Bulun bu eşkıyaları

Bulun bu eşkıyaları

YENİ Çağ gazetesine saldıran...

Kar maskeli...

Terörist kılıklı... Taşlı, sopalı...

FETÖ'cü karakterli...

Eşkıyaların derhal bulunup yargı önüne çıkarılmalarını istiyoruz.

*

Zaten can çekişen basın özgürlüğünün bir de bu türden şehir eşkıyaları eliyle katledilmesine izin verilemez!

Ahmet Hakan Hürriyet

***

Zorbalar niye çok

----------

Yeniçağ gazetesine saldıranlar, daha önce Hürriyet'e saldıranlar...

Turgutlu'da spor yapan hamile bir kadını "Burada yürüyüp spor yapmayacaksın" diyerek dövenler...

 Şort giydiği için genç bir hemşireyi darp eden "tekmeciler"...

Kadın dövenler, öldürenler, tacizciler, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları...

Davranışları çok çeşitli; biri namus bekçiliği pozunda saldırırken öbürü istismar ve tecavüz için saldırıyor. Zıt gibi, ama ortak yanları şiddet ve kuralsızlıktır. Bir kısmının bu taraklarda bezi yok fakat onlar da siyasi şiddet tutkunları.

YENİÇAĞ'A SALDIRI

Hürriyet'e saldırıp tahribat yapanlarla Yeniçağ'a saldırıp tahribat yapanlar farklı siyasi görüşten olabilir ama ortak yönleri şiddettir, "Söyletmen vurun!" kafasıdır.

Yeniçağ milliyetçi, ülkücü çizgide bağımsız bir gazetedir. Sahibi Ahmet Çelik'e telefonla geçmiş olsun dileklerimi ilettim.

Gazetenin internet sayfasında; ziyaret ederek, mesaj yazarak saldırıyı kınayanlara baktım:

Meral Akşener, Ümit Özdağ, Sinan Oğan, Koray Aydın var.

BBP Lideri Mustafa Destici var...

Diğer yandan CHP Lideri Kılıçdaroğlu var, CHP'liler var, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu var.

Elbette basın kuruluşları var.

Fakat bu satırlar yazılırken MHP genel merkezinden hiç kimse yoktu!

Anayasa işiyle çok mu meşguller?

Fakat bir tweet kaç dakika alırdı ki?..

Taha Akyol Hürriyet

***

Uzlaşma ve baskın!..

-------

İktidar ile Devlet Bahçeli, Recep Bey'in başkan olmasında uzlaştı, akşamına bir grup eşkıya tarafından gazete baskını yapıldı…

Devlet Bey'in hatırına adı "Cumhurbaşkanlığı" ama deve midir kuş mudur belli olmayan "Türk tipi Başkanlık" rejimi…

Böylece, mevcut duruma uymayan anayasa, mevcut duruma uydurulacak…

* * *

Onlar uzlaştı, aynı akşam MHP yönetimini eleştiren, Yeniçağ Gazetesi, maskeli haydutlar tarafından taşlarla sopalarla basıldı…

MHP, yaptığı başkanlık uzlaşısıyla iktidarın yanında yer alırken… Önceki gece gazete baskınını gerçekleştiren eşkıya, yine gazete basan iktidarın zorbalarından farklı olmadığını göstermiş oldu…

Yani…

Al birini vur ötekine!

Mehmet Türker Sözcü

***

"İktidarın kişiselleşmesi"ne dikkat

-------

AKP ile MHP anayasa değişikliği metninin temel maddelerinde uzlaştı, bundan sonrası Meclis'in kararına kalmış durumda.

Yalnız dikkat; "Meclis'in kararı" derken bile "kendi iradesiyle karar verecek milletvekillerinden" söz edemiyoruz.

Bugüne kadar milletvekillerine ve topluma hep "ABD'dekine benzer bir başkanlık sistemi" geleceği söylendi. Oysa, hiçbir benzerlik olmadığını gösteren ilk nokta; ABD'de milletvekillerinin önceden, içeriği henüz ortaya bile çıkmamış bir anayasa metni için "boş kağıda imza attıkları" görülmemiştir, görülemez.

Perşembe akşamı bir hukukçu; Avukat Celal Ülgen TV'de Türk tipi başkanlık sisteminde "kuvvetler ayrılığının tamamen ortadan kalkacağını" anlatmaktaydı.

Mevcut durumda Anayasa'nın 101'inci maddesine göre "cumhurbaşkanlarının partisiyle ilişiği kesilir" diyordu.

***

Şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı 'bağımsız olduğu için' yargıya üye seçme hakkı vardır. 'Bağımsız olduğu için' yüksek mahkemelere üye atayabilir.

(...) Peki 'yargı bağımsızlığı' nasıl sağlanacak. Hem yasama ve yürütme yetkisi, hem de yargı onun kontrolünde olacak."

Bu sözlerden "baskı rejimine dönüşebileceği" anlamı çıkıyordu ki…

***

Bir başka konuşmacı öne atıldı; "ABD'de de öyle ama kimse diktatörlükten söz etmiyor".

İşte yazılarımda "Bu konuyu mutlaka ülkenin başarılı, tarafsız Anayasa hukukçuları ve siyaset bilimcileri anlatmalı. Onları ekranda izlemeliyiz" dememin nedeni budur.

Onlar anlatırsa bu tür hatalar araya girmeden konu net bir şekilde anlaşılır.

Örneğin başkanlardan (ya da cumhurbaşkanlarından) biri "Ben Meclis çoğunluğuna sahibim, partimin de bir itirazı yok, KHK çıkarma hakkım var, istediğim yasaları böyle çıkarmaya devam edeceğim" derse onu hangi demokratik kurum durdurabilecek?

Mevcut Anayasa'ya aykırı olduğu halde ülkede "fiili bir başkanlık sistemi" uygulanabildiğine göre yeni anayasaya aykırı bir durum da olursa denetimi kim yapacak?

Muhalefet partileri ve yüksek yargı nerede duruyor olacaklar?

ABD'deki sistemin benzersizliği…

Orada partiler arasında "rejim ve temel konular" üzerinde uzlaşma olduğu…

Bizde "parti genel başkanlarının, yönetimlerin sözünden çıkamayan" milletvekillerinin oluşu… (İsterlerse onlarca teşkilatı da bir kalemde feshediyorlar.)

Bu nedenlerle "tek parti sistemi veya mutlak üstünlüğe sahip parti sistemi"nin ya da "iktidarın kişiselleşmesi"nin ortaya çıkma/çıkmama ihtimali bilim adamları tarafından açıklanmalı değil midir?

Seçim kanunu ve siyasi partiler yasası değiştirilmeden bu sisteme geçmek ve yüksek yargının "partiyle ilişkili cumhurbaşkanı tarafından" seçilmesi bile "aylar sürecek tartışmalar gerektirir" diyenler haklı değil midir?

Yerden göğe haklıdır! 

Güngör Mengi Vatan

***

Yumruk yine o yumruk

------

.... Candan Erçetin'in o güzelim şarkısındaki şu dizeler olan biteni gayet güzel açıklıyor:

 -Türkü yine o türkü/ Sazlarda tel değişti/ Yumruk yine o yumruk/ Bir varsa el değişti…

O günün tetikçilerinin bir bölümü yaptıklarının hesabını vermek üzere, yurtseverleri yatırdıkları aynı zindanda gün sayıyor… Daha akıllı, daha gözde olan ahlaksız takım, soysuz savcı ve hakimler gibi yurtdışına tüymeyi becerdi; melanetlerine oradan devam ediyor!..

Biat eden, aman dileyen, yandaşlığını cansiperane gösteren bir diğer bölüm, kazanan tarafın kapısında kendi geçmişi de dahil, eski yol arkadaşlarının en derininden mezarını kazmakla meşgul!.. Eskilerin yerine yeni "tetikçiler" de türedi tabii… Onlar da aynı şekilde Yeni Türkiye'nin "ayrık otlarını", muhaliflerini, ilericilerini bitmek tükenmek bilmeyen bir azim ve hırsla gammazlamayı, hedef göstermeyi cansiperane bir şekilde sürdürüyorlar!..

Ümit Zileli Korkusuz