Bunun adı Başkanlık gel-geli

Tarafsız Bölge'deki Deniz Baykal'la başladım. En önemli vurgusu 2019'daki yüzde 49'un adayının belirlenmesiydi. Bunda haklı. Olası erken seçim manevrası, muhalif cepheyi ters köşeye yatırır. "Nalıncı keseri" diye nitelendireceğim hedefi ise Kemal Kılıçdaroğlu'nu sıkıştırmasıydı. Yedi yıl önce görevi devrettiği Genel Başkanına "Ya aday ol, ya da adayını açıkla" dediğini anlattı. Bir yerde bu şah-mat hamlesiydi. Kılıçdaroğlu'nun seçilme şansının sıfır olduğunu bilmiyor mu? Baykal'ın hesabı ortada; "Beni destekle". Ahmet Hakan'ın ısrarlı sorularına "Aday değilim" karşılıklarını "istemem, yan cebime koy" olarak kabul ettim. Kurt politikacı belli ki, "kendin pişir, kendin ye" peşinde. Stratejisi tutarsa "Halk beni işaret etti. Mecbur kaldım" diyecek.

Dün sabah da FOX TV'de Çalar Saat'le başladım. İsmail Küçükkaya, aynı konuya devam etti. Halkın fikrini sordu. Yollanan mesajlardan çıkardığım, milletin ne kadar gönlübol olduğu. Gelen isimleri biraraya toplamaya kalksak, ortaboy bir spor salonunu doldururuz. İlhan Kesici'den Meral Akşener'e kadar, aklınıza kim gelirse favorilerden. Hatta bir tanesi Küçükkaya'ya "Sen neden aday olmuyorsun" diye sordu. Uğur Dündar'ı isteyenler de vardı. Halkın aday adayları arasında itiraz edeceğim meslek gruplarından biri eski askerler. Bunları uzunca süre unutturmak şart. Sevip saydığım İlker Başbuğ dahil, hepsine muhalefet şerhi koyuyorum. Tıpkı Uğur Dündar gibi aynı kategorideler. Gazetecilerin sonuncusu Bülent Ecevit'i ebediyete uğurlamıştık. Sakın İlhan Kesici'ye torpil geçtiğim sanılmasın; "Tek adam olacak kişi öncelikle ekonomi bilecek". Tabii "İnsan hak ve özgürlüklerini koruyup kollayacak yapıya da sahip olacak". Bu da benim düşüncem. Neticede bir oyum var.

Bir cins Toto

Tartışmaların erken başlaması, 'İsim Toto'ları hızlandırdı. Bu durum ekranların işine geliyor. 16 Nisan Referandumu ile ilgili tartışmalar bitti. Yeni konu bulunmuş oldu. R. Tayyip Erdoğan da hâkimiyet alanını genişletiyor. Öncelik Ak Parti yönetiminde. Daha sonra sıra kabineye gelecek. En sonunda nihai hedefini gerçekleştirecek. Yüzde 48.6'cılar engelleyebilir mi? Yine zor. Şimdiden yazayım da belki gözlerini açarlar; "Adayları kadar, tabelacıya dikkat etsinler". Malum ortalık, oyun masasının ayağına tebeşirle çizgi çeken kahvecilerle dolu. Bunların attığı ikinci gol sadece izlendi. Bari üçüncüye karşı tedbir alınsın. Sonradan ağlamanın faydası yok.

***

KONDA'nın anketi

Aktif gazetecilik yıllarımda Meclis'teki durumu puan cetveline benzetirdim. A Partisi, B Partisi, Bağımsızlar diye liste yayınlardım. Tıpkı spor sayfasındaki puan cetveli gibi. KONDA'nın son anketi eriyen MHP'yi hatırlattı. En çarpıcı bölümü bu partideki Genel Başkan ve ekibinin durumunun kötüleştiği. Anket verilerine göre, bu durum yıl sonuna kadar mutlaka çözülecek. Yani "Abbas yolcu". Bunu fark edenler arasına bazı MHP milletvekilleri de dahil oldu. Bir tanesi Baltık gezisinde ortaya çıktı. Şimdi de ikisini Hindistan uçağında gördük.

Uzun zaman önce yazdıklarımı hatırlayın. Birer birer gerçekleşiyor. En sonunda Devlet Bahçeli de bunlara katılır. Misyon ne olacak diye sakın merak etmeyin. Görevi devralacaklar, hazır kıta. KONDA'nın anketinden bu da gayet net anlaşılıyor.

***

Aynı kanalın üç programı

Bloomberg'de bu defa daha fazla kaldım. Skay TÜRK döneminden hatırladığım Akustikhane'yi izledim. Bu grup yine kaliteli müzik yapıyor. Konukları Mirkelam'dı. Onun "Ay love you, aslında" isimli parçası hayli ilginçti. Tam Sermiyan Midyat'lık.

...

Her Şey Bu Masada için artık oturdu diyebilirim. Doğa Rutkay'ın misafirleri dört genç doktordu. Aralarında "Best Model finalisti" de olan yakışıklı sağlıkçıların diğer özelliği "sosyal medya fenomeni" olmalarıydı. Acil'de görev yapanların anıları gülerek izlendi. Onları keşfeden dört genç kızın "baş ağrısı bahanesi" ile ziyaretleri hoştu. Yaşlı bir hastanın "yavrum doktor yok mu" diye sorusu bunlardan. Kadın doğumcunun doğurttuğu ilk bebeği görüp sevinçten ağlaması unutulmazlarından. Hepsinin üstünde birleştiği ihtisas ise "genel cerrahi uzmanlığı".

...

Bloomberg'de izlediğim son program Spor Saati idi. Fatih Altaylı'nın sırf kendini tatmin için yaptığı konuşmaların içeriği değişmiyor. Devamlı Galatasaray yönetimini yerden yere vurmakta. Dikkatimi çeken bedava reklamlar. Bu hafta Fenerbahçe-Rize maçının fotoğrafları ekrana taşındı. Futbolcu görüntülerinden fazla Çaykur ve Telekom'un göğüs reklamları seyrettirildi. Karşılığında para alındığını zannetmiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları