Bu zeka beni korkutuyor

Türk halkı ve Türk devleti AKP iktidarı ile birçok olgu ve davranışı ilk defa gördü ve ilk defa yaşadı. Siyaseti teorik olarak takip eden gazeteci, uzman ve politolog gibi meslek erbapları görevlerini yapmakta zorlandılar. Zira tahmin ve öngörü mümkün olmadı, çünkü, çok şey ilk ve daha önceki tecrübelerden farklıydı. AKP’nin politika ve uygulamaları o kadar farklı ve şaşırtıcı ki akla ziyan vermektedir. Siyasi İslamcıların en zekileri, en akıllı ve en becerikli adamları iş başına getirildi ama yönetimde kullandıkları zeka bizi korkutmaktadır. Yaklaşık 13 yıldan bu tarafa sayılamayacak kadar tuhaf örnekler verdiler. Bunlardan bazıları, kamuoyunda çok tartışıldı ve çok garipsendi. Toplumun büyük bir kısmını rahatsız eden, AKP’ye göre normal ve zeka ürünü olan içte ve dışta birkaç örnek verelim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK ile savaşan ve Yunanistan ile yaşanan Kardak krizinde görev alan mensupları dahil olmak üzere çok sayıda asker, sivil, akademisyen, polis gibi pek çok yurt severi çeşitli oyunlarla içeri aldılar ve beş yıl içeride tuttular. Amaçları bu kaliteli insanları itibarsızlaştırmak ve kendileri için tehlike olmaktan çıkartmak ve diğer muhaliflere gözdağı vermeyi amaçladılar. Bu haksız durumun halk nezdinde kabul görmesi için; eğer, silahlı kuvvet mensupları içeri atılmasaydı camileri bombalayacaklardı, AKP hükümetine darbe yapacaklardı gibi suçlamalar kendilerine bağlı basın tarafından kamuoyuna aktarılmıştır. Cemaat ile kavgadan sonra bunun doğru olmadığını kendileri duyurmuşlardır. Yine cami konusunda hassas yurttaşları öfkelendirecek, camide içki içtiler diye AKP havuz basını yazdı çizdi, sonra da cami imamı böyle bir şey olmadı açıklaması yaptı. PKK ile görüşen alçaktır deyip sonra da görüşme talimatını ben verdim itirafı tarihteki yerini almıştır.
AKP entelijansıyası tarihe de el attı. Kurtuluş Savaşı aleyhine çalışan, cumhuriyet ve Atatürk düşmanı ne kadar yobaz varsa hepsini aklamaya çalışmaktadırlar. Onlardan birisi İskilipli Atıf Hocadır. Teali İslam Cemiyeti’nin kurucusu ve başkanıdır. Kurtuluş Savaşı’nın aleyhinde çalışmış, Enver, Talat ve Mustafa Kemalin asılması gerektiğini söyleyen cumhuriyet karşıtı bir kişidir. Şimdi Atıf Hoca’ya dini bütün bir kahraman muamelesi yapıyorlar. 1937’de Hatay’ın Anayurda katılma çalışmaları esnasında Dersim’de halk, merkezi otorite Ankara’ya baş kaldırmış ve Türk Silahlı Kuvvetleri, Batı’dan destek alarak ayaklanan aşiret ordularını yok etmiştir. Bu tarihi gerçeği yok sayıp sanki başka bir şey varmış gibi tuhaf bir şekilde Davutoğlu, Dersim isyanı ile Kerbela’yı mukayese etti. Bu akla hakaret gibi bir şey. En son örneği de Bülent Arınç verdi, Çerkez Ethem’in hain olmadığını söyledi. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne baş kaldıran, Kurtuluş Savaşı’nı zaafa uğratmak için çalışan ve sonunda yenilerek Yunanlara sığınan birisinin hain olmadığını söylüyor. Bu siyasi İslamcılar artık, sadece akılla alay etmiyorlar aynı zamanda niyetlerini de çekinmeden ortaya koyuyorlar.
Dış politikada çok iddialı bir şekilde eski hükümetleri küçümser bir edayla “komşularla sıfır sorun” mucizesi yaratmak isterken, “sıfır dost” haline geldiler. Suriye ile aile boyu tatil ve iki ülke ortak bakanlar kurulu toplantısından kanlı bıçaklı hale geldiler. Batılı müdahaleyi garantilemek için, Suriye içinde uçuşa yasak bölge kurmak amacıyla, Suriye’den gelen mültecilerin yüz bin olması için teşvik ettiler ve bugün bu teşvik 1.600.000 mülteci ve 5 milyar dolar masrafla rekor kırdılar. Orta Doğu da Sünni bir politika için uğraştılar ama Irak’ta Saddam ile Sünni bir iktidar vardı ama artık Şii bir yönetim var, Lübnan, İran’ın desteğiyle Şii Arapların kontrolüne geçti, Suriye bilindiği gibi Alevi Esad ile devam etmektedir. İran zaten malum. Orta Doğu’da aşırı gruplarla olan ilişkileri ayyuka çıktı. Türklere karşı savaşan peşmerge ve Suriye’deki Türkiye’ye komşu olan Kobani Kürt liderleri Barzani’yle birlikte bütün Kürtleri birleştirmeyi amaçlamaktadır. AKP hükümeti yarın Türkiye’nin başına bela olacak Kürtlere bugün yardım etmektedir. Bu nasıl bir zeka anlamadık?.. Bu insanlar gerçekten kimdir onu da anlamadık. Orta Doğu’da bu kadar Müslüman’ın ölümüne ve perişan olmasına neden olan, ABD, İsrail ve İngiltere’nin sömürü politikasının gerçekleşmesini kolaylaştıranlar, ne Türk ne de Müslüman olamazlar. Yazımızı çok bilinen küçük bir hikaye ile bitirelim. Küçük bir köyde bulunan kilisenin bir hırsızla başı belaya girer, ama kim olduğu bir türlü bulunamaz. Polis iş birliği yapması için papaza rica eder, papaz şaşkınlığını ve çaresizliğini şu cümle ile belirtir. Hırsız Müslüman olsa kilisede bulunan kutsal şarabı içmez, Hıristiyan olsa kilisenin çanının üzerine pislemez, bu nedenle bu hırsız kimdir anlayamadık der.

Yazarın Diğer Yazıları