP Genel Merkezi’ne teslim edilmesiyle önemli bir dönüm noktasına ulaştı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu. Daha önce Koray Aydın ve arkadaşlarının başlattığı girişime kayıtsızmış gibi davranan MHP Genel Merkezi, konunun kendileri açısından vehametinin giderek artması üzerine “acil önlem” planlarını uygulamaya koymakta gecikmemiş. Sıkıştıklarında başvurdukları “demode, ucuz ve çirkin” yöntemlerle delege üzerinde baskı yapmaya başlamış bile.
İşi zorbalığa döken Genel Merkez işgalcilerinin yöntemleri o kadar basit ve bayağı ki... Olağanüstü Kongre toplanması için imza veren delegenin kapısına dayanılıyor... Önüne uzatılan geçmiş tarihli bir istifa yazısını imzalamaya zorlanıyor... Akıllarınca,  “Olağanüstü Kongre talebinde bulunanlar delege değil ki... Bakın Şubat ayında istifa etmişler... İşte belgesi...”  kurnazlığıyla bu süreci engellemeye kalkışıyorlar. Bunu yaparken ülkücü iradeyi ayaklarının altına almaları, o iradeyi ortaya koyan delegeye saygısızlık etmeleri umurlarında değil. Bu çirkin zorbalıklarının partiye vereceği zarar da onları ilgilendirmiyor anlaşılan...
Olan bitenler Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli’nin bilgisi dışında ise durum daha da vahim... Ancak, bütün bunların Dr. Devlet Bahçeli’nin bilgisi dışında gerçekleşmiş olması mümkün gözükmüyor. Bu noktada Dr. Devlet Bey’in cevap vermesi gereken sorular ve açıklık getirmesi zorunlu konular var...

* * *

Sayın Dr. Devlet Bahçeli;
Zorbalıkla baskı altına alınıp kararından döndürülmek istenen bu delege, 5 bin şehidi, binlerce gazisi, milyonlarca taraftarı olan bir davanın temsilcisidir... Onlar inanç ve ideallerini zirveye taşıyacak bir MHP için harekete geçmiş, bunun için de herşeyi göze almıştır. Siz 3 Kasım 2002 seçim hezimetinden sonra, 70 milyonun önünde, “Bırakıyorum” dedikten sonra sözünüzden caymış olabilirsiniz. Ama, davasının selameti için Olağanüstü Kongre talebiyle imza vermiş bu delegeyi de sizin gibi sözünden dönecek mi sanıyorsunuz?
Siz, bu arkadaşlara sözlerinin arkasında durmama konusunda nasıl baskı yapar veya yaptırırsınız? Delegeyi de kendinize benzetmeye uğraşıyorsanız, boşuna uğraşmayın benzetemezsiniz... Hele onları baskı, tehdit  ve zorbalıkla çıktıkları yoldan döndürebileceğinize inanıyorsanız çok yanılıyorsunuz...
Sadece ve sadece inanç ve ideallerinin arkasında durup onun gereğini yerine getiren bu insanlara karşı böyle çirkin tavırlar sergilenmesi doğru mu?
MHP delegelerine yönelik bu tür tehdit, baskı ve zorbalığı tasvip edemezsiniz... Onlara kızmaya, başta siz olmak üzere kimsenin hakkı yok... DTP’li Hasip Kaplan ve Ahmet Türk’e gösterdiğiniz kadar saygı ve hoşgörüyü bile niçin onlardan esirgiyorsunuz?
Şunu bilin ki, kendi delegesine saygı göstermeyene de kimse saygı göstermez.
Sayın Dr. Devlet Bahçeli;
3 Kasım 2002 itibarıyla Türk siyasetinde bir yozlaşmaya imza atarak Türk insanının siyaset kurumu ve siyasetçiye güvenini sarstınız. “Bırakıyorum” dedikten sonra yeniden aday olarak açtığınız yolu; DP’de Süleyman Soylu, DSP’de Zeki Sezer de kullandı. Ancak delege onlara dersini verdi.
Olağanüstü Kongre talebiyle imza veren MHP delegesinden bütün korkunuz, aynı akıbetin kendi başınıza da gelebilecek olmasından mı?

Yazarın Diğer Yazıları