Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Enes İSLAMOĞULLARI

Enes İSLAMOĞULLARI

Bunlar kim?

Biri saatler sonra çıkarılmıştır ölüm çukurundan, şükür etmekte bile zorlanır arkadaşlarını orada bırakmışken... Bir diğeri yoldan geri dönüp kurtarmıştır canını...
Diğeri deldiği hava borusuna ağzını dayayarak hayat mücadelesi verirken, ayağının dibine düşüp can çekişen arkadaşlarına yardım edememiş olmanın fotoğrafını eklemiştir hâfızasına ve bundan sonra o kareyi hiç unutmayacaktır...
Biri “gitmeyin” demiştir arkadaşlarına temiz hava olup olmadığını bilmeden, lâkin panik hâlinde sağa sola gidip bir çıkış yolu arayan gencecik çocukların bedenleri yığılmıştır üst üste gözleri önünde...
Bir diğeri kardeşini sırtlamış, sekiz saat boyunca sırtında taşıyıp çıkarabilmiştir kardeşini ölüm ile yaşam arasında verdiği mücâdeleden, 150 madencinin yalnız 6’sı kurtulabilmiştir çünkü bulundukları kısımdan...
Çavuş olan madenci mağrurdur... Nasıl olmasın, konveyör demirlerini ısırarak oksijen ihtiyacının karşılanabileceğini bildiğinden 40 insanın hayatını kurtarmıştır...
Biri çıktığı gibi arkadaşını sual etmektedir. Çünkü Mahmut’un karısı hâmiledir...
Diğeri nasıl bir cehennemden kurtulduğunu düşünmeden ambulansın sedyesini kirletmeme derdine düşmüştür.
Sönen ocaklar var bir de!
Bir eve düşen iki ateş, iki kardeş...
Evlâdını bir kez olsun göremeden toprağın altına giren babalar...
Torun hayâli kurarken çocuklarını toprağa veren anne babalar...
Evlatlarıyla bir başına kalan ve “Nerede Türkiye’nin insanları!” diye haykıran kadınlar...
Babasının kokusunu hiç bilmeden büyümek zorunda kalmış çocuklar...
Canlarının dirisinden vazgeçip ölüsüne râzı olan ve fakat ondan bile haber alamayan yüreği yanmış insanlar...
Onlar Soma’nın, onlar İzmir’in, onlar Ağrı’nın, onlar Kütahya’nın, onlar Ordu’nun, onlar Balıkesir’in, onlar Türkiye’nin mazlum, mahzun, mağrur, mağlub ve ölü çocukları...
Onlar bu memleketin çocukları...

***

Daha az mâliyetle daha çok kömür çıkarılsın diye, birileri daha çok kömür dağıtıp daha çok oy toplasın diye işçinin tepesine binen işbirlikçi patron...
Yüzlerce işçinin girdiği yerin altında bir yaşam odasını, ailesiyle geçirebileceği bir ömrü bile çok gören zihniyet... 
Madencinin yemek fişlerini toplayıp zorla parti mitingine götüren, gelmeyenleri aç bırakan sömürü düzeni...
İhmalden ve tedbirsizlikten bu kadar hayatın son bulmasını madencilik mesleğinin kaderiyle, apaçık bir katliamı asırlık örneklerle açıklayan, kendisini yuhalayan vatandaşı tokatla tehdit eden ve vatandaşı yumruklayan Başbakan...
Basın toplantısında şirket yetkililerinin yalanı daha fazla sürdüremeyeceğini anlayarak mevzuya müdâhil olup vatandaşı hakkını soran gazeteciyi azarlayabilecek kadar küstahlaşan iktidarın ajansının başkanı...
Yaşanan katliamı protesto etmek üzere meydana çıkan ve arbede esnâsında yere düşen vatandaşı tekmeleyecek kadar öfke ve kinle dolmuş insanlıktan yoksun Başbakanlık Müşaviri..
Yaşanan bu katliamın üstünü örtebilmek adına şeytanın bile aklına gelmeyecek sabotaj iddialarını ortaya atan tasmalı kalemşorlar...
Ve yaşanan bütün bu fâciadan tek bir kusuru üstüne alınmayan, yüzleri zerre kadar kızarmayan, bu acıyı da iktidar savaşının bir parçası hâline getirmekten geri durmayan utanmazlar...

***

Onlar Soma’nın, onlar İzmir’in, onlar Ağrı’nın, onlar Kütahya’nın, onlar Ordu’nun, onlar Balıkesir’in, onlar Türkiye’nin mazlum, mahzun, mağrur, mağlup ve ölü çocukları..
Onlar bu memleketin çocukları..
Bunlar kim? 

 

Yazarın Diğer Yazıları