Bu topa zorla girdim

Vatanım Sensin'i devamlı izleyenlerden değilim. Ancak çevremin uyarılarıyla bazı bölümlerini seyretmek zorunda kalıyorum. Yeni sezonda diziye Dağıstanlı karakterinin monte edilmesiyle fazlaca dikkatim çekildi. Yapımcılara gelen tepkiler artınca, bu tiplemenin ömrü kısa tutuldu. Hem de asıl kahraman Miralay Cevdet'e -Halit Ergenç- öldürtüldü.

Taha Akyol'un "Tarihi dizilerde gerçekleri çarpıtmayın" uyarısının dikkate alınmadığı bir kez daha ispatlandı. Çerkez Ethem'i adını değiştirerek yapıma monte etmek yanlıştı. Üstüne üstlük bir kısım kıskançların iftiralarıyla Türkiye'den ayrılmak zorunda kalmıştı. Bir Kurtuluş Savaşı cengaverini, vatan haini konumuna sokmak hataydı. Böylesi kurguya aldırmamanın beni de güç durumda bıraktığını söyleyebilirim. Ağır baskı altında kaldım. Kimi zaman belirttim, anne tarafım Kafkas kökenli. Ruslar yüzünden iki sürgün yiyenlerden. Ataninem'in yeğen ve kuzenlerinin altısı Çanakkale savaşında Hakk'a yürüdüler. Dördü 57. Alay Şehitliği'nde yatıyor. Ağır yaralı halde İstanbul'a getirilen diğer ikisi de kurtarılamayıp Tokmaktepe Mezarlığı'na defnediliyorlar.

Dayımın İstanbul Harbiye'den 1936 yılında mezun olduğunu da ilave edeyim. Biz Kafkas töreleriyle büyüdük. Kendimden bir tek örnek vereyim; "Rusya-Gürcistan çatışmasında Kuzey Osetya'daki Çerkezlere yardıma öncülük edenlerdenim. Dönemin Kızılay Başkanı Tekin Küçükali, isteğimi reddetmedi. Ona da buradan sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Bu yüzden Kafkas kökenlilerin kurduğu Alan Vakfı beni özel bir şiltle onurlandırdı. Hatta tören gecesi çok rahatsız olduğumdan beni orada Sadrettin Kuşoğlu -CHP Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun yeğeni- temsil etmişti. Bunu sıkılarak ilk defa açıklıyorum."

Hıncal Uluç büyüğümün her zaman sözünü ettiği Kafkas kökenliler vatanlarını asla satmazlar. Bir başka örnek daha vermek istiyorum. Ürdün Kraliyet Hanedanı'nı koruyan özel birliğin tamamı Çerkezlerden oluşmaktadır. Bu da belki bazılarına fikir verebilir.

Madem bu kadar soyağacımı ortaya döktüm, baba tarafımla ilgili de biraz bilgi vereyim. Dedem Avşar. Osmanlı'nın Selanik'teki Eytam müdürlerinden. Orada bir Arnavut hanımla -Babaannem- evleniyor. Tam bir Türkiye mozaiğiyiz. Çocuklarıma yıllar önce bunları anlattım ve "Siz Türksünüz" deyip konuyu noktaladım.

Yalan yanlış senaryolarla tarihi çarpıtmak mümkün değildir. Sırf rating uğruna bu ülkeyi ayrıştırmaya çalışanları uyarmayı görev sayıyorum.

***

"Bana Derler Balatlı"

Spor yazarı ve TV programcısı Ahmet Çakır'ın yeni kitabı çıktı. Aslında "Bana Derler Balatlı" ismini verdiği çalışmasından dolayı ona hemşehrim diyebilirim. Ailesinin Kastamonu'dan İstanbul'a göçü ve kısa duraklardan sonra Balat'ın Toptancı Sokak'ına yerleşmesiyle başlayan yaşantısı, bana da geçmiş turu yaptırdı. Bizimkilerin Vodina Caddesi'nden ev alışları çok daha eski. Ben, ağabeyim bile dünyada yokmuşuz. Yaşadığımız dönemde azınlıklar çoğunluktaydı. Onların ayrılmaya başladığı yıllarda iç göç hızlanmıştı. Ataninem'in vefatıyla ev satıldı ve biz de oradan ayrıldık.

Semtin futbolcuları

Çakır'ın, Bozkurt İlçesi Yılmaz Köy'de başlayan hayat hikayesi güzel. Çocukluk anılarını futbolla bezemesi hoş. Hele semtin yetiştirdiği ünlü futbolcuları naklediş tarzını sevdim. Bence en önemlisi Şadan Kalkavan'dı. Feriköy'de, Galata'da ve son olarak Haliç'te oynadı. G. Saraylı çaycı Ahmet -Ceyhan- ile Beşiktaşlı Kahraman'ı iyi bilirim. Bunlara Oktay Derelioğlu ve Fatih Akyel'i dahil edebiliriz. Bir de benim için önemli olan merhum Sami Akderin'i. Çakır'ın hatırlamadığı dolmuş kahyası Fethi idi -lakabı piçti-. Fenerbahçe'ye transfer oldu. Sarı Lacivertli ekiple gittiği Moskova'da kötü alışkanlığı fark edilince hemen geri gönderdiler. "İçi dolu cigara" alışkanlığından ölene kadar vaz geçmedi. Fethi, Balat otobüs durağında dolmuş kahyalığı yapardı.

Bir kişi kaldı

Çakır'ın sözünü ettiği simaları ve tüm sinemaları biliyorum. Semtin bayraktarlığını yapan sadece Hüseyin Movit kaldı. Hepimizin büyüğü ve bilgesi.

Günümüzün futbol yorumcusu Haldun Domaç'ların evi Balat'la Ayvansaray arasındaydı. Sonradan Almanya'ya giden amcası Zeki Domaç o sıralar Günaydın gazetesinde çalışıyordu. Haldun kardeşimin babası Sarıyer Adliyesinde başmübaşir idi. Haldun, bu yüzden Haliç gibi Sarıyer'de de futbol oynadı. Bakmayın siz "Giresun'u tutuyorum" demesine. Gönlünde yatan büyük kulübü iyi bilirim.

İstanbul'da özellikle Fatih'te yaşamış olanlar mutlaka "Bana Derler Balatlı"yı okumalılar. En azından içindeki tarihi fotoğrafları görmeliler. Yayın "Alternatif" etiketi taşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları