Bu yeşil parlamaya dikkat!

Bu yeşil parlamaya dikkat!
Koyun ve tavşanlara ışıkta yeşil renkte parlamalarını sağlayan bir gen nakletmeyi başaran İTÜ ekibi, şimdi de hayvanlara parlama geni yerine 'eritropoietin' proteiniyle ilgili geni yerleştirmeye hazırlanıyor.

Ekip başarılı olursa, çiftlik hayvanlarının sütünden 'anemi'ye karşı etkili ilaç üretilecek. Çalışmayla 'pahalı' ve özel ilaçların ucuza elde edilmesi hedefleniyor.

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Birler'in başkanlığındaki ekibin ürettiği "transgenik" kuzu 3, 2 tavşan da 6 aylık oldu. Ekip verilen genden dolayı florasan ışık altında tırnaklarında ve dilinde yeşil renk görülebilen transgenik kuzu Çimen ile gözlerinde ve gövdesinde yeşil renk tespit edilen 2 tavşanın ardından, ilaç sanayisinde kullanılan ‘eritropoiten’ adlı proteinin elde edilebileceği çiftlik hayvanını üretmek için hazırlanıyor.

YEŞİL PARILTI

Prof. Dr. Birler, 2007'de Türkiye 'nin ilk klon kuzuları "Oyalı" ve "Zarife"nin dünyaya geldiğini anımsatarak, bundaki asıl amacın, transgenik hayvanların elde edilmesinde klonlamanın bir araç olarak kullanması olduğunu söyledi.

Çiftlik hayvanlarında, transgenik hayvan elde etmenin oldukça zor bir süreç ve başarı şansının düşük olduğunu ifade eden Birler, şu bilgileri verdi: "Bunu artırabilmek için klonlamayı kullanmak istedik. İlk klon hayvandan sonra transgenik hayvanlara yöneldik. Hayvana verilen bir gen parçası rastgele bir genomda bir yere yerleşiyor veya yerleşmiyor. Ancak son yaptığımız çalışmada elde ettiğimiz embriyoları taşıyıcı anne koyunlara transfer ettik. Annelerden 3'ünün gebeliği doğuma kadar devam etti ve 5 sağlıklı kuzu dünyaya geldi. Florasan ışık altında baktığımızda da bu kuzulardan birinin istediğimiz geni taşıdığı, yani yeşil florasan proteini dokularında ürettiğini tespit ettik."

‘İLAÇLAR DAHA AZ MALİYETLE ÜRETİLECEK’

Yeşil florasan geninin, genetik çalışmalarda oldukça yankı uyandırdığını vurgulayan Birler, transgenik teknolojiyi Türkiye'de oturtabilmeye çalıştıklarını, özellikle tavşanların bir çok alanda kullanılabileceğini anlattı.

Birler, bu çalışmayla gerek TÜBİTAK gerek Devlet Planlama Teşkilatı gerek ilaç sanayi raporlarında yer alan transgen teknolojisiyle ilaç üretimini amaçladıklarını belirterek, şunları kaydetti: "İlaç üretimini seçmemizdeki en önemi sebep, ülke ekonomisinde kayba neden olan ithal ilaçları ülke içinde üretebilmek. Amacımız, ilaçları en uygun metot yani maliyeti daha düşük, insana daha yakın formda üretebilmek. Bir sonraki aşamada ithal gelen bioteknolojik ilaçlar için dölleme yapmak istiyoruz. 100'ün üzerinde bu şekilde üretilen ilaç var. Bu ilaçların içinden raporlarda geçen 3-5 ilaçtan birini bir sonraki aşamada üretmek istiyoruz. Yani ilacın etken maddesini üreteceğiz. Etken madde de genellikle ilaç yerine geçecek olan bir proteindir. Transgen teknolojisini kullandığımız zaman bu ilaçlar çok daha az maliyetle üretilecek."

KAN HÜCRELERİNİ ARTIRAN İLAÇ

İlaç sanayisinde kullanılan değişik proteinlerin bu şekilde üretildiğini aktaran Birler, şöyle konuştu: "Üretmeyi amaçladığımız eritropoietin adlı protein. Çimen ve 2 tavşandan şu aşamada bu şekilde bir faydalanma olmaz. Sonraki aşamada asıl istediğimiz, geni sütünden üretecek hayvanlar yetiştirmeyi düşünüyoruz. Çimen'i ve tavşanları elde etmek için kullandığımız teknikle yeşil parlama geni yerine istediğimiz proteini üretecek geni yerleştireceğiz. Bu sayede de üretilen hayvan süt vermeye başladığında, onun sütünden proteini alarak, ilaç sanayine ürün olarak sunacağız."

Sema Birler, kuzunun yanında tavşanların da sütünden faydalanıldığını ifade ederek, "Kullanacağımız eritropoietin daha çok anemide, kansızlık durumlarında kan hücrelerinin üretilmesiyle ilgili işlev görecek. Bir dahaki aşamada bu proteini vererek, dölleme yapılacak. Dölleme için öncelikle gen hazırlanacak" dedi.

Prof. Dr. Birler, bu genin hazırlanmasında da Havai Üniversitesi ile çalışmaya devam edeceklerini, istenilen proteinin elde edip edilmeyeceğine ilişkin çalışmalar yapılacağını, bu gen kullanılarak hayvan üretilmesinin ise bir kaç seneyi bulabileceğini söyledi.