Bu saray çocukların “geleceğini” çalıyor!

Bu saray çocukların “geleceğini” çalıyor!
Ak Saray’ın ülkemizin yarınını çaldığını söyleyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, “Türkiye bu sarayda tıkandı” ifadesini kullandı

CHP’nin ekonomiden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Türkiye’nin 2014 yılındaki en büyük ekonomik skandalının Recep Tayyip Erdoğan’ın inşa ettirdiği Ak Saray olduğunu söyledi. Böke ile 2014 yılını ve 2015’te Türkiye’yi nelerin beklediğini konuştuk.
* Ekonomide hükümet pembe tablo çiziliyor. Fakat yurt dışı kredi derecelendirme kurumları sürekli notumuzu düşürüyor. Gerçek tablomuz nedir?
Her vatandaş ekonominin bir parçasıdır. Dolayısıyla ekonominin nasıl gittiğini kredi derecelendirme kuruluşlarından veya siyaseten bir amaç uğruna anlatanlardan daha iyi bilen vatandaşın kendisidir. Bu sene Türkiye yaklaşık yüzde 3 büyümüş olacak. Bugüne kadar hep yüzde
5 büyümüşsen ve son yılda bu yüzde
3 olacaksa tarihsel olarak yaratabildiğimiz kadar gelir yaratamıyoruz demektir. Türkiye’nin en temel sorunu bu ekonomik yavaşlamadır. Bunun bir izdüşümü de işsizliktir. Türkiye’de işsizlik çift haneli bir rakama ulaşmış vaziyettedir. Yüzde 10.5 resmi rakamdır. Bir de bu olumsuz tablodan ümidini kaybetmiş, “gitsem de iş bulamayacağım” diye düşünen insanları da dahil ederseniz bu rakam yüzde 18’e varır. Enflasyon da Türkiye’nin büyük sıkıntısı. Son 10 yılda enflasyon hedeflenen noktaya gelemedi. Hâlâ yüzde 9’da. Eskiden cebinizde 100 lira vardı, şimdi yine 100 lira var ama eski 100 liralık ürünü almak için 110 lira ödüyorsunuz.
* OECD Türkiye’nin gelir dağılımında üyeleri içinde servetin en adaletsiz paylaşıldığı 2. ülke olduğunu açıkladı.
Türkiye’de gelir dağılımında ciddi uçurumlar var. En alt yüzde 10’luk gelir kesimiyle en üst yüzde 10’luk gelir kesimi arasındaki gelir farkı neredeyse 14 kattır. Biliyoruz ki bu gelir adaletsizliği, kendi başına sosyal ve ekonomik risk yaratan ve yavaşlamaya katkıda bulunan sorunlardan biridir. Aslına baktığınızda bazı alanlarda da alt gelir gruplarının erişemediği refah unsurlarına da eriştiği bir dönemden geçtik. Zaten küresel düzen buydu.
* 2014 yılına damgasını vuran en önemli ekonomik gelişme nedir?
Türkiye’de şu anda ekonominin bu kadar yavaşlamasının temel sebebi hukukun üstünlüğünün zedelenmesidir. Artık ekonomik faaliyete katılan hiçbir birey yarınını öngöremiyor. En üst makamdaki birinin çıkıp belli bankalara, şirketlere dair açıklama yapması ve bunu teknokratlardan önce yapması hukukun nasıl işlediğini sergiliyor. Böyle bir ortamda ne üretim oluyor ne istihdam yaratılıyor.
* Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya sürekli faiz indirimine gitmesi konusundaki baskısını nasıl yorumlarsınız?
Türkiye’de kâğıt üzerinde Merkez Bankası bağımsızlığı var. Faizler neden yükselir? Neden sürekli “indirin” diye bağırıyorlar? Esasında durmadan indirin diye müdahale edildiği için faizler yükseliyor. Siyasetçi olarak faizi siyasi bir karara dönüştürürseniz piyasada o faizi belirleyenler döner der ki, “burada ciddi bir risk var.” Çünkü yarın o siyasetçinin ne diyeceğiniz bilemezler. O zaman da faiz zaten siyasi risk sebebiyle daha yüksek olur.
*Türkiye, son yılların en büyük cari açığını 2013’te verdi, 65.4 milyar dolar. Ekonomide hızla ilerlediğini söyleyen hükümet söylemleriyle çelişmiyor mu?
Cari açığın küçülmesi bu modelde esasında büyümenin yavaşlaması ve işsizliğin artması anlamına da geliyor. 2014’te cari açığın azaldığını göreceğiz. Bu hem yavaşlamadan olacak hem de petrol fiyatlarının düşmesinden kaynaklanacak. Her 10 dolarlık petrol fiyatı düşüşü cari açığı yaklaşık 4 milyar dolar değerinde azaltıyor. Petrol fiyatları neredeyse 100 dolardan 60 dolara indi. 16 milyar dolar civarında cari açıkta düzelme bizim bir şey yaptığımız için değil, dünyada petrol fiyatları düştüğü için olmuş olacak. Ve bize muhtemelen “bakın cari açık küçüldü” hikâyesini anlatacaklar. Cari açığın temelinde yatan sorun (ithalata bağımlı üretim ve dış borca bağımlı üretim) bunlarda bir değişiklik yoksa eğer yarın Türkiye’nin ekonomisinin tekrar canlandığı takdirde yine cari açıkla karşılaşacağız.
* Ak Saray ekonomiyi nasıl etkiler?
O saraya bakıyorum ve düşünüyorum, bu mücadele sadece bugünün Türkiyesi’ne dair bir mücadele değil. Bu verilen ekonomik kararlar, siyaseten verilen ekonomik kararların hepsi yarınımızı çalıyor, çocuklarımızın yarınını, Türkiye’nin geleceğini çalıyor. Türkiye’de siyaset öyle bir noktaya getirildi ki, bu sarayın duvarlarına takıldı. Son 10 yıldır buldozerin üstüne çıkmış bir kişi var. Buldozerin üstünde taşı toprağı birbirinin üzerine koyarak ekonomik bir büyüme yarattı. Ama onu yaparken ağacı, fidanı, hayatı yok etti. Yarınımız bitti. Türkiye bu sarayda tıkandı. Masrafını bile bilemediğimiz bir saray şu an karşımızda duruyor.
* Bu sarayla Türkiye’nin nur topu gibi sürekli artan gideri olan bir kuruluşu daha oldu. Türkiye’nin içmeye ayranı yokken cumhurbaşkanı nereye gidiyor?
Bu yıl cumhurbaşkanlığına geçen seneki bütçeye kıyasla iki katı daha çok para ayrıldı. Demek ki oranın aynı şekilde devam etmesi vizyonu her sene bütçeden aynı paranın artarak muhtemelen oraya aktarılması talebi gelecek. Buna bizim “dur” dememiz gerekiyor. O para halkımızın ödediği vergiler ve o vergilerin halka hizmet için harcanması lazım. O saray şu anda halka hizmet etmiyor.